Myanmar ve Arakan dosyası

Myanmar ve Arakan dosyası

Myanmar ve Arakan bölgesi Çin, Hint Altkıtası ve Çinhindi Yarımadası'nın kesişiminde Asya'nın en sorunlu bölgeleri arasında yer alıyor.

Myanmar ve Arakan bölgesi Çin, Hint Altkıtası ve Çinhindi Yarımadası'nın kesişiminde Asya'nın en sorunlu bölgeleri arasında yer alıyor.

Myanmar coğrafyası

Myanmar 678 bin kilometrekare araziye ve 2021 itibariyle 55 milyonu aşan nüfusa sahiptir. Çin, Çinhindi Yarımadası ve Hindistan arasında kalan konumuyla önemli ve stratejik bir ülkedir. Büyük bir insani kriz ve katliam yaşanan Arakan Bölgesi de Myanmar sınırları içerisinde bulunmaktadır.

Myanmar'da etnik yapı

2014 nüfus sayımına göre Myanmar nüfusunun yüzde 68'i Bamar etnik grubundan kalanı çok çeşitli etnik gruplardan müteşekkildir.

Aynı sayıma göre ülkenin yüzde 87,9'u Budist, yüzde 6,2'si Hristiyan, yüzde 4,3'ü Müslüman, yüzde 0,5'i Hindudur. Kalan yüzde 1,1'i ise yerli dinlerin mensuplarından ve dinsizlerden oluşmaktadır.

Myanmar yönetimi Müslüman oranını düşük, Budist oranını yüksek göstermekle eleştirilmektedir.

Myanmarlı Müslümanlar nüfuslarının Myanmar nüfusunun yaklaşık yüzde 10'unu oluşturduğunu belirtmektedir. Myanmarlı Müslümanlar ağırlıklı olarak ülkenin güneybatısındaki bugün resmi ismi Rakhine Eyaleti olan tarihi Arakan Bölgesi'nde ve ülkenin orta kesiminde yaşamaktadır.

Myanmar hükümeti toplam 135 etnik grubu resmen tanımaktadır. Ülkede resmi olarak tanınmayan birçok etnik grup da mevcuttur. Tanınmayan gruplar arasında, hükümet güçlerinin, ordunun ve Budist çetelerin soykırımıyla karşı karşıya kalan Müslüman Rohingyalar da bulunmaktadır.

Ülkenin tüm etnik grupları sekiz ana etnisite ve ırk içerisinde sınıflandırılmaktadır. Bunlar Bamar, Çin (Zomi), Kaçin, Karen, Kayah, Mon, Rakhine ve Şan. Bu gruplar da kendi içerisinde çok sayıda gruba ayrılmaktadır.

myanmaretnik.jpg

(Yüksek çözünürlük için haritaya tıklayın.)

Myanmar yönetiminin resmi kayıtlarına göre ülkedeki 135 etnisite şu şekildedir: (Etnik grupların çoğunun orijinal isim ve yazılışları bilinmediği için listede hükümetin sağladığı bilgiler orijinal haliyle esas alınmıştır)

(A) Kaçin

(1) Kachin
(2) Trone
(3) Dalaung
(4) Jinghpaw
(5) Guari
(6) Hkahku
(7) Duleng
(8) Maru (Lawgore)
(9) Rawang
(10) Lashi (La Chit)
(11) Atsi
(12) Lisu

(B) Kayah

(13) Kayah
(14) Zayein
(15) Ka-Yun (Padaung)
(16) Gheko
(17) Kebar
(18) Bre (Ka-Yaw)
(19) Manu Manaw
(20) Yin Talai
(21) Yin Baw

(C) Kayin

(22) Kayin
(23) Kayinpyu
(24) Pa-Le-Chi
(25) Mon Kayin (Sarpyu)
(26) Sgaw
(27) Ta-Lay-Pwa
(28) Paku
(29) Bwe
(30) Monnepwa
(31) Monpwa
(32) Shu (Pwo)

