Kürdistan İslami Hareketi

Kürdistan İslami Hareketi

Irak Kürdistanı merkezli Kürt bir İslami yapı olan Kürdistan İslami Hareketi.

Kürdistan İslami Hareketi; lideri Osman Abdülaziz Halepçevi ile özdeşleşen, Irak Kürtleri arasındaki geleneksel dindarlık ve medrese geleneğini İhvan ve Seyyid Kutub’un fikriyatı ile harmanlayan, Arap ve Kürt milliyetçiliğine karşı Ümmetçiliği sunan, özellikle 1990’lı yıllarda etkin olup 1994-1998’de Irak’ın Halepçe şehrinde fiili bir İslami yönetim kuran, 1999’da lideri Osman Abdülaziz’i kaybetmesinin ardından fikri ayrılıklardan bölünen ve etkinliğini yitiren, içerisinden Ali Bapir liderliğindeki Kürdistan İslami Grubu’nu, 2001-2003’te Halepçe kırsalında kurduğu devlet ve 2003’te Irak’ın işgal edilmesinden sonra ABD’ye karşı verdiği savaşla adından bolca söz ettirecek olan Molla Fatih Krekar ve Ebu Abdullah eş-Şafii tarafından kurulan Ensar el-İslam’ı çıkaran Kuzey Iraklı İslami hareket.

Osman Abdülaziz el-Halepçevi (1922-1999)

‘Kürdistan İslami Hareketi’nin kurucusu Şeyh Osman (bin) Abdülaziz 1922’de yeni kurulan Irak Krallığı’nın (1921-1958) Süleymaniye İli’ne bağlı Halepçe ilçesinde doğdu. Babası Şeyh Abdulaziz bölgede tanınmış bir Kürt molla ve Nakşibendi şeyhiydi. İlk dini eğitimini babasından ve çevresindeki mollalardan alan Osman Abdülaziz, medrese eğitimini tamamladığına, daha sonraları ise Nakşibendi şeyhliği de yapabileceğine dair babasından icazet aldı fakat ilerleyen senelerde tarikat şeyhliği yapmadı. Dini eğitiminde daha da ilerlemek üzere Mısır’a gitti.

Hasan el-Benna’nın (1906-1949) kurduğu İhvan-ı Müslimin (Müslüman Kardeşler) ile 1950’li yıllarda Mısır’da tanışan Osman Abdülaziz, Irak’a döndükten sonra 1959’da İhvan’ın Irak kolunun (Hizbu-l İslami-l Irak / Irak İslam Partisi) kuruluşunda yer aldı. Osman Abdülaziz, Irak İhvanı lideri Mahmud Savvaf’ın (1915-1992) yardımcısı olarak Irak İhvanı yönetiminde yer aldı.

Fakat Irak’ı o dönem yönetmekte olan, 1958 darbesiyle iktidara gelen General Abdulkerim Kasım’ın  (1914-1963) emriyle 1960’ta İhvan, Irak’ta yasaklandı. Abdülkerim Kasım’ın devrilmesinin ardından da Irak’ta İhvan üzerindeki yasak sürecekti. 15 Ekim 1960’ta Mahmud Savvaf ve Osman Abdülaziz’in de aralarında bulunduğu Irak İhvanı yöneticileri tutuklandı. Hapisten çıkmalarının ardından Mahmud Savvaf Irak’ı terk etti, çeşitli ülkelerde bulunduktan sonra ömrünün son döneminde Türkiye’ye yerleşti ve 9 Ekim 1992’de Türkiye’de hayatını kaybetti.

kih1.png

15 Ekim 1960’da Osman Abdülaziz’in (fotoğrafta soldan ikinci) de aralarında bulunduğu Irak İhvanı yöneticilerinin tutuklanmasına dair 4 Eylül 2005 tarihli Meraya Gazetesi’nde yayınlanan bir dosya

Osman Abdülaziz ise üzerindeki yasağa rağmen Irak’ta dini faaliyetlerine devam etmeye karar verdi. Bağdat’ta faaliyet sürdüremeyeceğini düşünerek aile bağlarının ve çevresinin de himayesini kullanmak için memleketi Halepçe’ye döndü.

Halepçe’de bir camide imamlık yapan ve dini davette bulunan Osman Abdülaziz, Halepçeliler başta olmak üzere Irak Kürtlerinin, Halepçe’ye komşu bölgedeki İran Kürtlerinin dikkatini celp etti. Bu dönemde Seyyid Kutub’un ünlü tefsiri ‘Fi Zilali-i Kur’an’ı (Kur’anın Gölgesinde) Kürtçeye çevirdiği gibi kendisi de Kürtçe bir tefsir ve başka eserler kaleme aldı.

1960’lı ve 1970’li yılları kapsayan bu dönemde Osman Abdülaziz, Irak Devleti’nin baskısı altında bulunuyordu. Yasaklanan İhvan liderlerinden biri olmasının yanı sıra bu dönemde Halepçe de dahil Irak Kürtlerinin yoğunlukla yaşadığı yerlerde Barzani güçleriyle Irak Devleti arasında gerçekleşen çatışmaların getirdiği gerginlik Osman Abdülaziz’in çalışmalarına güçlük çıkarıyordu. Bu baskılar 1968’de Baas Partisi’nin darbeyle Irak yönetimini ele geçirmesiyle asıl etkisini göstermeye başladı.

Osman Abdülaziz vaaz ve derslerinde, Irak’ta o dönem yayılmakta olan Arap ve Kürt milliyetçiliğine karşı Ümmetçiliği alternatif olarak sundu. Bu sebeple Kürtlerin yanı sıra Arap ve Türkmenlerden de takipçiler edindi.

