Turgut Özal kimdir?

Turgut Özal kimdir?

Türkiye Cumhuriyeti 8. Cumhurbaşkanı

Turgut Özal, başbakanlık ve cumhurbaşkanlığı görevlerinde bulunmuş, özellikle ekonomi anlamında yaptığı reformlarla Türkiye’de büyük bir yapısal dönüşüme sebep olduğu belirtilen, 17 Nisan 1993’te beklenmedik bir anda hayatını kaybeden siyasetçi.

Hayatının ilk yılları

Turgut Özal (1927-1993) 13 Ekim 1927’de Mehmet Sıddık Özal-Hafize Özal çiftinin oğlu olarak Malatya’da doğdu. Banka memuru olan babasının sık sık tayin edilmesi nedeniyle ilk ve orta eğitimini pek çok farklı şehirde tamamladı.

1950’de İstanbul Teknik Üniversitesi Elektrik Mühendisliği’nden mezun oldu. Üniversitede öğrencilik arkadaşlarının arasında Süleyman Demirel (1924-2015) ve Necmettin Erbakan (1926-2011) bulunmaktaydı. Erbakan’ın teşvikiyle bu dönemde Fatih’te Zeyrek Camisi’nde imamlık yapmakta olan Abdülaziz Bekkine’nin (1895-1952) sohbetlerine katıldı. Bekkine’nin ölümüyle yerini alan Mehmet Zahit Kotku (1897-1980) ile de ilerleyen yıllarda temasları artarak devam etti.

Özal, 1952’de ailesinin isteği üzerine evlendiği Ayhan İnal’dan kısa süre sonra boşanarak 1954’te Özal’ın çalıştığı kurum olan Elektrik İşleri Etüt İdaresi Genel Müdürlüğü’nde sekreter olarak çalışan Semra Yeğinmen (1934-) ile evlendi. Ardından ekonomi alanında ihtisas yapmak üzere ABD’nin Teksas Eyaleti’ndeki Teknoloji Üniversitesi’ne gitti.

Döndüğünde elektrik alanında daha önce çalıştığı kurumda başkan yardımcısı olarak çalıştı.

1960 darbesinin ardından kurulan Devlet Planlama Teşkilatı’nda çalışmaya başladı. 1965 seçimlerinde Demirel’e danışmanlık yaptı. 1967’de DPT’de müsteşar oldu.

DPT’de çalıştığı dönemde Özal ve arkadaşları çalışkanlıkları ile takdir toplarken bir taraftan da bazı dini hassasiyetleri sebebiyle bazı basın organlarınca “takunyalılar” olarak hedef gösterildi, DPT’de “irticai faaliyet” yaptıkları iddia edildi.

1971-1973’te Dünya Bankası’nda çalışan Özal, Türkiye’ye döndükten sonra Sabancı Holding’de yönetici olarak çalıştı.

Siyasete girişi

1977 seçimlerinde kardeşi Korkut Özal’ın (1929-2016) aktif siyaset yaptığı Erbakan liderliğindeki Milli Selamet Partisi’nden İzmir milletvekili adayı oldu ama seçilemedi.

12 Kasım 1979’da kurulan Demirel Hükümeti’nde başbakan müsteşarı olan Özal’a öğrencilik arkadaşı Demirel ekonominin yönetimini fiili olarak teslim etti. Türkiye’nin büyük bir mali krize düştüğü bu dönemde 24 Ocak 1980’de ekonominin yönetimine dair Özal hazırladığı paketi açıkladı.

Modern Türkiye tarihinde ekonomide en büyük kırılma olarak görülen 24 Ocak kararlarıyla “devlete yük” olarak görülen ekonomi üzerindeki korumacılığın kaldırılması, sermayedarların kar oranlarının yükselmesinin önünün açılması, serbest piyasa ekonomisine geçilmesi, ithal ikamecilik yerine ihracatın teşviki hedeflendi.

Sermaye çevrelerinde olumlu karşılanan 24 Ocak kararları kamu işçileri ve sendikalar tarafından tepkiyle karşılandı.