(D) Chin

(33) Chin
(34) Meithei (Kathe)
(35) Saline
(36) Ka-Lin-Kaw (Lushay)
(37) Khami
(38) Awa Khami
(39) Khawno
(40) Kaungso
(41) Kaung Saing Chin
(42) Kwelshin
(43) Kwangli (Sim)
(44) Gunte (Lyente)
(45) Gwete
(46) Ngorn
(47) Zizan
(48) Sentang
(49) Saing Zan
(50) Za-How
(51) Zotung
(52) Z0-Pe
(53) Zo
(54) Zahnyet (Zanniet)
(55) Tapong
(56) Tiddim (Hai-Dim)
(57) Tay-Zan
(58) Taishon
(59) Thado
(60) Torr
(61) Dim
(62) Dai (Yindu)
(63) Naga
(64) Tanghkul
(65) Malin
(66) Panun
(67) Magun
(68) Matu
(69) Miram (Mara)
(70) Mi-er
(71) Mgan
(72) Lushei (Lushay)
(73) Laymyo
(74) Lyente
(75) Lawhtu
(76) Lai
(77) Laizao
(78) Wakim (Mro)
(79) Haulngo
(80) Anu
(81) Anun
(82) Oo-Pu
(83) Lhinbu
(84) Asho (Plain)
(85) Rongtu

(E) Bamar

(86) Bamar
(87) Dawei
(88) Beik
(89) Yaw
(90) Yabein
(91) Kadu
(92) Ganan
(93) Salon
(94) Hpon

(F) Mon

(95) Mon

(G) Rakhine

(96) Rakhine
(97) Kamein
(98) Kwe Myi
(99) Daingnet
(100) Maramagyi
(101) Mro
(102) Thet

(H) Shan

(103) Shan
(104) Yun (Lao)
(105) Kwi
(106) Pyin
(107) Yao
(108) Danaw
(109) Pale
(110) En
(111) Son
(112) Khamu
(113) Kaw (Akha-E-Kaw)
(114) Kokang
(115) Khamti Shan
(116) Hkun
(117) Taungyo
(118) Danu
(119) Palaung
(120) Man Zi
(121) Yin Kya
(122) Yin Net
(123) Shan Gale
(124) Shan Gyi
(125) Lahu
(126) Intha
(127) Eik-swair
(128) Pa-O
(129) Tai-Loi
(130) Tai-Lem
(131) Tai-Lon
(132) Tai-Lay
(133) Maingtha
(134) Maw Shan
(135) Wa

Halkın yüzde 65'inin ana dili, Bamarların dili olan Çin-Tibet dil ailesindendir.

Myanmar 1948'den beri süren ve en az 300 bin kişinin öldüğü iç çatışmalar ve yolsuzluğa battığı belirtilen askeri yönetimlerle dolu yakın tarihi nedeniyle potansiyelini değerlendiremeyen oldukça yoksul bir ülke olarak kalmıştır.

1989'a kadar ülkenin ismi olarak Burma ve Birmanya kullanılırken bu tarihte ülke yönetimi bu ismi sömürgecilik dönemi kalıntısı olarak isimlendirerek ülkenin resmi ismini Myanmar yapmıştır.

Genel olarak tropik iklimin hüküm sürdüğü Myanmar'da kuzeyde Çin sınırındaki dağlık alanlarda nispeten serin bir iklim de bulunmaktadır. Myanmar topraklarının üçte ikisi ormanlarla kaplıdır.

Antik çağlardan bugüne Myanmar ve Arakan

Myanmar tarihi ve İslam

Tunç Çağı'nın milattan önce 1500 yılı civarında başladığı tahmin edilen Myanmar'da milattan önce 500 yılında Demir Çağı'na girilmiş ve daha gelişmiş olan komşu Çin ile yakın bir ticari, kültürel ilişkiye girilmiştir.

İlerleyen dönemlerde Myanmar üzerinde Hinduizm ve Budizm, Budizm'in galip çıkacağı bir yayılma mücadelesine girmiştir. 

Daha çok şehir devletlerinin hüküm sürdüğü, siyasi birlik olmayan bugünkü Myanmar coğrafyasına İslam ilk kez 7. yüzyıl sonunda Müslüman Arap tüccarlar eliyle ulaşmıştır. 9. yüzyılda Müslüman toplulukların görünürlüğü artmıştır. Bu dönemlerde Myanmar'dan çok, Hint Altkıtası ile etkileşimi fazla olan Arakan'da İslam daha hızlı yayılmıştır. Bu bölgede ilerleyen yüzyıllarda Müslümanlar çoğunluğa geçmiştir.

Pagan, Ava, Taungo Krallıkları ve Arakan

11. yüzyılda Myanmar'da ortaya çıkan Pagan Krallığı bölgeyi hakimiyeti altında birleştirmeye çalıştı ve 12. yüzyılda bugünkü Myanmar'ın çoğunda idareyi ele geçirdi.