‘Kürdistan İslami Hareketi’ (IMK) kuruluyor

Bu dönemde Irak Devleti’nin engellemelerine rağmen çalışmalarını sürdürmesi, yerel medrese geleneğiyle çağdaş ‘İslami’ geleneği birleştirebilmesi gibi etkenlerle Halepçe’nin en ünlü mollası haline gelen Osman Abdülaziz, 1979’da organize ettiği mollalarla beraber Irak Devleti’nde resmi karşılığı olmayan, olması da mümkün olmayan ‘Kürdistan İslami Hareketi’ni (Kürtçe orijinal ismi: Bizûtinewey Îslamî le Kûrdistan)  kurdu. Bu hareket ilerleyen yıllarda yayınlarında isminin İngilizce tercümesi olan ‘Islamic Movement of Kurdistan’ın baş harfleri olan IMK’yi kullandığı için daha çok bu kısaltma ile bilindi.

Osman Abdülaziz, 1975’te Barzani güçlerinin Irak Devleti’ne karşı yenilmesi üzerine hem Irak Devleti’nin hem de Barzani’nin ve henüz yeni Barzani’den ayrılmış olan Talabani’nin laiklik seviyeleri farklılaşmakla beraber laik ideolojilerine alternatifi olarak Kürtler başta olmak üzere Irak halkına İslami bir çözüm sunma arayışındaydı. Saddam rejiminin baskılarına rağmen yeni kurulan bu hareketin organize yapısı, Osman Abdülaziz’in davetinin daha etkili olmasıyla sonuçlandı.

1983’te Barzani ve Talabani’nin Bağdat’a karşı yeniden ayaklanması bölgedeki baskıları artırdı. 1986’da Saddam rejimi isyanı bastırmaya yönelik Kürt yerleşim birimlerini yok ettiği ve Kürt sivilleri toplama kamplarına aldığı, topluca katlettiği ‘Enfal Operasyonu’ “”””ismindeki katliam serisinde başlayınca 1987’de Osman Abdülaziz ve hareketinin yöneticileri bu katliamlar sebebiyle Saddam rejimine karşı silaha sarılmayı müzakere etmeye başladılar.

Halepçe Katliamı’nın Kürdistan İslami Hareketi’ne etkisi (1988)

Osman Abdülaziz’in memleketi, ikamet yeri ve çalışmalarının merkezi olan Halepçe şehri Irak’ta meşhur olduğu “Şiilerinin en dindar şehri Necef, Sünnilerin (Arap) Felluce, Kürtlerin Halepçe” şekliyle ifade edildiği gibi Irak Kürtlerinin en dindar şehriydi. Kürdistan İslami Hareketi’nin tabanı da bu etkenlerle büyük ölçüde Halepçelilerden oluşuyordu.

Irak-İran Savaşı’nın devam ettiği sırada Mart 1988’de savaşın Halepçe’ye yakın cephesi hareketlenmiş ve İran Ordusu bir taarruza girişerek Irak sınırını geçmişti. Bu dönemde 16 Mart 1988’de uçaklarla Halepçe şehrine yapılan kimyasal silah saldırısında 5 binden fazla Halepçeli hayatını kaybeder. Irak rejimi saldırıdan İran’ı sorumlu tutsa da o dönemde kimyasal silahlara sahip olan taraf İran değil Irak olduğundan bu iddia inandırıcı bulunmaz. Bir iddiaya göre İran Ordusu’nun Halepçe’ye girdiğini zanneden Irak Ordusu Halepçe’ye İran Ordusu’nu hedef almak için böyle bir saldırı yapmıştır. Bu saldırının Halepçe ve çevresindeki artan kanser oranları gibi zararlı etkileri halen sürmektedir.

Saldırı öncesinde hareketi yöneticileriyle silahlı isyanı müzakere etmekte olan Osman Abdülaziz için bu saldırı bardağı taşıran son damla olur. Saldırının hemen ardından Osman Abdülaziz Saddam rejimine karşı “Cihad Fetvası” verir ve kendisine bağlı kişilerle beraber 66 yaşında dağa çıkarak silahlı mücadeleye başlar. Irak-İran Savaşı’nın 8 Ağustos 1988’de bitmesinden yararlanan Saddam rejimi 1989’da Kürt Özerk Bölgesi’ne tamamen hakim olur fakat Osman Abdülaziz mücadelesine devam ederek Halepçe’ye inmez.

kih2.png

Türkiye’de yayınlanan Vahdet Gazetesi’nin 31 Ekim 1988 tarihli nüshasında Osman Abdülaziz’in Halepçe Katliamı’na dair yayınladığı bir beyanı

Osman Abdülaziz'in cihad fetvasının ardından Halepçe-Tavelalı Selahaddin Behaeddin (1950-) öncülüğünde bir grup, "Saddam rejimine karşı olsa bile silahlı mücadeleye karşıyız" diyerek Kürdistan İslami Hareketi'nden ayrıldı.

Selahaddin Behaeddin 1994'te kısaca Yekgirtu olarak isimlendirilen "Kürdistan İslami Birliği" isminde bir parti kuracak, bu parti 2003 sonrasında Kürt Özerk Bölgesi ve Irak genelindeki tüm seçimlere katılacak, 2015'te İhvan Hareketi'ne organik olarak bağlanacaktı.

