İsrail'in ablukası altındaki Gazze'de Ramazan ayı nasıl geçiyor?

İsrail'in ablukası altındaki Gazze'de Ramazan ayı nasıl geçiyor?

"Her şeyimiz tükeniyor. Su, yiyecek, yakıt. Nasıl hayatta kalacağız?"

Mohamed Solaimane | New Arab | Tercüme: Mepa News

Fatıma es Sayda, ailesi ve evli iki oğlunun aileleri için mütevazı bir yemek hazırlamak üzere toprak fırında odunları yakarken yüzü kıpkırmızı kesiliyor. Havayı dolduran duman gözlerinden yaşlar akmasına neden oluyor, özellikle de yakacak odun kıtlığı nedeniyle plastik ve karton yakmak zorunda kaldığı zaman.

Yorgunluk, 53 yaşındaki beş çocuk annesi ve beş çocuk büyükannesinin üzerine kazınmış. Yüksek tansiyon ve solunum sorunları yaşamasına rağmen, öğleden sonra saatlerinden gün batımından hemen öncesine kadar ateşle ilgilenerek yemek pişiriyor. Ancak fiziksel zorlanma yükün sadece bir parçası, zihni hem sahur hem de iftar yemekleri için yiyecek bulma mücadelesiyle meşgul olmaya devam ediyor.

Ramazan'ın ilk gününden beri Fatıma'nın bu şekilde yemek pişirmekten başka çaresi yok. Pişirme gazı bitmişti ve Ramazan'ın ikinci gününde yeniden doldurulmuş bir gaz tüpü almayı planlıyordu. Ancak aynı gün İsrail Gazze'yle olan tüm sınır kapılarını kapattı ve bu halen devam ediyor.

Fatıma şöyle söylüyor:

"Sıramın gelmesini bekliyordum ama şimdi ne bize ne de oğullarımın ailelerine gaz var. Bu her açıdan bir felaket. Bunu tarif edecek kelime yok. Geçişlerin kapatılması hayatın durdurulması anlamına geliyor."

Diğer binlerce Gazzeli gibi onun ailesi de yemeklik gaz için hükümetin belirlediği toplama tarihlerine uymak zorunda. Onların sırası Ramazan ayının başlarındaydı. Ama hiç alamadılar.

Fatıma, torununa seslenerek ateşin sönmemesi için daha fazla karton getirmesini istiyor. Fırının içinde birkaç gözleme pişerken, kil yapının üzerinde bir tencere mercimek kaynıyor.

"Geçişlerin kapatılması günlük hayatımızın her parçasını altüst etti. Yemeklik gaz sıkıntısı sadece başlangıç" diyor Fatıma. Abluka Gazze'deki pazarları da temel gıdalar, et, kümes hayvanları, balık ve hatta temel ürünler açısından boşaltmış durumda.

Fatıma, İsrail'in kısıtlamalarının ilaç teminini neredeyse imkansız hale getirdiğini anlatıyor. Ramazan'ın ilk günü sona eren 42 günlük ateşkes sırasında reçetelerini yeniden doldurmaya çalışmış. Ancak İsrail ablukayı yeniden uyguladıktan sonra ilaçların çoğu gelmemeye başladı ve hem devlete bağlı hem de insani yardım yapan sağlık kuruluşları ona yardım edemez hale geldi.

"Bu her açıdan bir felaket. Bunu tarif edecek kelime yok. Her gün acı çekiyoruz. Yemek yapmak için en basit malzemeleri bile bulamıyorum. Aylarca Gazze'ye giren taze gıdalara bel bağladıktan sonra, ailemi konserve ürünler, fasulye, nohut, ne kaldıysa onlarla beslemeye geri döndüm."

O ve diğerleri için kuşatma ekonomik ya da lojistik bir zorluktan çok daha fazlası. Günlük yaşamın özüne yönelik bir saldırı.