Bu krallık Myanmar'ın içindeki Müslüman azınlığa Budizm'e geçmeleri ve İslami uygulamaları bırakmaları yönünde baskı yaptı. Aynı dönemde Arakan'da Müslümanların bağımsız bir devleti bulunduğundan Arakanlı Müslümanlar bu baskıların dışında kalmıştı. Pagan Krallığı Arakan'a sefer düzenlediyse de başarılı olamadı.

pagan.png

Myanmar'ın bugünkü sınırları ve Pagan Krallığı. Koyu sarı: 11. yüzyıl sonunda Pagan Krallığı, açık sarı: Pagan Krallığı'nın ilerleyen yüzyıllarda ele geçirdiği bölgeler, beyaz: Pagan Krallığı'nın ele geçiremediği bölgeler

13. yüzyılda gerçekleşen Moğol İstilası Pagan Krallığı'nı zayıflattı ve Moğol kontrolüne soktu. Moğol etkisiyle ve Pagan Krallığı'nın iyice zayıflamasıyla 14. yüzyılda Pagan Krallığı'nın yerini yine Budist Ava Krallığı aldı. 

Güçlenen Ava Krallığı 1406'da Arakan'a saldırdı ve Arakan'ı işgal etmeyi başardı. Arakan Müslümanları bu işgalle beraber geniş çaplı katliama tabi tutuldular. Arakanlı yöneticiler yenilginin ardından bugünkü Bangladeş ve Hindistan'da yer alan Batı Bengal'de hüküm süren komşuları Müslüman Bengal Sultanlığı'na sığındılar. 

Arakanlıları himaye eden Müslüman Bengal Sultanı Gıyaseddin Azam Şah, Arakan'ı işgalden kurtarmak üzere Ava Krallığı'na savaş açtı. 24 yıl süren savaşın ardından 1430'da Ava Krallığı tamamen Arakan'dan çıkarıldı. Arakan Bengal Sultanlığı himayesinde Müslüman Mrauk-Yu Hanedanı yönetiminde yeniden bağımsız oldu. 

16. yüzyılda Myanmar'da Ava Krallığı'nın yerini Toungo Krallığı aldı. 16. yüzyıl sonunda gücünün zirvesine ulaşan ve önceki krallıklara göre çok daha geniş sınırlara ulaşan Budist Toungo Krallığı, Hint Altkıtası'ndaki Müslümanların savaş açmasından korkarak Arakan'ı ele geçirme girişiminde bulunmadı.

toungoo.png

Gücünün zirvesinde en geniş sınırlarıyla Taungo Krallığı / İmparatorluğu (1580)

Tüm bu dönemlerde Myanmar'ın orta kesimlerinde, Budist krallıklar altında yaşayan Müslümanlar sürekli dini baskı gördüler. Hayvanların İslami kurallara göre kesimi yasaklandı. Müslümanlar domuz eti yemeyi reddettikleri için idam edildi. 

Tüm bu dönemlerde Arakanlı Müslümanlar ise genel olarak huzur içinde yaşadılar. 17. yüzyılın ikinci yarısında Hindistan'daki Türk-Moğol İmparatorluğu'nun Arakan'ın fiili bağımsızlığını kaldırmaya yönelik girişimleri çatışmaya neden olduysa da, Türk-Moğol İmparatorluğu'nun bu girişiminden vazgeçmesiyle bir savaş çıkmadı.

Konbaung Krallığı'nın Arakan'ı işgali

18. yüzyılda Myanmar'da Taungo Krallığı sona ererken yerini Konbaung Krallığı aldı. 18. yüzyılda Arakan'ın hamisi olan Hindistan'daki Türk-Moğol İmparatorluğu'nun çok zayıflamasıyla 1784'te Konbaung Krallığı Arakan'ı savaşla istila etti.

İstilanın ardından Arakanlı Müslümanlar katliama maruz kaldı ve Budist olmaları yönünde ağır baskılara uğradı. Pek çok Arakanlı Müslüman Bengal'e sığındı. Budist işgaline karşı bazı Arakanlı Müslümanlar Arakan Dağları'nda direniş faaliyetinde bulundu. Ancak o dönem Bengal'i kontrolünde tutan İngiltere'den yardım görmedikleri için Budist yönetimi Arakan'dan atmayı başaramadılar.