Molla Fatih Krekar’ın Kürdistan İslami Hareketi’ne katılması (1988)

Osman Abdülaziz’den daha fazla üne sahip olacak olan Kürdistan İslami Hareketi mensubu, Ensar el-İslam’ın kurucusu Molla Fatih Krekar’ın (Necmeddin Ferec Ahmed) (1956-) Osman Abdülaziz’i tanıması ve Kürdistan İslami Hareketi’ne katılması da Halepçe Katliamı’nın bir sonucu olarak gerçekleşti.

1956’da Irak-Süleymaniye’de Kürt bir ailede doğan Molla Krekar, 1974’te başlayan Mustafa Barzani liderliğindeki KDP’nin Irak’a isyanına henüz 18 yaşındayken katılmış, aynı sene Kübalı bir pilotun kullandığı, Kürt Özerk Bölgesi’ni bombalayan bir Irak uçağını düşürerek ün kazanmıştı. KDP (Barzani liderliğindeki Kürdistan Demokratik Partisi) veya yeni KDP’den ayrılıp kurulan KYB’de (Talabani liderliğindeki Kürdistan Yurtseverler Birliği) yükselmesi mümkündü fakat babasının ailesinden daha dindar olan annesinin ailesinin etkisiyle İslami hareketlere yönelip 1975’te KDP ve KYB arasında yaşanan gerilimde taraf tutmayıp bu partilerden ayrıldı.

Krekar, Baas rejiminde Irak’ta İslami çalışmalar yapmasının mümkün olmadığına karar vererek Irak’ı terk etti. Yurt dışında aldığı eğitimlerin ardından 1980’li yıllarda Pakistan’ın Peşaver şehrinde bir camide imamlığa ve aynı zamanda caminin okulunda öğretmenliğe başladı.

16 Mart 1988’de gerçekleşen Halepçe Katliamı’ndan çok etkilenen Krekar, 18 Mart 1988’de cuma hutbesini Halepçe Katliamı’na ayırdı, Saddam Hüseyin ve Baas rejimi aleyhine konuştu. Irak-İran Savaşı’nın devam ettiği bu dönemde Suudi Arabistan Irak’ı desteklediğinden, o sırada cemaat arasında bulunan bazı Suudi vatandaşları caminin yönetimine Saddam Hüseyin aleyhine konuştuğu için Molla Krekar’ı imamlıktan azletmeleri baskısında bulundu, baskı aracı olarak camiye ve Afganistan’a dönük çalışmalarda yaptıkları yardımları kullandı.

Halepçe Katliamı’nın ardından kendisini Kürtler başta olmak üzere Irak halkına karşı sorumlu hisseden ve Baas rejimiyle mücadele etmek isteyen Molla Krekar zaten Irak’a dönmeye karar verdiğinden camideki vazifesini korumaya dönük bir mücadeleye girmedi.

Bu dönemde önce Irak Kürtleri arasında tasvip edebileceği bir İslami hareket aradığını belirten Krekar, Şeyh Osman Abdülaziz ve hareketini bulduğunu, incelediğinde tasvip edip Kürdistan İslami Hareketi’ne katıldığını belirtiyor.

Molla Krekar’ın el-Hivar TV ile hayatına, Kürdistan İslami Hareketi’ne katılmasına, Osman Abdülaziz’in ölümünden sonra hareketin bölünmesine ve lideri olduğu Ensar el-İslam’ın kurulmasına dair röportaj serisinin ilk bölümü

kih3.png

Molla Fatih Krekar ve Şeyh Osman Abdülaziz

1991 Kürt İsyanı (Raperin)

Körfez Savaşı’nın ardından Saddam rejiminin zayıflaması üzerine Mart 1991’de Kürt Özerk Bölgesi genelinde ‘Raperin’(Kürtçenin Sorani lehçesinde “İsyan”) olarak isimlendirilen büyük ve yaygın bir ayaklanma başladı. 3 senedir Irak rejimi indinde “kaçak” olan Osman Abdülaziz ve lideri olduğu Kürdistan İslami Hareketi de ayaklanmaya katılanlar arasındaydı.

Ayaklanma günlerinde Osman Abdülaziz, 1 Nisan 1991

Mart ayı sonunda Irak Ordusu Güney Irak’taki isyanı bastırdıktan sonra kuzeye yöneldi. Büyük şehirleri isyancılardan almayı başarsa da kırsaldaki ve dağlardaki direnişi kıramadı. Savaş ve ambargo ile zayıflayan Irak rejimi, üzerindeki dış baskının ve yeni bir savaşı kaldırmada zorlanmasının etkisiyle 1991 yazında Barzani ve Talabani ile yaptığı görüşmelerin ardından Ekim 1991’de Dohuk, Erbil ve Süleymaniye illerinden oluşan Kürt Özerk Bölgesi’ni boşalttı. Osman Abdülaziz ve Kürdistan İslami Hareketi zafer havası içerisinde Halepçe’ye döndü.

