Roy Gutman

Roy Gutman

İdlib saldırısı ertelenebilir

İdlib saldırısı ertelenebilir

Suriyeli muhalif liderlerin açıklamalarına göre, rejimin İdlib saldırısı (yaşanması halinde BM binlerce sivilin ölüp bir milyon sivilin de yerinden olacağını söylüyor) sahadaki kuvvetlerin Rus hava gücü ile koordinasyon sağlanması isteği üzerine şu anlık beklemede duruyor.

Suriye rejiminin bölgede en fazla 25.000 askeri var. Bunların 5.000 tanesi de daha önce teslim olan muhalif bölgelerden orduya alınan milislerden oluşan takviye birlikler ve çatışmalara dahil olmaları halinde ne kadar güvenilebilirler kimse bilmiyor. Karşılarında ise, çoğu daha önce zorla göç ettirilip zorla buraya gönderilen ve artık gidecek yeri olmayan 100.000 inanmış müdaafi var.

"İran İdlib saldırısına katılmak için hevesli değil"

Ancak geçmişte olduğu gibi şimdi de belirleyici faktör, Esed’in ordusunun devrimin başlarında yok olmasının ardından ülkeye gelen ve Halep ve Şam bölgelerinde Esed’in ordusu olarak çalışan İran destekli Şii milisler ve Hizbullah. Bu milis kuvvetlerin hazırlık yaptığına dair herhangi bir haber yok ve İran yaşanması halinde her iki taraftan da büyük kayıplar olacağı kesin olan operasyona katılmak için pek de hevesli değil.

"İdlib savaşı ertelendi"

Astana sürecinde, muhalifleri temsil eden eski rejim subayı Albay Fatih Hassun, “İdlib savaşı ertelendi diyebiliriz. Rusya’nın uçaklarını kullanmak için karada bir partnere ihtiyacı var.” ifadelerini kullandı.

Rejimin askerleri yeterli değil, İran ise belli ki savaşmak istemiyor. Bu durumda operasyona katılabilecek tek güç olarak ortada YPG kalıyor ancak onlar da doğu Suriye'de ABD’nin IŞİD’e karşı yürüttüğü operasyonlarla meşgul durumda.

HIS Market’in Ortadoğu Analisti Colum Strack, İdlib saldırısının çok büyük ihtimalle erteleneceğini söyledi ve “bu operasyon büyük ihtimalle olacak, buradaki tek soru ne zaman olacağı ve operasyon başladığında yavaş ilerlenilecek” ifadesini kullandı.

“Adım adım gidilecek, köy köy ilerlenilecek, herşey teker teker yapılacak, muhalifler havadan hedef gözetmeksizin bombalanarak ya geri çekilmeye ya da teslim olmaya zorlacak.”

ABD Başkanı Trump geçen hafta attığı tweette Suriye, Rusya ve İran’ı İdlib operasyonundan vazgeçmeye çağırmıştı. “Başkan Beşar Esed Idlib bölgesine fevri bir şekilde saldırmamalıdır. Ruslar ve İranlılar bu olası insani felakette rol oynarlarsa büyük bir hata yapmış olacaklar. Yüzbinlerce insan ölebilir. Bunun olmasına izin vermeyin!”

Türkiye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan da operasyonun bir “kan deryası” yaratacağı yönünde uyarıda bulundu.

Bölgede yaşayan 3.3 milyon insanın yarısı devrim sürecinde yerlerinden edilip buraya gelmekten başka çaresi olmayanlar ve nüfusun büyük bir kısmı da insani yardıma muhtaç. Bir kısmı  "El-Kaide ile bağlantılılardan oluşan 100.000 muhalif savaşçı hali hazırda İdlib’de bulunuyor.

Rusya’nın Suriye rejimini desteklemek amacıyla hava kuvvetini bölgeye intikal ettirmesinin resmi sebebi El-Kaide ile bağlantılı grubu çökertmek olarak geçiyor.

"Türkiye pazarlık halinde"

İdlib ile 60 kilometre sınır paylaşan Türkiye ise yaklaşık bir yıl önce Rusya ve İran ile mutabakat sağlandığı üzere bölgede çatışmasızlık bölgelerinin garantörlüğünü yaparken bir yandan da İslami hareketlerle militan sayılarını azaltmaları böylece askeri müdahale için öne sürülen bahanenin ortadan kalkması için pazarlıklar yapıyor.

