Elfadil Ibrahim

Elfadil Ibrahim

Sudan'da darbeci güçler zafer mi kazanacak?

Sudan'da darbeci güçler zafer mi kazanacak?

Sudan'ın paramiliter Hızlı Destek Kuvvetleri'nin (HDK) lideri Hemidti olarak bilinen Muhammed Hamdan Dagalo, Sudan'ı kasıp kavuran dokuz aylık savaşın büyük bölümünde kamuoyunun gözünden kaybolduktan sonra Aralık ayı sonunda yeniden ortaya çıktı.

Hemidti'nin yeniden ortaya çıkışı ve ardından çeşitli Afrika başkentlerinde gerçekleştirdiği diplomatik tur, HDK'nin kısa süre önce Cezire eyaletindeki Vad Medeni'yi ele geçirmesini izledi. Vad Medeni, Sudan'ın tarım başkenti ve insani yardım çalışmaları merkezi olup, ülkenin başkenti ve en kalabalık şehri olan Hartum'da başlayan çatışmalar nedeniyle ülke içinde yerinden edilmiş yüz binlerce insana hizmet veriyor.

Yerel gruplara ve kent sakinlerine göre Hemidti 2 Ocak'ta eski Başbakan Abdullah Hamduk ve sivil koalisyonu 'Tekaddum' ile el sıkışıp 'Addis Ababa Deklarasyonu'nu imzalarken, sahadaki birlikleri kentteki evleri, üniversiteleri, fabrikaları ve pazarları yağmalıyor ve talan ediyordu.

Uluslararası ilişkiler mezunu 21 yaşındaki Omnia Elgunaid, Sudan Silahlı Kuvvetleri'nin (SSK) ani ve sürpriz bir şekilde geri çekilmesinin ardından HDK şehri ele geçirdiğinde yaklaşık 300 bin kişiyle birlikte Vad Medeni'den kaçtı.

Elgunaid The New Arab'a verdiği demeçte Vad Medeni'deki kaosu anlatırken "Ben ve sahadaki herkes için HDK liderliğinin güçleri üzerindeki kontrolünü kaybettiği ve barbarca hareket ettikleri çok açık" dedi.

Abdullah Hamduk, sivil liderlerin iktidarı Sudan Silahlı Kuvvetleri ve Hızlı Destek Kuvvetleri ile paylaştığı bir geçiş hükümetinin başbakanıydı.

Geçiş hükümetinin Sudan'ı 2023 yılında yapılacak çok partili seçimlere götürmesi gerekiyordu, ancak olaylar Sudan'ı dünyanın en büyük ve en hızlı büyüyen yerinden edilme krizine ve yakın bir kıtlığa neden olan felaket bir savaşa sürükledi.

Ocak ayında eski Başbakan Hamduk, Sivil Demokratik Güçler Koordinasyonu, kısaca 'Tekaddum' olarak bilinen ve Arapça'da ilerleme anlamına gelen bir grubun başkanı sıfatıyla Hemidti ile bir araya geldi.

Hem Tekaddum hem de HDK barış için bir yol haritası ortaya koyan bir belge imzaladı. Ancak savaşın diğer tarafı olan ve Hemidti güçlerinin Nisan ayından bu yana savaştığı Sudan Silahlı Kuvvetleri'nin anlaşmada ve görüşmelerde yer almaması dikkat çekti.

HDK şehre ilerlerken kaçmak zorunda kalan Vad Medeni'den Omnia Elgunaid anlaşmaya olumsuz tepki gösterdi. "Onlar [Tekaddum] suç ortağı ve soykırımcı bir savaş ağasıyla el sıkışıyorlar." dedi.

Tekaddum Hemidti ile görüşmeden önce hareketin liderleri Sudan'ın risk altındaki sivilleri için en iyi yolun HDK ile uzlaşmak olduğu sinyalini veriyorlardı.