Kürdistan İslami Hareketi’nin bundan sonra öncelikli hedefi Halepçe ve kırsalında İslami bir yönetim tarzı kurmak oldu. Fakat Halepçe’nin bağlı olduğu Süleymaniye il merkezini elinde tutan Talabani güçleri / KYB, Kürdistan İslami Hareketi’ni tasfiye edip Halepçe’ye tek başına hakim olmak istiyordu. Başlangıçta Halepçe’de çatışmaya dönmeksizin bir çift başlılık durumu ortaya çıktı.

kih4.png

Şeyh Osman Abdülaziz, Halepçe 1992

Şeyh Osman Abdülaziz ve Kürdistan İslami Hareketi mensupları, Halepçe kırsalında Şeyh Osman’ın oğlu Molla İbrahim’in Kur’an kıraatini dinlerken, 1992

19 Mayıs 1992 Kürt Özerk Bölgesi Seçimleri

19 Mayıs 1992’de Barzani ve Talabani’nin kararıyla Kürt Özerk Bölgesi’nde meclis seçimlerine gidildi. Bu seçimlere katılıp katılınmaması konusu Kürdistan İslami Hareketi içerisinde tartışmaya neden oldu. Osman Abdülaziz sonunda mensuplarının meclise girdiği takdirde İslam’a aykırı kanunlara evet dememeleri, herhangi bir yasa sistemine yemin etmemeleri gibi şartlarla hareketin seçime katılmasına cevaz verdi.

Seçimlere katılınmasına karşı olan hareket mensuplarının boykot ettiği bu seçimlerde Kürdistan İslami Hareketi %45,3 oy alan Barzani’nin KDP’si ve %43,8 oy alan Talabani’nin KYB’sinin ardından %5,1 oyla üçüncü parti olmakla beraber %7’lik seçim barajını aşamadığı için meclise giremedi.

Irak Kürdistanı İç Savaşı

Kürdistan İslami Hareketi ve KYB’nin Halepçe üzerindeki rekabetinin arttığı günlerde Osman Abdülaziz, sahip olduğu laik, sosyalist ideoloji ve Halepçe’de İslami bir yönetim şekline engel olduğu gerekçesiyle Celal Talabani’nin Müslüman sayılamayacağına dair fetva ilanında bulundu.

Artan siyasi gerilim 1993’te KYB peşmergelerinin Halepçe’ye saldırıp Kürdistan İslami Hareketi’ni Halepçe’den çıkarmasıyla sonuçlandı. KYB, Osman Abdülaziz’i tutukladı fakat 71 yaşında ve etkili bir mollanın tutuklanmasının Halepçe’de isyana sebep olacağından endişe ederek Osman Abdülaziz’i serbest bıraktı. Osman Abdülaziz, Saddam rejiminin ardından Kürt Özerk Bölgesi rejimiyle de karşı karşıya gelmiş oldu.

Aynı dönemde artmakta olan Barzani-Talabani rekabeti Mayıs 1994’te iki tarafın şiddetli bir savaşa tutuşması ile sonuçlandı. Türkiye ve Irak’ın Barzani; İran, ABD ve PKK’nın Talabani safında dahil olduğu bu savaş 1997 sonuna kadar sürecek ve “Irak Kürdistanı İç Savaşı” olarak isimlendirilecekti.

KYB peşmergelerinin Erbil Cephesi’nde KDP peşmergeleriyle savaşta olmasından istifade eden Kürdistan İslami Hareketi savaşçıları Halepçe’yi ele geçirdi. Böylece Halepçe ve kırsalında Kürdistan İslami Hareketi’nin 4 sene sürecek olan tek başına hakimiyeti başladı.

Kürdistan İslami Hareketi savaşçıları Irak Kürdistanı İç Savaşı boyunca Halepçe-Süleymaniye hattında Talabani güçleri / KYB ve Talabani’nin bu savaştaki müttefiki PKK’ya karşı savaştılar. Bu savaşın, Halepçe’ye hakim olma mücadelesinin ötesinde Kürtlere laik-sosyalist bir ideolojinin mi İslami düşüncenin mı yön vereceğine dair fikri bir altyapısı da bulunmaktaydı.

Kürdistan İslami Hareketi Savaşçıları Talabani ve PKK milisleri ile girdiği çatışmaların ardından kazandıkları bir zaferin ardından Halepçe’ye dönerken, 15 Mayıs 1997

Kürdistan İslami Hareketi’nin dışa açılması ve Türkiyeli İslamcılarla teması

Saddam rejiminin baskısından kurtuldukları Ekim 1991’den itibaren Osman Abdülaziz, Kürdistan İslami Hareketi’ni diğer ülkelerdeki İslami yapılarla temasta tutmaya çalıştı. Bu kapsamda Türkiye’deki farklı tonlardaki İslami hareketlerle de temas kurdu. 1992’de Molla Krekar’ı temsilcisi olarak Avrupa’ya gönderdi. Osman Abdülaziz, aralarında Türkiyelilerin de olduğu Cemaleddin Kaplan liderliğindeki “Hilafet Devleti” grubundan Milli Görüş’e uzanan yelpazede Avrupa’daki farklı tonlardaki İslamcı hareketlerle de bu yolla temasa geçti.

Molla Krekar’ın kardeşi Halid Ferec Ahmed, Kürdistan İslami Hareketi adına “Hilafet Devleti” grubunun 19 Mayıs 1996 tarihli Almanya’daki “Hicri Yılbaşı 1417” toplantısında konuşuyor. Videoda 1 saat 18. dakikada, Molla Krekar da 1994 tarihli “Hicri Yılbaşı 1415” toplantılarında konuşma yapmıştı.

Molla Krekar’ın kardeşi Halid Ferec Ahmed, Kürdistan İslami Hareketi adına “Hilafet Devleti” grubunun 13 Ocak 1999 tarihli Almanya’daki “Kadir Gecesi-Hilafetin İlanının Yıldönümü” toplantısında konuşuyor. Videoda 1 saat 27. dakikada

Avrupa ve Türkiye’deki Türkiyeli İslamcıların Kürdistan İslami Hareketi ile ilgili intibaları olumlu yöndeydi.

