David Hamilton

David Hamilton

Bir ölüm ilanı: NATO

Bir ölüm ilanı: NATO

NATO yakın zamanda öldü. Son birkaç ayda düşüşü daha da hızlandı. Ölümü henüz burjuva medyada yer almadı. Öldü çünkü, ABD emperyalizminin aracı olarak ABD liderliğine ihtiyaç duyuyordu. O da bir beceriksizler topluluğunun eline düşünce, hiçbir NATO ülkesi, fosil enerji devlerinin kârını korumak için atılacağı askeri maceralarda kapitalist sınıfın bu soytarı arabasının peşinde gitmeye gönüllü olmadı. Paris İklim Anlaşması’ndan geri çekilmesi ABD liderliğini geri dönüşü olmaksızın Avrupa’nın bok çukuruna yolladı. Hamburg’daki G20 toplantısı, Trump’ın izole edilişinin tam gösterimiydi. Fransız haber kanallarındaki yorumcular, soytarı peruk kafa ve arkadaşlarını küstahça aşağıladılar.

NATO’nun asıl var olma amacı, Batı Avrupa’yı Sovyet istilasına karşı korumak olarak ifade edilmişti. Bu mantığa dair tek problem ise Sovyetler Birliği’nin bunu yapmaya dair en ufak bir niyetinin olmayışıydı. Hain komünistleri çevreleme politikası resmi ABD propaganda çizgisiydi. Bu çizgi, 1950’lerin başına kadar nükleer silaha sahip olmayan Sovyet ordusunun, nükleer silahı olan ABD’ye ragmen Batı Avrupa’yı işgal etmeye kalktığının anlatıldığı absürt hikayeye dayandırılıyordu. Sovyetlerin bunu yapması, en temel kaygıları olan hayatta kalma amacına tamamen aykırı bir hareket olurdu. 30 seneden kısa bir zamanda gerçekleşen iki Alman istilasında 30 milyondan fazla vatandaşını kaybeden Sovyetler Birliği’nin Doğu Avrupa’yı işgal etmek için savaşa devam etmesi, harap olmuş ülkesini yeniden inşaa etme şansından mahrum kalmak olurdu. Sovyetlerin esasen menfaatine olan şey bölünmüş ve silahsızlandırılmış bir Almanya’ydı. Aynı zamanda kendileriyle Almanya arasında tampon oluşturacak Sovyet yanlısı hükümetlerin iktidara gelmesini istiyorlardı.

1945’e kadar bu hedeflere ulaşan Sovyetlerin kendisini gelecekteki Alman istilalarından korumak için bu kez dünyanın tek nükleer gücüne ve onun birkaç müttefikinin karşısında ihtiyaç duymayacağı topraklara doğru savaşı uzatması budalalığın daniskası olurdu. Sovyetlerin önceden ifade ettikleri ve çoktan başardıkları hedeften öteye gitmek istemeleri, Batı Avrupa’ya saldırmaları, kendilerini nükleer yıkıma maruz bırakmaları fikri basitçe mantığa aykırı ve saçma. Stalin’in nefret uyandıran pek çok şeyi olabilir, fakat tedbirsizlik ve intihar onun doğasında yoktu. Fakat tam da Hitler Polonya’nın atlı süvarilerinin onların tanklarına saldıracağına sofistike kabul edilen Almanları ikna etmeyi başardığı anda, “Soğuk Savaş” ABD saldırganlığı için mükemmel bir kılıf haline geldi.

Yeni Fransa cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Amerikan yanlısı bir ünle sahneye giriş yaptı. Bu geride kaldı. Başkanlığının ilk büyük toplantılarından birinde Macron bir ritüel olarak Putin’i eşcinsel hakları ve Ukrayna meselesine üzerinden tokatladı, hemen ardından sadede gelerek Fransa-Rusya ilişkilerinde “yeniden başlat” tuşuna bastı. Macron’un Dışişleri Bakanı kısa süre sonra Moskova’daydı. Fransa, ABD parlamentosunun İran ve Rusya’ya daha fazla yaptırım yasasını geçirmesinin ardından itiraz eden AB ülkeleri arasındaydı. Fransız iş ahalisi, “nükleer tehdit” ve İran’a yaptırımlar hafiflediğinden bu yana Tahran’la milyar dolarlık anlaşmalar imzalamakla meşgul. Bir kısım hissesi Fransız hükümetine ait Airbus yolcu uçaklarından 100 tane satmak da bu anlaşmalara dâhil. Avrupa, doğalgazının büyük bir kısmını borular yoluyla ucuza Rusya’dan alıyor. Amerikalılar ise onların gemiler yoluyla kendi pahalı gazını almasını tercih ederdi.

Macron yakın zamanda “Esad kalabilir” dedi. Bu, çoğunluğun görüşüne uyum sağlamak. Merkel ise açık açık Hamburg’daki G20 toplantısında ABD ile arasına mesafe koydu. Avrupa liderleri şimdilerde Parisli uzmanlar eşliğinde “ortak Avrupa savunma alanı” örtüsü alsında NATO’ya alternatif olacak bir AB ordusu kurmayı tartışıyor. Avrupa Trump’a karşı duyduğu -nefretten değilse- hürmetsizlikten, Rusya ile ilişkilerini geliştirmeye itiliyor. Trump’ın getirdiği istenmedik sonuçlar, 2. Dünya Savaşı sonrası dünyaya hükmeden ABD’yi, kati başarısızlığa sürükleyebilir.

NATO’nun vefatının bir sonucu olarak, Avrupa ülkeleri, ABD’nin gelecekteki saldırılarında güvenilmez müttefikler haline dönüştü. Bu geleneksel müttefiklerin firarı ise, ABD’yi İsrail ve Sünni Körfez diktatörleri (Suudi Arabistan vb.) gibi daha kötü üne sahip müttefiklere ve gittikçe özelleşen (örn; paralı askerlik) ABD ordusuna mecbur bırakabilir.

Tercüme: Deniz Özge Gürsu

Bu yazı toplam 3336 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Mepa News, yapılan yorumlardan sorumlu değildir. Her bir yorum 600 karakterle (boşluklu) sınırlıdır.
David Hamilton Arşivi