Konbaung Krallığı Arakan'daki Müslüman yoğunluğunu azaltmak için Arakanlı Müslümanlara katliam uyguladı, onları Myanmar'ın içlerine sürdü ve Bengal'e kaçmaya zorladı. Bir yandan da Myanmar'dan Arakan'a Budist topluluklar yerleştirdi.

İngilizler, Myanmar ve Arakan

1824-1826 İngiltere-Konbaung Krallığı savaşıyla Arakan İngiltere kontrolüne geçti. İngilizler de Arakanlı Müslümanlara baskı uygulamakla beraber, bu değişim yine de Arakan Müslümanları üzerindeki baskının hafiflemesine yol açtı. Budist baskısından Bengal'e göç eden Arakanlılar bu dönemde Arakan'a geri döndü.

İngiltere ile Konbaung Krallığı arasında süren savaşlarla 1885'te Konbaung Krallığı tarihe karışırken Myanmar İngiliz sömürgesi oldu. İngiltere Myanmar'ı Hindistan'daki idaresine bağladı. İngiliz idaresinde yürütülen misyonerlik faaliyetleriyle Budizm'den Hristiyanlığa geçenler oldu. 

1. Dünya Savaşı'nın (1914-1918) ardından Myanmar'da özellikle Bamarlar arasında bağımsızlık yanlılığı arttı. 1920'li yıllarda halk arasında İngiltere aleyhtarı protesto ve hatta silahlı eylemler başladı. 

1930'da Hindistan'dan gelen Hintlilere yönelik Bamar milliyetçilerinin saldırıları Myanmarlı Müslümanlara da yöneldi. Tarihi gerçeklerin aksine Budist Bamar milliyetçileri, Myanmar'ın orta kesimindeki ve Arakan'daki tüm Müslümanların aslında Hintli olduğuna ve Hindistan'dan geldiğine dair bir söylem geliştirdi. Bu sebeple tüm Müslümanların Myanmar'ı terkini istedi.

Bu iddia gelecekte de Myanmar'ın resmi ideolojisi ve tarih anlatımı olacaktı. Budist Bamar milliyetçilerinin Müslümanlara ve camilere yönelik saldırıları 1930'lu yıllar boyunca artarak sürdü.

1937'de İngiltere Myanmar'ı Hindistan'dan ayırarak, Myanmar'a sömürge idaresinde ayrı bir ülke statüsü tanıdı. Arakan da Myanmar'a bağlandı.

2. Dünya Savaşı (1939-1945) esnasında 1942'de Myanmar'a çıkartma yapan Japonya Kuzey Arakan dışında tüm ülkeyi ele geçirirken Kuzey Arakan Bengal ile bağlantısı sürer şekilde İngiliz idaresinde kaldı. Japonlar Budistlerin kışkırtmasıyla Myanmar içinde ve Güney Arakan'da Müslümanlara karşı katliamlar gerçekleştirdiler. 1945'te Japonya'nın teslim olup 2. Dünya Savaşı'ndan çekilmesiyle Myanmar'a İngiliz idaresi geri döndü. İngiltere'nin geri dönüşü Budist Bamarların büyük tepkisine neden oldu.

Sömürgelerini elinde tutamayacağına kanaat getiren İngiltere savaş sonrasında Hindistan ile beraber Myanmar'a da bağımsızlık vermeye karar verdi. 1947'de Hindistan din (Hindu-Müslüman) baz alınarak bölündü. Arakan'ın batı komşusu Doğu Bengal, 1971'te Bangladeş ismiyle ayrı bir devlet haline gelecek olan Doğu Pakistan oldu. 

Arakanlılar bu süreçte Doğu Pakistan'a bağlanmak için talepte bulundu. Ancak İngiltere ve Pakistan nezdindeki girişimlerinden sonuç çıkmadı. İngiltere buna mani olarak Budist Bamarların talebi doğrultusunda Arakan'ın Myanmar'da kalmasında ısrar etti. 1948'de Myanmar bağımsızlığını kazandı.

Bağımsız Myanmar tarihi

1948'de bağımsızlığını kazanan Myanmar pek çok bölgesindeki etnik sorunlarla karşı karşıya kaldı. Budist Bamarların idareyi tek başına ellerinde tutmasını istemeyen Karen, Kaçin gibi azınlık bölgeleri bağımsızlık veya özerklik talepleriyle isyan ettiler.

Yine 1948'de Arakan'ın bağımsızlığı, en azından geniş özerkliğini amaçlayan silahlı 'Mücahidin' Hareketi kuruldu.