Rejim karşıtı muhaliflerin en büyük destekçisi ve bölgeye en çok insani yardım yapan ülke olan Türkiye’de 3.5 milyon Suriyeli yaşamaktadır. Türk devleti İdlib operasyonunun gerçekleşmesi halinde milyonların sınıra kaçacağından endişe duyuyor.

İdlib’deki en büyük İslami grubun ismi Tahriru'ş Şam Heyeti (HTŞ) ve grup artık El-Kaide ile bir bağlantısı olmadığını söylüyor ancak yine de terör örgütü listesinde yer alan grup bünyesinde 10.000 savaşçının en fazla yarısı yabancı gönüllülerden oluşuyor. Bugün El-Kaide ile bağlantılı en büyük yapı Hurras ed Din isimli bir grup. HTŞ’den ayrılanların kurduğu örgüt ile HTŞ arasında acı bir rekabet söz konusu.

Cuma günü Tahran’daki görüşmelerde Erdoğan, Putin’den bir ateşkes ilan edilmesini ve Türk yetkililere HTŞ’yi kendini feshetmesi için ikna etmesi ve Hurras ed Din üyelerinin bölgeden çıkışını sağlaması için daha fazla zaman verilmesini istedi. Putin bu öneriye sert bir şekilde karşı çıktı. Daha sonra üç lider ortak bir açıklama ile aşırıcı gruplara silah bırakma çağrısında bulundu.

"Rus saldırıların çoğu sivil hedeflere yönelik"

Rusya’nın terörizmle savaşıyoruz bahanesi, müşterisi Esed’e karşı gelen herkesi ortadan kaldırmak için öne sürülen bir bahaneden ibaret olabilir. 2015 yılında Rus Hava Kuvvetlerinin bölgeye intikalinin ardından gerçekleştirilen saldırıların hemen hemen hepsi ılımlı muhaliflere, hastanelere, okullara ve sivil yerleşim bölgelerine yapıldı.

Putin, Tahran görüşmeleri sırasında İdlib’de “çok sayıda sivilin” yaşadığını yineledi ancak Rusya ve Esed rejiminin teker teker geri aldığı bölgelerden kaçanlardan “hepsi İdlib’de diye” söz ederken “bol bol da silahları var” diye de ekledi.

Putin ayrıca, “En zor iş bunları etkisiz hale getirmek olacak, teröristler sivilleri canlı kalkan olarak kullanılar, bunu hep yaparlar” dedi. Başkan ayrıca Rusya’nın operasyon boyunca sivillerin kaçabilmesi için açık bir rota bırakacağının sözünü verdi ancak gerçekte insanların kaçabileceği tek yer Türkiye.

BM Suriye özel temsilcisi Mistura Cuma günü yaptığı açıklamada; “İdlib’deki nüfusun %98.8’i sivil ve bu insaları korumak bizim ilk önceliğimiz” dedi.

Esed rejimi tarafından son on günde İdlib bölgesine gerçekleştirilen hava saldırılarının hemen hemen hiçbirisi "terör listesindeki" organizasyonları hedef almadı.

BM’nin İnsani Yardım İşleri Koordinatörü Ramesh Rajasingham’a göre, “Dört günde, dört sağlık merkezi topçu ateşi ve varil bombaları ile hedef alındı, birçok ambulans ve bir hastane tamamen kullanılamaz hale geldi.” Koordinatör attığı bir tweet ile de taraflara uluslararası insani yasalara uymaları gerektiğini hatırlatarak bu bombalamaların potansiyel savaş suçu olduğuna dikkat çekti.

Hastanelerin ve tıbbi merkezlerin hususi olarak hedef alınması ve yok edilmesi 2016 yılındaki Halep operasyonu ve diğer yerlerdeki operasyonlarda Esed rejimi ve Rusya’nın en korkunç taktiklerinden birisi olarak biliniyor. Bu bombalamalarla amaçlanan, ılımlı muhalifleri zayıflatıp yok etmek ve siviller arasında panik yaratmak, üzerlerine yağan bombalar, roketler ve kurşunlardan acil tıbbi müdahale olmadan kurtulmalarının mümkün olmadığını onlara hissettirmekti.

Daily Beast için kaleme alınan makale Mepa News okuları için tercüme edilmiştir. Bu makalede yer alan görüşler yazara aittir ve kurumumuzun editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bu yazı toplam 5122 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
Roy Gutman Arşivi