12 Eylül 1980 darbesiyle kurulan askeri hükümet Özal’ın ekonomi yönetimindeki yerini korudu, Özal başbakan Bülent Ulusu’nun (1923-2015) ekonomiden sorumlu yardımcısı oldu. Darbeyle sendikaların faaliyetlerinin durması 24 Ocak kararlarının uygulanmasını kolaylaştırdı fakat askeri hükümetle Özal’ın anlaşmazlıklarının artması Temmuz 1982’de Özal’ın istifasıyla sonuçlandı.

Kasım 1982 referandumuyla yeni anayasanın kabulünün ardından Kasım 1983’te milletvekili seçiliminin yapılacağı duyuruldu, parti kurmak yeniden serbest bırakılırken partilerin gelecek seçime katılabilmesi askeri konseyin iznine bağlandı.

Başbakanlık dönemi

Bu dönemde kendisi ifadesiyle “dört eğilimi birleştiren” (darbe öncesindeki ana partiler: CHP, AP, MSP, MHP) Anavatan Partisi’ni (ANAP) kuran Turgut Özal, askeri konseyden seçimlere katılma izni aldı. Konseyin lideri ve cumhurbaşkanı Kenan Evren (1917-2015) ilerleyen yıllarda bu izin hakkında başlangıçta ANAP’ın seçime giren üç parti arasında sonuncu olacağını düşündüklerini, Türk halkının çoğunluğu sağ partilere oy verdiğinden diğer iki partiden Bülent Ulusu liderliğindeki sağ parti Milliyetçi Demokrasi Partisi’nin (MDP) sol parti olan Necdet Calp (1922-1998) liderliğindeki Halkçı Parti’ye (HP) karşı ezici bir zafer kazanıp çok güçlenmesini engellemek amacıyla sağ oyların bölünmesi için ANAP’a müsaade ettiklerini ama olayların istedikleri yönde gelişmediğini belirtmiştir.

Seçimler yaklaştıkça ANAP’a ilginin artmasından endişelenen Kenan Evren seçimlere 2 gün kala 4 Kasım 1983’te ülkenin tek kanalı TRT’de halktan Turgut Özal’a oy vermemesini istediklerini ima etti. Fakat 6 Kasım 1983 seçimlerinde ANAP %45,1 oy alarak birinci geldi, 400 milletvekilinden 211’ini kazandı.

Bu sonuç üzerine Evren başbakanlık görevini Özal’a verdi, ANAP tek başına iktidara geldi. Mart 1984’te gerçekleşen yerel seçimlerde %41,5 oyla zaferini yineleyen Özal üç büyükşehir de dahil 67 ilin 57’sinde belediye başkanlığını kazandı.

Ekonomik reformlar

Hükümetinin güvenoyu aldığı Aralık 1983’ten itibaren hızlı bir reform programına girişen Turgut Özal, serbest piyasa ekonomisi önünde engel olarak gördüğü kısıtlamaları kaldırmaya başladı. Döviz bulundurma yasağını kaldırdı, ithalattaki yasakları kaldırırken ihracatı ve yatırımları kolaylaştırdı.

Kara, hava ve deniz yollarında büyük yatırımlara girişti, turizm ve bankacılık teşvik edildi, yeni sermaye sınıflarının ortaya çıkmasının önü açıldı. İlk Özal hükümeti kırsal kesimde de yoğun bir altyapı çalışmasına girişti. Türkiye 1984-1987 döneminde çok hızlı bir dönüşüm yaşadı.

Daha sonraları siyaset ve ekonomi çevrelerinde Özal döneminde yaşanan ekonomik liberalleşmenin 1980’li yıllarda Batılı ülkelerde gerçekleşen ekonomide korumacılığın terki ve liberalleşme politikalarına paralel düştüğü vurgulandı.

Siyaset üzerinde askeri etkinin azalması üzerine darbe ile yasaklanan geçmişin ünlü siyasetçilerinin artan siyasi yasaklarının kaldırılması talebini referanduma götüren Özal, “istikrarın ve kalkınmanın devamı için” halktan hayır oyu vermesini talep etti. 6 Eylül 1987’de gerçekleştirilen referandumda kılpayı farkla %50,16 oyla yasaklar kaldırıldı.