Fatıma sözlerine şöyle devam ediyor:

"Geçişlerin kapatılması hayatın kendisinin durdurulması anlamına geliyor. İşgal bunu biliyor. Bize ne yaptıklarını çok iyi biliyorlar. İlkel bir yaşama geri dönmeye zorlanıyoruz, yemek pişirmek için ateş yakıyoruz, yiyecek bulmak için çırpınıyoruz, su için mücadele ediyoruz."

Gazze'deki pek çok kişi gibi Fatıma da ateşkesin Ramazan ve Ramazan Bayramı boyunca sürmesini umuyordu:

“Sadece yeniden insan olduğumuzu hissetmek istiyorduk. Aralık ayından bu yana yerimden edilmiş, Ramazan'ın başlamasına günler kala evine dönmüştüm. Farklı bir hayat umuduyla geri döndüm. Ama işgal bizim için acıdan başka bir şey istemiyor."

"Dayanılmaz bir kabus"

Hamas ve İsrail arasındaki kırılgan ateşkes 1 Mart'ta çöktü. O tarihten bu yana İsrail Gazze'ye açılan tüm kapıları kapatarak insani yardımların 2.3 milyonluk bölgeye ulaşmasını engellemekle kalmadı, aynı zamanda temel hizmetler üzerindeki kısıtlamaları da yoğunlaştırdı.

Geçtiğimiz günlerde İsrailli yetkililer Gazze'nin Deyr el Belah'taki en büyük iki su arıtma tesisinin elektriğini kesti. Bu tesisler geçtiğimiz aylarda şebekeye yeniden bağlanmıştı. Ekim ayından bu yana Gazze'de elektrik kullanılamıyor. İsrailli yetkililer şimdi de Gazze'nin kuzey ve güney bölgelerine su akışını durdurma niyetlerinin sinyalini verdi.

"Rahatlamayı umuyorduk" diyor Fatıma. "Bunun yerine bize daha fazla acı çektirildi."

İyad Muhammed ve 28 kişilik geniş ailesi için hayat, onun deyimiyle "dayanılmaz bir kabusa" dönüşmüş durumda. Üç gündür susuzlar, suyu yüksek fiyatlarla almak zorunda kalıyorlar ve su yakıt sıkıntısı nedeniyle çalışmakta zorlanan tankerlerle taşınıyor.

Ailesi, evli dört oğlu, eşleri ve dokuz torunu, iki kez yerlerinden edildikten sonra iki ay önce Han Yunus'taki evlerinin yok olmuş kalıntılarına geri döndü. Önce İsrail'in Mayıs ayındaki kara saldırısından önce Refah'a, sonra da Mevasi'ye sürüldüler. Son kısıtlamalardan önce bile su kıtlığı vardı. Şimdi kendilerini daha da çaresiz bir durumda buluyorlar.

İyad şöyle söylüyor:

"En büyüğü sadece sekiz yaşında olan dokuz torunumuz var ve içmek, temizlenmek, banyo yapmak, hatta yemek pişirmek için bile suya ihtiyaçları var. Şimdi, ancak iki gün yetecek 1000 litrelik bir depo için 45 dolar ödüyoruz. Böyle devam ederse ne olacak? Susuz kalacağız, yemek yapamayacağız ve temiz kalamadığımız için hastalanacağız. Su krizi tek başına bir felaket."

Aile zaten yiyecek bulmakta zorlanıyor. Bisiklet tamirhanesini bir hava saldırısında kaybettikten sonra İyad işsiz kalmış.

"Sebze ya da dondurulmuş gıda bulmak giderek zorlaşıyor. Ya marketler tükendi ya da fiyatlar fırladı. Konserve yemeye geri döndük ve yeniden açlık noktasına gelmekten korkuyoruz."

Kriz, İsrail Enerji Bakanı Eli Cohen'in önemli bir su arıtma tesisine giden elektriğin kesildiğini ve tesisin kapatıldığını doğrulamasının ardından tırmandı.

İsrailli bakan, "Elektrik kesintisinin su arıtma tesisini etkilediğini ve kapanmasına yol açtığını zaten gördük. Elektriğin kesilmesi, yardımların durdurulması ve diğer önlemler Hamas üzerindeki baskıyı artıracaktır." dedi.