Arakan'ın dağlarını ve ormanlarını üs edinen binlerce silahlı milisi olan bu hareket Myanmar ordusunu Arakan'dan çıkarmaya yönelik direnişe geçti. Kuzey Arakan'da önemli bölgeleri ele geçiren Mücahidin Hareketi uzun süre tutunamadı. Myanmar ordusunun 1951'de başlayan geniş çaplı operasyonuyla, 1954'te büyük ölçüde yer altına çekildi.

1949'da Çin'de Mao öncülüğünde Komünist Devrim'in gerçekleşmesinden Myanmar da etkilendi. Mao'nun desteğiyle, Myanmar'ın Çin sınırındaki dağlık alan Komünist gerillaların eline geçti ve Myanmar yönetimine karşı yeni bir cephe açılmış oldu.

Myanmar'da 1948'de başlayan bu iç çatışmalar günümüze değin kesintisiz sürdü. 73 yıldır devam eden Myanmar'daki iç çatışmalar, dünya üzerinde halen sürmekte olan en eski çatışmalar arasında yer almaktadır.

Arakan ve Myanmar genelinde Müslümanlara yönelik baskı, 1958'de daha da artacaktı. Bu yılda Myanmar başbakanı U Nu, siyasi istikrarsızlığı gerekçe göstererek yönetimi 1960 seçimlerine kadar olması şartıyla Genelkurmay Başkanı Ne Win'e devretti.

Ne Win bu dönemde ABD ve Hindistan ile ilişkileri geliştirmeye özel önem verdi.

ne-win.jpg

Ne Win, İsrail başbakanı David Ben-Gurion ile (1959)

1962 Darbesi ile başlayan askeri rejim

1960 seçimleriyle U Nu yeniden iktidara döndü. 1961'de U Nu Arakanlıların devam eden silahlı direnişini bitirebilmek için Kuzey Arakan'a sınırlı bir özerklik vermeyi kabul etti. Fakat 1962'de Ne Win bu kez askeri darbeyle iktidarı ele geçirdi, başkent Yangon'dakiler başta olmak üzere darbe aleyhine protesto gösterileri ordu müdahelesiyle kanlı bir şekilde bastırıldı. 1962 Darbesi'yle Myanmar Müslümanlarının durumu daha da kötüleşti, özerklik kararı iptal edildi. Ülke çapında Müslümanların tüm İslami uygulamalarına engeller çıkarılmaya, karşı çıkanlar teröristlikle suçlanmaya başlandı.

Ne Win, yeni döneminde eskisinden farklı olarak Komünist ülkelere yöneldi. Çin ile ilişkilerini geliştirmeye özel önem verdi. Bunun üzerine Mao Kuzey Myanmar'daki Komünist gerillalara Myanmar yönetimine karşı savaşmayı bırakmaları emrini verdi.

Myanmar yönetimi 1960'lı yıllarda artan bir biçimde Sosyalist uygulamaları tatbik etmeye başlayacaktı. 1974'te Myanmar resmen Sosyalizm'e geçtiğini duyurdu.

1978'de Myanmar ordusu Arakan'a yönelik geniş çaplı bir saldırı düzenledi. Pek çok cami ve köy yakıldı, halk katliama tabi tutuldu, 200 bin Arakanlı Bangladeş'e sığındı.

Süren askeri rejimin giriştiği yolsuzluklar ve ülkenin kaynaklarının kullanılamaması nedeniyle Myanmar zamanla yoksullaştı. 1980'li yıllarda BM raporlarında Birmanya / Burma (Myanmar) Asya'nın en yoksul ülkesi olarak nitelendirilmekteydi.

Askeri diktatörlük en büyük baskıları Müslümanlara, özellikle Arakanlı Müslümanlara yapıyordu. Bununla beraber cuntanın baskıları ülke geneline yayılmıştı.

Ne Win'in görevi bırakması ve askeri konsey yönetimi (1988)

Ne Win'in çok uzun süren askeri diktatörlüğüne ve halka uyguladığı baskılara tepki ve ülkenin yoksulluğu, 1980'li yılların ortalarında bir sosyal patlamaya dönüşerek halk protestolarına neden oldu. Ordu halka ateş açarak protestoları bastırmaya çalıştıysa da halkın şikayetçi olduğu konular çözülmediği için protestolar devam etti.