Bunun üzerine eski siyasetçileri hazırlıksız yakalamak için Özal 29 Kasım 1987’de erken seçime gitti. %36,3 oyla birinci gelen ANAP, o yıllarda uygulanan ve birinci gelen parti için çok avantajlı olan seçim sistemi nedeniyle 450 milletvekilinden 292’sini elde ederek tek başına iktidarını korudu. Muhalefette seçim barajını sadece Erdal İnönü (1926-2007) liderliğindeki Sosyaldemokrat Halkçı Parti (SHP) ve Süleyman Demirel liderliğindeki Doğru Yol Partisi (DYP) aşarak meclise girebildi ve ANAP iktidarına ortaklaşa sert bir muhalefet yürüttü.

Dış politikada Batı ve İslam ülkeleriyle aynı anda ilişkileri ve ticareti geliştirmeyi hedefleyen Özal, Irak-İran Savaşı’nda (1980-1988) tarafsız bir tutum korumaya özen göstererek iki tarafla da ilişkileri geliştirerek savaş boyunca iki ülke ile de Türkiye için karlı ticaretlerde bulundu. 1980 darbesiyle askıya alınan daha sonra Avrupa Birliği ismini alacak olan Avrupa Ekonomik Topluluğu’na Türkiye’nin üyelik başvurusunu 1986’da güncelledi.

Özal 1988’de ANAP Kongesi’nde bir suikast girişiminden hafif yaralı olarak kurtuldu.

Cumhurbaşkanlığı

Hızlı ekonomik reformların yoksul kesimi yorması, ve artan yolsuzluk iddialarının gölgesinde gerçekleşen Mart 1989 yerel seçimleri ANAP için mağlubiyet oldu. ANAP %21,8 oyla üçüncü parti olabilirken 67 ilin yalnızca 3’ünü kazanabildi. Bu yenilgide ANAP’ın seçim ekonomisine gitmeyerek seçimlerden hemen önce çok sayıda zam yapması da etkili oldu.

Kasım 1989’da cumhurbaşkanlığında görev süresi dolacak olan Kenan Evren’in yerine aday olduğunu açıklayan Özal, ANAP’ın meclisteki üstünlüğüne dayanarak seçimi kazandı ve Türkiye’nin asker kökenli olmayan ilk cumhurbaşkanı oldu. ANAP’ın başkanı ve başbakanlık için yerine sürpriz bulunan bir ismi; Yıldırım Akbulut’u (1935-) destekledi. ANAP Kongresi’nde genel başkan seçilen Yıldırım Akbulut, Özal’ın kendisine hükümeti kurma görevi vermesiyle başbakan da oldu.

1990’da Özal’ın talebiyle özel tv kanalı kurma yasağı kaldırıldı ve Türkiye’de özel tv kanalları kurulmaya başladı.

Irak işgaline desteği

2 Ağustos 1990’da Irak’ın Kuveyt’i işgal etmesiyle başlayan Körfez Krizi’nde Irak’taki Saddam rejimine karşı sert bir tutum takınan Turgut Özal, Irak’ın Türkiye’nin ikinci büyük ticari ortağı olmasına rağmen 6 Ağustos 1990’da BM’de çıkan Irak’a ambargo kararına ilk uyan devlet başkanlarından oldu.

ABD başkanı George H. W. Bush’u (1924-2018) Irak’a saldırması için en şiddetle teşvik eden liderlerin başında geldi. Özal’ın bu tutumu muhalefette, sol ve İslamcı kesimlerde çok şiddetli tepki gördü. Krizin henüz savaşa dönüşmediği bu dönemde muhalefet liderlerinden SHP lideri Erdal İnönü ve DSP lideri Bülent Ecevit (1925-2006) Bağdat’ta Saddam Hüseyin’i ziyaret ederek Irak’a desteklerini açıkladılar.