Taliban’ın 1996’da Afganistan’da iktidara gelmesinden sonra Kürdistan İslami Hareketi’nin Taliban ve o yıllarda Afganistan’da bulunan El Kaide lideri Usame bin Ladin (1957-2011) ile de temasa geçtiği iddia edilmektedir.

Osman Abdülaziz’in Türkiye ziyareti (Mayıs 1996)

Irak Kürdistanı İç Savaşı’nın kızışmaya başladığı bir dönemde 1996 yılının Mayıs ayının sonunda Osman Abdülaziz Türkiye’yi ziyaret etti. Bu ziyaret, ‘Milli Görüş Hareketi’nin 29 Mayıs 1996’da düzenleyeceği ‘İstanbul’un Fethi’nin Yıldönümü’ kutlamaları münasebetiyle Osman Abdülaziz’i de davet etmesine istinaden gerçekleşmişti. Osman Abdülaziz, Türkiye’de başbakan olmaya hazırlanan Refah Partisi Necmeddin Erbakan’ın (1926-2011) da aralarında bulunduğu çeşitli isimlerle görüşmeler gerçekleştirdi.

kih5.png

Osman Abdülaziz ve Necmeddin Erbakan, 29 Mayıs 1996

kih6.png

Osman Abdülaziz, Milli Gençlik Vakfı tarafından düzenlenen İstanbul’un fethinin yıldönümü kutlamalarında, 29 Mayıs 1996, İstanbul

kih7.png

Türkiye Cumhuriyeti mevcut Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’ün (1977-) dedesi Mehmet Emin Er (1914-2013) ve Osman Abdulaziz

kih8.png

Osman Abdülaziz İstanbul Boğazı’nda Arnavutluk ve Kosova baş müftüleriyle, 30 Mayıs 1996kih9.png

kih10.png

Osman Abdülaziz İstanbul’da

Irak Kürdistanı İç Savaşı’nda Türkiye’nin, Kürdistan İslami Hareketi ile savaşmakta olan Talabani ve PKK ile karşı cephede olduğu bir dönemde gerçekleşen bu ziyarette Osman Abdülaziz ve o dönem başbakanlığa hazırlanan Necmeddin Erbakan arasında bu savaşa dair kritik görüşmeler yapıldığı da sonradan iddia edilmiştir.

İlerleyen dönemdeki 28 Şubat sürecinde, Osman Abdülaziz ve Kürdistan İslami Hareketi ile ilişkisi Necmeddin Erbakan aleyhine yargı ve basında, irtica ve terörizmle suçlanmasında bir gerekçe olarak kullanılmıştır.

Irak Kürdistanı İç Savaşı bitiyor (1997-1998)

Kasım 1997’de Barzani ve Talabani ABD baskısı ve gözetimi altında ateşkes imzalayarak savaşmaya son verdi ve 1998’de nihai barış anlaşması imzalama, meclisi yeniden açma gibi kararlar aldı.

Barzani ve Talabani savaşının sayesinde Halepçe ve çevresini elinde tutan Kürdistan İslami Hareketi için bu gelişme olumsuz bir etkide bulundu.

Aynı dönemde Osman Abdülaziz hastalandı ve yerine kardeşi Ali Abdülaziz (1929-2007) hareketin yönetiminde güç sahibi oldu.

Kürdistan İslami Hareketi Halepçe yönetimini bırakıyor (1998)

Eylül 1998’de ABD gözetiminde Barzani ve Talabani arasında imzalanan nihai anlaşma ile Erbil merkezli olarak Kürt Özerk Bölgesi’nin yönetimi birleştirildi. Bu yönetim, Halepçe’deki Kürdistan İslami Hareketi’ne Halepçe üzerindeki denetimini bırakması ve merkezini Erbil’e taşıma baskısı yaptı, aksi halde KDP ve KYB’nin birleşik olarak Halepçe’ye saldıracağı tehdidinde bulundu.

Bu gelişme üzerine Kürdistan İslami Hareketi yönetimi, özellikle de Ali Abdülaziz’in kararıyla şartları kabul etmek zorunda oldukları, böyle bir savaşı verecek güçte olmadıkları kanaatiyle Halepçe’yi Kürt Özerk Bölgesi denetimine açmayı ve merkezini Erbil’e taşımayı kabul etti.

Bu gelişme, 1992’den beri sürmekte olan Kürdistan İslami Hareketi içerisindeki fikir ayrılıklarını daha da artırdı ve su yüzüne çıkardı. Bu kabulü, “teslimiyet” ve “zillet” olarak nitelendiren iç muhalifler kararı kınadı. Bu karara karşı çıkanlar arasında, zaman zaman Avrupa’dan gelip Halepçe’yi ziyaret eden Osman Abdülaziz’in Avrupa temsilcisi Molla Krekar da vardı.

Osman Abdülaziz’in ölümü (Mayıs 1999)

Mayıs 1999’da Osman Abdülaziz ilerleyen hastalığı sebebiyle hayatını kaybetti. Kürdistan İslami Hareketi iç tartışmalarının arttığı bir dönemde kendisi ile özdeşleştiği sevilen liderini yitirmiş oldu. Osman Abdülaziz’in yerini, harekette pek çok kimsenin Osman Abdülaziz’in yerini doldurabileceğinden şüpheli olduğu kardeşi Ali Abdülaziz aldı.

Osman Abdülaziz’in Cenazesi, 14 Mayıs 1999

Kürdistan İslami Hareketi savaşçıları ve Osman Abdülaziz

Kürdistan İslami Hareketi üçe bölünüyor (2001): Ensar el-İslam’ın ortaya çıkışı

Osman Abdülaziz’in sağlığında bir arada tuttuğu, Osman Abdülaziz’e hürmette birleşen hareket içerisindeki farklı eğilimler arasındaki ayrılıklar zamanla daha da arttı.