Askeri yönetim Ne Win'in iktidarda kalmasının tüm askeri yönetimin çöküşüne neden olacağını düşündü. Mevcut askeri rejimin önde gelen isimlerinden Saw Maung, Ne Win'i istifaya zorladı ve başa geçti.

Yeni dönemde liderin gücü azaltıldı, "Devletin Huzuru ve Gelişimi" ismiyle kurulan askeri konsey öne çıkarıldı, Saw Maung askeri konseyin sözcüsü olarak konseyin yönetim kararlarını bildirmeye başladı.

1988-1998 döneminde askeri rejimde düşük derecede de olsa etkisi süren Ne Win 1998'de tamamen tasfiye edilerek ev hapsine alındı ve ev hapsinde 2002 yılında öldü.

Askeri konsey 1989'da Burma ve Birmanya isimlerinin sömürgecilik döneminde İngilizlerden kaldığını belirterek ülkenin adını Myanmar olarak değiştirdi. Konsey ülke çapında isim değiştirme çalışmalarını 1989'da sürdürdü. Başkent Rangoon'un adı Yangon, Arakan'ın adı Rakhine olarak değiştirildi.

saw.jpg

Myanmar'ı yöneten askeri konseyin 1988-1992 dönemi sözcüsü Saw Maung

Myanmar'ın ünlü diktatörü Ne Win ölümünden bir yıl önce ev hapsinde (Mart 2001)

Arakan Müslümanlarına artan baskılar

Yeni dönemde Arakanlı Müslümanlara yönelik baskılar daha da arttı. Askeri cunta Arakanlı Müslümanların arazilerine el koydu ve Arakan'a Myanmar'ın içlerinden Budistler yerleştirdi. Bu şekilde Arakanlı Müslümanları Arakan'da azınlığa düşürmeye çalıştı.

Yine bu dönemde, Arakanlı Müslümanların Hindistan'dan gelip bölgeye yerleştiğine dair yanlış iddialar resmi tarih anlatısı halini aldı. Askeri cunta açıkça Arakanlı Müslümanları kastederek, hedeflerinin Arakan'daki "yabancılar"ın sürülmesi olduğunu belirtti.

1991-1992'de Myanmar ordusu Arakan'a yönelik geniş çaplı bir saldırı başlattı ve katliama girişti. 250 bin kadar Arakanlı Müslüman Arakan ile Bangladeş arasındaki Naf Nehri'ni geçerek Bangladeş'e sığındı. Bangladeş daha sonra daha fazla mülteciyi kabul edemeyeceğini belirterek geçişleri yasakladı. Arakan diasporasının ve Bangladeş'in BM nezdindeki girişimleriyle BM Myanmar'dan bu mültecileri geri almasını istedi. Myanmar mültecilerin dönüşünü kabul etti. Fakat Arakan'a dönen Arakanlılara Myanmar ordusunun şiddet uygulamasıyla, geriye dönüşler oldukça sınırlı kaldı.

1980'li ve 1990'lı yıllarda başta Suudi Arabistan'da olmak üzere Arakan Müslümanları, yerleştikleri ülkelerde bir diaspora oluşturarak Arakan meselesine dikkat çekmeye çalıştılar.

Askeri rejimin 1990'lı yıllardaki gidişatı 

1992'de askeri konsey içindeki mücadeleler sonucu Saw Maung sözcülükten istifa etmek zorunda kaldı, yerini San Şive aldı. 

than.jpg

San Şive

1990'lı yıllarda sadece Arakan'da değil Myanmar genelinde 1948'den beri yaşanan çatışmalarda artış görüldü. Diğer yandan askeri rejime muhalif Bamarlardan da yurt dışına çıkanlar askeri rejime son verilmesi amacıyla örgütlenmeye, Batılı ülkelerin ilgisini Myanmar'a çekmeye çalıştılar. Bu muhalefetin lobi çabalarıyla, askeri rejime 1997'de ABD, 2000'de AB yaptırım uygulamaya başladı, yönetimi sivillere bırakma çağrısında bulundu.

1990'lı yıllarda Myanmar'da yaşanan dikkat çekici başka bir gelişme de askeri cuntanın Budizm vurgusunu artırmasıydı. Bu da Myanmarlı Müslümanlara dini baskıların daha da artmasına neden oldu. Askeri cuntanın kışkırtmasıyla 16 Mart 1997'de 1500 kadar Budist rahip ülkenin orta kesiminde Müslümanların yoğun olarak yaşadığı Mandalay şehrinde Müslümanlara saldırdı. Müslümanlara yönelik katliamlar yapıldı, Müslümanlara ait mülkler ve camiler tahrip edildi. Takip eden dönemlerde de cunta tarafından kışkırtılan Budist rahiplerin ve rahipler öncülüğündeki Budist halkın Müslümanlara yönelik benzer saldırıları sürdü.

