İran'da devlet kurumlarına girişin anahtarı: Şii misiniz, Sünni mi?

İran'da devlet kurumlarına girişin anahtarı: Şii misiniz, Sünni mi?

İran'da devlet kurumlarına giriş mülakatlarında adaylara mezheplerinin sorulduğu ve alımların buna göre yapıldığı ifade ediliyor.

Şii inanışına dayalı bir devlet olan Şran, din adamları tarafından yönetilen bir İslam Cumhuriyeti niteliğinde. Uluslararası arenada daha çok birliğe dayalı söylemleri, Sünni Şii ayrımını reddeden ifadeleriyle bilinen İran'ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney devlet tarafından resmi olarak “Rehber-i Müslimin-i Cihan” yani “Dünya Müslümanların Lideri” lakabıyla anılmakta.

İran’ın içinde ise durum oldukça farklı. Anayasasında “devletin resmi mezhebi 12 imamcı Şia'dır” denilen, cumhurbaşkanı adayı olabilmek için Şii olmanın şart olduğu ülkede Sünniler bağlı oldukları mezhepten dolayı devlet kurumlarında işe girebilme konusunda çeşitli sorunlar yaşıyor.

Milyonlarca Sünni Müslüman’ın yaşadığı İran’da devlet kurumlarında çalışmak için Şiilere öncelik tanınıyor, birçok Sünni İranlı sadece Sünni olduğu için işe alınmıyor. Devlet kurumlarında işe girmek isteyenlere doldurulmak üzere verilen belgede kişisel bilgilerin yanı sıra ait olduğu dinden sonra sorulan soru ise işe girecek adayların “Şii mi Sünni olduğuna dair.”

İran Sünni Müslümanlarının liderlerinden Mevlana Abdulhamid bu sorunun ayrımcılık yarattığını söylüyor ve ekliyor: “İranlılar İranlıdırlar. İşe gireceklerin Mezhebi sorulmamalıdır."

Birçok özel şirkette bile işe girecek adayların inancının sorulduğu belirtiliyor. Mevlana Abdulhamid “bu konu çeşitli sorunları ortaya koyuyor. Hatta bazı ehli Sünnet Müslümanları işe girebilmek için mezhebinin Şia olduğunu yazmak zorunda kalıyor” ifadesini kullanıyor.

BBC’nin Farsça servisine demeç veren Zahidan Cuma İmamı ve Daru'l Ulum Medresesi Müdürü Abdulhamit “Devrimin ilk yıllarında iş başvurusunda mezhep sorusunu eklediler. Din sorusundan sonra mezhep sorusu geliyor. Biz adayların mezhebinin sorulmamasını istedik. Hatta İran’da devlet işine girmek için İranlı olmak yeterli sayılmalıdır. Ama soracaklarsa da sadece din sorsunlar. Çünkü mezhebe göre işe almak ayrımcılığa neden olmaktadır. Biz isteğimize hiçbir olumlu yanıt alamadık ” diyor.

Senendec eski milletvekili Kürt kökenli Celal Celalizade “Maalesef siz Sünni olduğunuzu söylediğiniz anda üniversiteler, bakanlıklar ve diğer hassas kurumlarda sorun yaşıyorsunuz. Bir arkadaşımız Kirmanşah’ta Razi Üniversitesi bursu için başvurmuştu. Üniversite yetkilisi önce üniversitede burslu öğretim görevlisine ihtiyaç olduğunu belirtiyor fakat mezhep sorusuna adayın Sünni’yim yanıtı vermesiyle olay değişiyor ve yetkili kişi ‘maalesef ihtiyacımız yok inşallah başka yerde işe alınırsınız’ yanıtını veriyor” ifadesini kullanıyor.

40 yıldan beri, İslam devriminden bu yana Sünni Kürtlerin il müdürü olarak atanamadığını vurgulayan Celalizade, “Devlet bu konuya yaklaşmıyor. Hükümet ya Sünnilere il müdürü olarak görev vermek istemiyor ya da cesaret edemiyor” diye belirtiyor ve şunları söylüyor: “Şu ana kadar Kürdistan ilinde hiçbir İranlı Sünni Kürt il müdürü olarak atanmamıştır. Bazı devlet yetkilileri ‘Bir Sünni’ye görev verirsek kıyamette Fatima Zehra hazretlerine nasıl cevap vereceğiz’ diye savunma yapıyor ."

Hastane personeli alımında da adayların mezhebinin sorulduğunu belirten İranlı Kürt eski milletvekili “Hastaneler ve sağlık ocaklarında memur adaylarına doldurmak üzere verilen kâğıtlarda mezhep sorusu soruluyor! Bir doktor savaş cephesinde bile yaralının düşman olup olmadığını sorgulayamaz, yaralı kişinin dinini soramaz ama bizim hastanelerde insanların din ve mezhebi sorgulanıyor” sözlerini kullanıyor

.

Celalizade, mezhep sorusunun İranlı Ehl-i Sünnet Müslümanları doğal vatandaşlık ve yaşam haklarından mahrum ettiğini öne sürüyor.

İlgili Haberler
HABERE YORUM KAT
UYARI: Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Mepa News, yapılan yorumlardan sorumlu değildir. Her bir yorum 600 karakterle (boşluklu) sınırlıdır.