Ayrıca Ali Abdülaziz’in herhangi bir seçim yapılmadan abisinin yerini alması ve seçime yanaşmaması, özellikle de Barzani-Talabani rejimine karşı pasif bulunan yönetim tarzı da hareket içerisinden yönetime tepkileri artırıyordu.

2001 yılında tüm bu fikir ayrılıklarının patlak vermesiyle Kürdistan İslami Hareketi Ali Abdülaziz, Ali Bapir (1961-) ve Molla Krekar arasında üçe bölündü.

Ali Bapir, el-Hivar TV ile gerçekleştirdiği röportaj serisinde Kürdistan İslami Hareketi ile ilişkisini ve bu hareketten ayrılıp Kürdistan İslami Grubu’nu kurması da dahil olmak üzere hayatını anlatıyor.

Ali Abdülaziz’den ayrılan Ali Bapir öncülüğündeki hareket mensupları ‘Kürdistan İslami Grubu’nu kurarken, İslamcılıkta Ali Bapir’le anlaşmazlık noktaları olanlar Ali Abdülaziz’den ayrılmakla beraber Ali Bapir’e de katılmadılar. Halepçe ve çevresinde İslami bir yönetim kurmak isteyen ve bu uğurda Talabani güçleriyle savaşmayı göze alan bu üçüncü grup Osman Abdülaziz’in Avrupa temsilcisi Molla Krekar, Sovyetler Birliği’nin Afganistan işgalinde ve Çeçenistan Savaşı’nda savaşmış olan Ebu Abdullah eş-Şafii öncülüğünde Ensar el-İslam kuruldu. Ensar el-İslam’ın ilk lideri Molla Krekar oldu. Norveç’te yaşayan Molla Krekar Oslo-Amsterdam-Tahran uçuşuyla İran’a, buradan da kara yoluyla Ensar el-İslam denetimindeki bölgeden Kürt Özerk Bölgesi’ndeki Halepçe kırsalına girdi.

Ensar el-İslam’ın Talabani güçleriyle savaşı

Eylül 2001’de Halepçe çevresinde Talabani güçleriyle hakimiyet mücadelesine girişen Ensar el-İslam, Halepçe merkezi ele geçirememekle beraber Beyara ve Tavela başta olmak üzere Halepçe’nin dağlık bazı kasaba ve köylerini ele geçirdi ve İslami bir yönetim kurduğunu açıkladı. Bu tarihten itibaren gerçekleşen Talabani güçlerinin saldırılarını püskürtmeyi başardı ve Talabani güçlerine ağır kayıplar verdirdi.

Afganistan’daki savaşçıların Ensar el-İslam bölgesine geçmesi (2001-2002)

11 Eylül 2001 saldırılarının ardından Ekim ayında ABD öncülüğünde Afganistan’ın bombardıman ve ardından işgal edilmesi üzerine Afganistan’dan ayrılan, aralarında Ebu Musab ez-Zerkavi’nin (1966-2006) de bulunduğu, Taliban iktidarı döneminde ve öncesinde Afganistan’daki askeri kamplarda eğitim almak üzere Afganistan’a gitmiş olan bazı yabancı savaşçılar İran üzerinden Ensar el-İslam’ın tutunduğu bölgeye giriş yaptılar.

Bu savaşçıları karşılayıp ağırlayan Ensar el-İslam, onların askeri tecrübelerinden de istifade ederek Talabani güçlerine karşı daha fazla başarı kazanmaya başladı. Ensar el-İslam bölgesine Afganistan’dan ayrılan savaşçıların geçiş yapması ABD’nin de dikkatini çekerken Kürt Özerk Bölgesi Halepçe kırsalında devam eden savaşı ‘El Kaide’ye karşı verilen küresel terörle savaşın bir parçası’ ilan etti.

Ebu Musab ez-Zerkavi ile Ensar el-İslam arasındaki fikir ayrılığı (2002)

ABD’nin Irak’ı işgali sonrasında ünlenecek, önceleri ‘Tevhid ve Cihad Cemaati’ lideri iken 2004-2006 döneminde Irak El Kaidesi lideri olacak olan Ebu Musab ez-Zerkavi, Ensar el-İslam bölgesinde bir müddet kaldıktan sonra Ensar el-İslam’a ellerinde tuttukları dar bölgede İslami bir devlet kurmayı başaramayacakları, bu bölgenin ABD’nin hedefi olacağını, Irak’ın merkezi yönetim kontrolündeki bölgelerine sızarak ufukta görünen ABD işgaline karşı Irak çapında direniş örgütlemeleri tavsiyesinde bulunur. Afganistan’dan gelen savaşçıların bir kısmı Ensar el-İslam ile kalırken Zerkavi gibi düşünenler ve Zerkavi, gizlice bu bölgeden Irak’ın doğrudan Saddam rejimi altındaki bölgesine sızarak Bağdat merkezli olarak gizlilik içerisinde örgütlenmeye, 11 Eylül saldırıları sonrasındaki süreçte yaklaştığı herkesçe kabul edilen Irak’a yönelik ABD işgaline hazırlanmaya başlar.

ABD’nin Irak işgali başlıyor, ilk hedef: Ensar el-İslam (19 Mart 2003)

19 Mart 2003’te ABD başkanı George W. Bush (1946-) ABD’nin Irak saldırısının başladığını duyurdu. ABD füzeleri Bağdat’tan önce Ensar el-İslam’ın Halepçe kırsalında hakim olduğu bölgeyi hedef almıştı.