2000'li yıllar ve askeri yönetime artan tepki

2000'li yıllarda sadece Arakan gibi merkezi yönetimle sorun yaşayan etnik ve dini azınlıklarda değil Budist Bamarlar arasında da askeri yönetimden bıkkınlık artmıştı.

1962'den beri ülkenin askeri bir rejimle yönetilmesi, rejime yönelik her türlü eleştirinin yasak olması ve eleştiride bulunanların öldürülmesi, çalışma kamplarında ağır şartlarda hapsedilip çalışmaya zorlanması, ülkenin yolsuzluk ve kötü yönetim sebebiyle çok yoksul kalması sonucunda 2000'li yıllarda sokakta artan tepkiler 2007 yılında açık protesto gösterileriyle sonuçlandı. 

'Safran Devrimi' (2007-2008)

Ağustos 2007'de Myanmar'ın şehirlerinde ekonomik ve siyasi şikayetlerle halk askeri rejimin son bulması için protesto gösterilerine başladı. Pek çok Budist rahibin bu gösterilere katılması halkın gösterilere katılımını daha da artırdı. Protestoların patlak vermesine yakıt fiyatlarındaki ani artış yol açmıştı. Budist rahiplerin safran rengi kostümlerinden esinlenerek bu protesto gösterilerine 'Safran Devrimi' denildi.

Başlangıçta askeri yöntemlerle gösterileri bastırmaya çalışan ve yüzün üzerindeki protestocuyu öldüren askeri rejim, 1962'den beri sürmekte olan askeri rejimi aynı yöntemlerle sürdürmesinin imkansız olduğuna karar verdi. Dış dünyadan protestoculara yoğun destek gelmesinden de çekinen rejim ilk kez Şubat 2008'de tarih vermeksizin yakın vadede askeri rejimin idareyi sivillere bırakabileceğini açıkladı.

Tam da bu esnada 27 Nisan-3 Mayıs 2008'de Myanmar'ı 'Nergis Kasırgası' ismi verilen çok şiddetli bir kasırga vurdu, yaklaşık 140 bin kişi hayatını kaybetti. Kasırganın getirdiği felaketle mücadelede çok başarısız olan askeri rejimin BM'nin yardım teklifini de reddetmesi içte ve dışta askeri rejime olan tepkiyi daha da artırdı. Rejim 2010'da serbest seçimlere gidilmesini ve yeni bir anayasanın kabulünü onayladı. 2010 seçimlerinin ardından 2011'de askeri konsey tamamen lağvedildi. Myanmar'da siyasi reformlara girişildi.

'Sivil yönetim' ve Arakan Müslümanları'na soykırım

Beklenenin aksine Myanmar'da askeri rejimin sona ermesi Arakan Müslümanlarına fayda sağlamadı. Myanmar ordusunun Arakan'da baskı ve saldırıları sürdü. Safran Devrimi'nde aktif rol oynayan Budist rahipler, Budist Bamarları Arakan ve diğer bölgelerdeki Müslümanlara karşı kışkırtmaya devam ettiler. 

Arakan'da Müslümanların cephesinde aktif bir silahlı mücadele yoktu. Ancak rağmen artan saldırılar nedeniyle 2012'den itibaren Arakan Müslümanları da zayıf imkanlarıyla kendilerini koruyabilmek amacıyla silahlı direniş maksadıyla organize olmaya başladılar.

Artan saldırı ve katliamlar üzerine 2015'te Arakan Müslümanları'nın Bangladeş'e göçü artışa geçti. Bangladeş yönetimi ise bu göçe karşı olduklarını, imkanları yetersiz bir ülke olarak mülteci kabul etmek istemediklerini tekrarlamaktaydı.