Ocak 1991’de başlayan savaşın ABD tarafından 28 Şubat 1991’de Saddam Hüseyin’i devirmeksizin bitirilmesine şiddetle karşı çıkan Özal, Bush’u ABD ordusunu Bağdat’a yönlendirip Saddam’ı devirmesi için teşvik ettiyse de sonuç alamadı.

Özal’ın Körfez Krizi’nde aldığı bu tavırda Saddam rejiminin kriz öncesinde edindiği büyük ordu ve silah gücünün Türkiye için tehdit olduğuna inanması ve Özal’ın Irak-İran Savaşı’nda iki ülkeye de ziyaretle arabulucuk girişiminde bulunduğu dönemde Bağdat’tan Tahran’a geçtiği günün gecesinde Özal Tahran’da iken Irak’ın Tahran’ı şiddetle bombalamasına duyduğu kızgınlığın etkisi olduğu belirtilmiştir.

İç siyaset

1991’de Yıldırım Akbulut ile ANAP’ın yönetimi üzerine anlaşmazlık yaşayan Turgut Özal ve özellikle de eşi Semra Özal, Haziran 1991’deki ANAP Kongresi’nde Akbulut’un karşısına çıkan Mesut Yılmaz’ı (1947-) destekledi. Kongreyi Yılmaz’ın kazanması üzerine Akbulut başbakanlıktan da istifa etti, başbakan olan Yılmaz erken seçim kararı aldı.

20 Ekim 1991 seçimlerinde %24,1 oy alarak 115 milletvekili çıkaran ANAP, %27,1 oyla 178 milletvekili çıkaran Demirel liderliğindeki DYP’nin ardından ikinci olabildi. DYP-SHP Hükümeti kurulurken ANAP ana muhalefet partisi oldu.

Yeni dönemde başbakanı Demirel’in yanı sıra ANAP’ın yeni lider Yılmaz ile de anlaşmazlık yaşayan cumhurbaşkanı Özal 1992 boyunca iç politikada yalnızlaştı. Aynı dönemde Balkanlar ve Kafkasya’da yaşanan savaş ve gerginliklerde Demirel hükümetinin aksine aktif müdahale taraftarı oldu.

29 Kasım 1992’deki ANAP Kongresi’nde Özal’ın başkanlık yarışında desteklediği Mehmet Keçeciler’in (1944-) Mesut Yılmaz karşısında yenilmesi üzerine ANAP’tan ümidini kesen Özal yeni parti kurma arayışına girdi. Başbakanı Demirel’in kendisine şiddetli muhalefetinden bunaldığı ve aktif bir makam olmamasından sıkıldığı cumhurbaşkanlığından istifa edip kuracağı partinin başına geçeceği iddia edildi.

Özal, 1991 sonrasında özellikle 1992’de tırmanışa geçen PKK ile çatışmayı durdurabilmek ve “barışçıl yöntemler”le “Kürt Sorunu”nu çözebilmek için gayrı resmi yollardan Halkın Emek Partisi (HEP) milletvekilleri aracılığıyla Şam’da ikamet eden PKK lideri Abdullah Öcalan (1948-) ile iletişim kurarak Öcalan’ı Mart 1993’te ateşkes ilanına ikna etti.

Ölümü

Turgut Özal’ın 1992’de sağlığı ciddi şekilde bozulmuştu. Yeni parti kurmasının veya kurulmasına destek vermesinin beklendiği günlerde bağımsızlığını yeni kazanan Orta Asya cumhuriyetlerine yaptığı yorucu 12 günlük bir resmi gezi programından dönüşte 17 Nisan 1993’te evinde hayatını kaybetti.

Ölümü ülke çapında şok etkisi oluşturdu.

Ölümüne kalp krizinin neden olduğu açıklansa da ailesi Turgut Özal’ın zehirlenerek öldürüldüğünü iddia etti.

Özal’ın nasıl öldüğüne ilişkin tartışmalar halen sürmektedir.

Kaynak: Mepa News

twtbanner-001.jpg

İlgili Haberler
Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Mepa News, yapılan yorumlardan sorumlu değildir. Her bir yorum 600 karakterle (boşluklu) sınırlıdır.