Molla Krekar’ın açıklamalarına göre ABD bu saldırıda Ensar el-İslam ile Ali Bapir’in grubunu bir tutup ikisini de hedef almıştı. Afganistan’dan gelen ve ABD saldırıları konusunda tecrübeli olan savaşçıların tavsiyeleriyle Ensar el-İslam savaşçıları açık hedeflerde ve kalabalık halde gecelemediklerinden zannedilenin aksine hafif kayıplar verirken asıl ağır kayıpları Ali Bapir’in grubu vermişti.

Bununla beraber artan ABD saldırıları ile koordineli Kürt Özerk Bölgesi yönetiminin saldırısı ve İran’ın da Ensar el-İslam’a karşı ABD ile iş birliğine girmesi neticesinde Ensar el-İslam meskun mahalleri terk ederek dağlara çekilmek zorunda kaldı.

2002’de Irak’ı işgalini gerekçelendirmede Saddam rejiminin El Kaide ile ilişkili olduğunu öne süren ABD, bu ilişkinin Ensar el-İslam üzerinden de sağlandığını iddia etmiş, Ensar el-İslam bu iddiayı yalanlamıştı.

2003’ten sonra ABD, Saddam rejiminin El Kaide ile ilişkisine dair bir delil bulunmadığını itiraf etti.

Irak İşgali’nin hemen öncesinde Molla Krekar’la ve Molla Krekar’ın annesiyle Norveç’te evlerinde yapılan röportaj

Ensar el-İslam’da lider ve strateji değişikliği (2003)

ABD işgaliyle dengelerin değişmesiyle Ensar el-İslam yeni dönemde değişikliklere gitti. 2001’de bölgeye dönen Molla Krekar, ABD saldırısı gerçekleştiğinde Norveç’te bulunuyordu ve bölgeye dönme, örgütü yönetme yolu kapanmıştı. Ensar el-İslam’ın lideri olması da Norveç’te sorunlara sebep oluyordu. Bu sebeple Ensar el-İslam’ın lideri Halepçe dağlarında bulunan Ebu Abdullah eş-Şafii oldu. Şafii, yeni dönemde direniş imkanının daha fazla olduğu merkezi Irak’a geçip ABD’ye karşı savaşmaya karar verdi.

Ensar el-İslam, Eylül 2003’te bu kez Ensar es-Sünne ismiyle yeniden kuruldu, eski ismini de kullanmaya devam etti. Irak’ın Sünni yoğunluklu bölgelerinde ABD Ordusu’na saldırılar düzenlemeye başladı.

Şubat 2003’ten Mart 2020’ye kadar Norveç’te yargıda uzun bir mücadeleye girişen Molla Krekar hakkında öncelikle Irak’a iade kararı çıkartıldı. Sonrasında zaman zaman hapsedildi ve tahliye edildi. Aynı dönemde Irak Kürdistanı Özerk Yönetimi Krekar’ı idam etmek üzere Norveç’ten talep ediyordu.

2015’te hakkında İtalya’da açılan bir terör davasından 12 yıla mahkum edilen Molla Krekar, Mart 2020’de Norveç tarafından hapis yatmak üzere İtalya’ya gönderildi. Molla Krekar’a halen İrfan Ali Abdülaziz liderliğinde Kürdistan İslami Hareketi’nde kalan tabanın sevgi gösteriyor olması dikkat çekmektedir.

Molla Krekar’ın 2019 tarihli Osman Abdülaziz’i övüp Kürdistan İslami Hareketi geleneğinden gelen İslami hareket içerisindeki Kürtlerin pasifleşmesini bir eleştirdiği konuşması

Molla Krekar’ın Osman Abdülaziz’e dair övücü bir konuşması

Ensar el-İslam’ın zayıflaması

Haziran 2006’da Zerkavi’nin ABD tarafından öldürülmesinin ardından Irak El Kaidesi’nin lideri olan Ebu Ömer el-Bağdadi (1959-2010) 15 Ekim 2006’da Irak İslam Devleti ilanında bulundu. Bu tarihten sonra Irak El Kaidesi ile Ensar el-İslam arasında, Ensar el-İslam’ın iddiasına göre Irak El Kaidesi’nin kendilerine bağlanma baskısı yapması sebebiyle gerilim başladı. 2007’de bu gerilim çatışmaya döndü. Irak El Kaidesi’nin galip geldiği bu çatışmaların ardından Ensar el-İslam güç kaybına uğradı.

2007’de ‘Irak Direnişi’nin inişe geçmeye başlamasından Ensar el-İslam da zarar gördü, eylemlerinde düşen bir grafik görüldü. 3 Mayıs 2010’da Ensar el-İslam lideri Ebu Abdullah eş-Şafii yakalanarak Bağdat Merkez Hapishanesi’ne konuldu. Halen burada tutuklu bulunmaktadır.

Ensar el-İslam’ın yeniden dirilişi

2010’da mensupları yer altına çekilen Ensar el-İslam, 2011’de gerçekleşen Suriye Devrimi ve 2012-2013 döneminde Irak’ta yaşanan “Sünni Baharı” sebebiyle yeniden toparlanma imkanı buldu.

2011’den itibaren Ensar el-İslam ve Kürdistan İslami Hareketi kökenli kişiler Suriye’ye geçerek muhalefetin safında gönüllü savaşçı olarak yer aldılar.