Ekim 2016'dan, özellikle de Haziran 2017'den itibaren Myanmar ordusu Arakanlı Müslümanları tamamen yok etmeye ve sürmeye yönelik bir girişime imza attı. Myanmar tarihinde askeri rejimde bile görülmemiş büyüklükte, sistematik tecavüzün de bir silah olarak kullanıldığı bir soykırım başlattı. Bu süreçte 25 binden fazla Arakanlı Müslümanın katledildiği, 700 binden fazlasının Bangladeş'e sürüldüğü tahmin edilmektedir. Bu gelişmenin sonucu olarak Bangladeş'in Arakan sınırındaki Cox's Bazar şehrinin yakınlarında 600 binden fazla Arakanlının çok kötü ve yetersiz şartlarda yaşamaya çalıştığı mülteci kampları ortaya çıkmıştır.

Aynı dönemde, kendisine Nobel Barış Ödülü verilen ve Batı'da ülkesini demokrasiye geçirmekle taltif edilen Myanmar devlet başkanı Ang San Su Çi Arakan'da sürmekte olan soykırımla ilgili iddiaları reddetmiştir.

Ang San Su Çi, yaşananları "Myanmar Ordusu'nun ayrılıkçı gruplarla haklı mücadelesi" olarak sunmaya çalışmaktaydı.

Myanmar Darbesi (Şubat 2021)

Myanmar'da 2008-2011'de geçiş süreciyle askeri rejim ortadan kalksa da askerlerin politikaya ilgisi devam etmişti. Seçimlere ordunun açıkça desteklediği militarist 'Birlik, Dayanışma ve Kalkınma Partisi' de katılmaktaydı.

8 Kasım 2020'de Myanmar'da gerçekleştirilen genel seçimlerde, iktidardaki Ang San Su Çi liderliğindeki Ulusal Demokrasi Birliği Partisi %58,6 oyla 476 üyeli Myanmar Meclisi'nde 396 milletvekili kazandı. Askerlerin desteklediği San Tay liderliğindeki Birlik, Dayanışma ve Kalkınma Partisi ise yalnızca %5,9 oy alabildi ve 33 milletvekili kazandı.

Muhalefetin ve en çok da Birlik, Dayanışma ve Kalkınma Partisi'nin seçimlerde hile yapıldığı iddiaları üzerine ülkede siyasi istikrarsızlık baş gösterdi.

1 Şubat 2021'de Arakan Soykırımı'nı yönettiği belirtilen Min Aung Hlaing liderliğinde Myanmar Ordusu darbe yaparak yönetime el koydu. Darbe sonucunda iktidardaki Ang San Su Çi tutuklanırken ordu adına Min Aung Hlaing yaptığı açıklamada seçimlerde hile yapıldığı ve siyasi istikrasızlık gerekçesiyle darbe yaptıklarını, 2022'ye kadar yönetimi ellerinde tutup seçimleri organize edeceklerini açıkladı.

Darbe sonrasında Myanmar'da başlayan darbe karşıtı protesto gösterilerini ordu silahlı biçimde bastırmaya çalıştı. Halen süren protestolarda ordunun protestoculara saldırıları sonucunda 17 Nisan 2021 itibariyle 700'den fazla protestocu öldürüldü.

Protestolara katılan Myanmarlı üniversiteli öğrenciler birliği yaptığı açıklamada darbe öncesinde Arakanlı Müslümanlara karşı yürütülen soykırıma sessiz kaldıkları için pişman olduklarını açıkladı.

2021 Darbesi'yle, 1962-2011 gibi 49 yıllık uzun bir dönemde doğrudan Myanmar'ı yöneten, sonrasında parti kurarak doğrudan politikada yer alan Myanmar Ordusu'nun yönetimi bırakmak istemediği açık bir şekilde ortaya çıktı.

Myanmar ordusu bu kez geçici olarak iktidara geldiğini ve 2022 seçimleriyle yönetimi bırakacağını belirtse de planlanan bu seçimlerin ordu kontrolünde, ordunun desteklediği partinin kazanacağı şekilde yürütülmesi muhtemel görülüyor. Bu da protestoların altında yatan asıl neden olarak değerlendiriliyor.

Yeni cuntanın seçim planının akıbetini, protestocuların kararlarının belirleyeceği düşünülüyor.

Arakan Müslümanlarının geleceği ise halen belirsizliğini koruyor. Arakan Müslümanları dünya Müslümanlarından, karşılaştıkları ve halen süren soykırım karşısında yardım bekliyor.

Kaynak: Mepa News Akademi

twtbanner-001.jpg

İlgili Haberler
Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Mepa News, yapılan yorumlardan sorumlu değildir. Her bir yorum 600 karakterle (boşluklu) sınırlıdır.