Temel malzemelerin tükenmesi

Gazze'deki pek çok kişi için bu durum yıkıcı bir etkiye yol açtı. Nüfusun büyük bir bölümü günlerdir susuzken, diğer bölgelerde, özellikle de tamamen İsrail'den borularla getirilen suya bağımlı olan mahallelerde su kaynakları önemli ölçüde azaldı.

Gazze Belediyesi durumun daha da kontrolden çıkabileceği uyarısında bulundu. Sözcü Asımen Nebih, İsrail'in su kaynaklarını tamamen kesme planını gerçekleştirmesi halinde, bunun kent genelinde "şiddetli susuzluğu tetikleyeceği" uyarısında bulundu. "İsrail'den gelen su Gazze'nin su ihtiyacının üçte ikisinden fazlasını karşılıyor" dedi.

Bu son önlemden önce bile belediye şehrin sadece yüzde 40'ına su sağlayabiliyordu.

"Kuyularımızın yüzde 75'i ya tamamen ya da kısmen hasar gördü, su arıtma tesisi ise savaşın başından beri devre dışı. Şu anda sadece 30 kuyu çalışır durumda ve şehrin ihtiyacının sadece yüzde 30'unu karşılıyor."

Geçitlerin kapalı olması ve yakıt tedarikinin engellenmesi nedeniyle belediyenin başka alternatifi yok.

Asım, "Geçitlerin sürekli kapalı kalması su sağlama, atık su arıtma tesislerini işletme ve çöpleri sokaklardan kaldırma kabiliyetimizi doğrudan etkiliyor" dedi.

Şehir genelinde 170 bin tondan fazla atık birikmiş durumda ve İsrail, belediye çalışanlarının Gazze'nin ana çöp depolama alanına ulaşmasını engelliyor.

"Böyle devam ederse büyük bir sağlık felaketiyle karşı karşıya kalacağız" diye uyarıyor Asım.

Gazze sakinleri suyun ötesinde temel ihtiyaç maddelerinde de kıtlıkla mücadele ediyor. Tüm geçişlerin kapalı olması nedeniyle yakıt fiyatları yükseldi. Yemeklik gazın kilosu 20 dolardan fazla, mazotun litresi 12 dolar, benzinin litresi ise 45 doları aşmış durumda. Sebze ve dondurulmuş etlerin çoğu marketlerde yok, az sayıdaki ürün de normal fiyatlarının çok üzerinde satılıyor.

Abluka fırınları da kapanmaya zorluyor. Bureyc mülteci kampındaki tek fırın ve Han Yunus'taki dört fırın da dahil olmak üzere beş fırın şimdiden faaliyetlerini durdurdu. Bu durumda tüm bölgede, çoğu Dünya Gıda Programı'nın acil yardımına muhtaç olan sadece 13 fırın faaliyet gösteriyor.

Fırın Sahipleri Derneği Başkanı Abdunnasır el Ecremi, "İnsanlar sadece bir torba ekmek alabilmek için saatlerce kuyrukta bekliyor. Aşırı kalabalık yüzünden kavgalar çıkıyor. Krizi hafifletmek için fırın sayısını artırmayı umuyorduk. Bunun yerine, geçişlerin kapatılması işleri daha da kötüleştirdi." dedi.

Abdunnasır, acil uluslararası müdahale olmazsa kalan fırınların da iki hafta içinde kapanabileceği uyarısında bulundu.

"İnsanlar zaten yiyecek bulmakta zorlanıyor. Başa dönersek, insanların ekmek aradığı ve bulamadığı bir duruma geri dönersek, insani durum felaket olur.”

Kriz derinleştikçe İyad Muhammed gibi bölge sakinleri en kötüsünden korkuyor:

"Her şeyimiz tükeniyor. Su, yiyecek, yakıt. Nasıl hayatta kalacağız?"

Kaynak: Mepa News

x.gif

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Mepa News, yapılan yorumlardan sorumlu değildir. Her bir yorum 600 karakterle (boşluklu) sınırlıdır.
1 Yorum