2011’den itibaren Irak’ta direnişin yeniden canlanmasıyla Ensar el-İslam’da da toparlanma görüldü. Öncelikle boş olan örgüt liderliğine Bağdatlı Şii bir ailede doğup sonradan gençliğinde Sünniliği seçen ve 2003 işgali öncesinde Irak’ta Subhi es-Samarrai gibi tanınmış isimlerden İslami ilimler eğitimi gören Ebu Haşim el-İbrahim getirildi. 2013’te Irak’ın Sünni yoğunluklu bölgelerinde Bağdat’taki Şii yönetime karşı başlayan halk isyanı, Ensar el-İslam’ın etkinliğinin artmasına sebep oldu.

Fakat 2014’te Irak’ın Sünni bölgelerine IŞİD’in hakim olması ve Ensar el-İslam’a kendilerine bağlanma baskısı yapması, Ensar el-İslam’ın da bu talebi reddetmesi, Ensar el-İslam’ın Irak faaliyetlerini büyük ölçüde bitirmesi ile sonuçlandı.

IŞİD’in 2017’de Irak’ta yaşadığı yenilginin ardından Bağdat’taki hükümetin açıklamasına göre Ensar el-İslam halen Irak’taki varlığını yer altında sürdürmekte ve Haşdi Şa’bi güçlerine saldırılar düzenlemekte, üs olarak özellikle Selahaddin ve Kerkük (Ta’mim) illeri arasındaki Hemrin Dağları’nı kullanmaktaydı. Yine bu açıklamada Hemrin Dağları’nda birkaç yüz Ensar el-İslam savaşçısı bulunmaktaydı.

29 Ağustos 2014’te Ensar el-İslam ve Kürdistan İslami Hareketi kökenli kişilerce Suriye’nin muhaliflerin kontrolündeki bölgesinde Ensar el-İslam yeniden kuruldu. Ensar el-İslam halen Suriye muhalefetinin bir parçası olarak Esed rejimine karşı savaşmayı sürdürmektedir.

2001’deki bölünmenin ardından Kürdistan İslami Hareketi

2001’de yaşanan bölünmede etkili isimlerinden, tabanından pek çoğunu kaybeden ve küçülen Ali Abdülaziz liderliğindeki Kürdistan İslami Hareketi, Kürt Özerk Bölgesi’nde sivil bir organizasyon olarak varlığını devam ettirerek 2003 işgaline direnmedi.

2005’te, 1992’den beri ilk kez gerçekleştirilmekte olan Kürt Özerk Bölgesi seçimlerine katıldı ama milletvekili kazanamadı. 2007’de Ali Abdülaziz’in ölümüyle liderlikte yerini oğlu İrfan Ali Abdülaziz aldı.

Kürdistan İslami Hareketi 2009 seçimlerinde 2, 2013 ve 2018 seçimlerinde 1’er milletvekili kazanabildi. Bu seçimlerde tabanını büyük ölçüde Kürt Özerk Bölgesi’ndeki diğer iki İslamcı parti olan Kürdistan İslami Hareketi’nden kopan Kürdistan İslami Grubu ve İhvan ile bağlantılı, Kürdistan İslami Hareketi ile benzer gelenekten gelen Kürdistan İslami Birliği’ne kaptırdığı gözlemlendi.

2001’den sonra Ali Bapir liderliğindeki Kürdistan İslami Grubu

2001’de Kürdistan İslami Hareketi’nden ayrılıp Kürdistan İslami Grubu’nu kuran Ali Bapir, Ensar el-İslam gibi Talabani güçleriyle çatışmaya girmese de kendi silahlı grubunu da kurup Halepçe çevresindeki dağlarda üslenmişti. 19 Mart 2003’te ABD saldırısına hedef olan Bapir’in savaşçıları, Molla Krekar’ın belirttiği gibi daha tedbirsiz olduklarından daha ağır kayıp vermişlerdi.

2003’te ABD işgalinin ardından El Kaide üyesi olduğu gerekçesiyle tutuklanan Ali Bapir 2005’te serbest bırakıldı. Bağdat’ta hapiste olduğu sürede kendi anlatımına göre Ali Bapir “Kimyasal Ali” olarak bilinen Ali Hasan el-Mecid gibi Baas rejiminin önde gelen isimleriyle bir arada ve tartışmalarda bulundu, bazı Baasçıların Baas rejiminin Kürtlere yönelik ve diğer uygulamalarına yönelik pişmanlıklarını dinledi.

Bapir’in Kürdistan İslami Grubu Kürt Özerk Bölgesi’nde 2005’te gerçekleşen seçimlerde 111 milletvekilinden 6’sını, 2009’da 4’ünü, 2013’te 6’sını, 2018’de 7’sini kazandı. 2 milletvekilliği kazandığı 2005 seçiminde olduğu gibi Irak geneli seçimlerine de katıldı.

2003 sonrasında İslamcı Kürt partilerin Kürt Özerk Bölgesi ve Irak genelinde seçimlere katılıyor olması, seçimleri boykot yanlısı Iraklı Sünni Arap, Türkmen ve Kürtlerin tepkisini çekerken Bağdat’ta ve Erbil’de meclise giren Kürt İslamcı parti vekillerinin marşlarda ayağa kalkmama gibi uygulamaları da laik partilerin tepkisini çekti.

Kaynak: Mepa News Akademi

twtbanner-001.jpg

İlgili Haberler
Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Mepa News, yapılan yorumlardan sorumlu değildir. Her bir yorum 600 karakterle (boşluklu) sınırlıdır.