Tekaddum koalisyonunun önde gelen üyelerinden Yassir Arman, Hilaliya ve Rufaa gibi bölgelerde aşiretler ve yerel liderler arasında yapılan saldırmazlık anlaşmalarını övdü ve Sudan'daki sivillere sivil ölümlerini en aza indirmek için bu anlaşmaları tekrarlamaları çağrısında bulundu.

Doğu Darfur'daki Adila'da yaşayan 30 yaşındaki Mohammad Ibrahim'e göre, HDK'nin konaklama birimleri kendi memleketinde çalışıyor. The New Arab'a konuşan İbrahim, "Eyaletteki SSK garnizonlarının düşmesinden sonra, HDK kontrolü ele geçirdi, pazarları ve yolları güvence altına aldı ve yerel halka saldırmadı" dedi.

İbrahim, ülkenin diğer bölgelerinde devam eden çatışmalara rağmen Adila sakinlerinin normal bir hayat sürdüğünü açıkladı. The New Arab'a konuşan İbrahim, "Burada [Adila] yaşayanlar ne SSK'a ne de HDK'ye bağlı, her iki güçle de deneyimlerimiz var ve her ikisiyle de ihanet ve aldatmacayla dolu uzun bir geçmişimiz var, bir arada yaşamayı öğrendik" dedi.

Doğu Darfur, büyük ölçüde eyaletin Hemidti ve HDK liderliğinin çoğunun geldiği Rizeigat kabilesine ev sahipliği yapması nedeniyle, ülkenin diğer bölgelerinde HDK ilerlemelerine eşlik eden kaostan büyük ölçüde kaçındı.

Sonuç olarak eyalet, örgüte önemli sayıda savaşçı sağlıyor ve Hartum'dan ve ülkenin diğer bölgelerinden yağmalanan mobilya, araba ve değerli eşyaların çoğu eyalette bulunuyor.

HDK, savaşçılarının ve lider kadrosunun geldiği bölgelerde sivillerle çatışmaktan kaçınırken, çok az sayıda HDK askerinin geldiği komşu Batı Darfur'da ABD Dışişleri Bakanlığı'na göre "insanlığa karşı suçlar ve etnik temizlik" işledi.

Medya ve insan hakları örgütlerinin raporları, HDK savaşçılarının çoğunlukla Masalit ve Arap olmayan kabilelerden gelen diğer erkekleri, bebeklerden yetişkinlere kadar sistematik olarak infaz ettiğine dair dehşet verici hikayeleri detaylandırdı. Bu, kadınlara ve kız çocuklarına yönelik yaygın cinsel şiddete ek olarak gerçekleşiyor.

Sonuç olarak, pek çok kişi Tekaddum liderliğinin birlikte yaşama çağrılarını boş bir hayal olarak görüyor. Vad Medeni'den yerinden edilen ve Nil Nehri Eyaleti'ne giden Ahmed Mohsin'e göre "[Anlaşma] bir kez daha Cancavid'e meşruiyet kazandırıyor ve yaşanan tüm ihlallerden sonra bunun vatandaşlara ihanet olduğunu düşünüyorum."

Addis Ababa Deklarasyonu, 2018-2019 devriminin patlak vermesinden bu yana grubun feshedilmesi yönündeki halk taleplerine rağmen, HDK'nin varlığını sürdürdüğünü güçlü bir şekilde ortaya koyacak şekilde kaleme alındı.

Bildirinin girişinde "Bizler, Tekaddum ve HDK olarak, bu savaşı sona erdirmeye ve bunu artık Sudan'daki son savaş yapmaya, Aralık Devrimi'nin seyrini tamamlamaya ve derinleştirmeye karar verdik" ifadeleri yer alıyor.

Sudan ve Afrika Boynuzu uzmanı ve World Peace Foundation İcra Direktörü Alex De Waal, The New Arab'a yaptığı açıklamada, belgenin Tekaddum tarafından atılan "yanlış bir adım" olduğunu söyledi. Waal, "eğer bildiri HDK'nin insan hakları ihlallerine atıfta bulunsaydı maddi açıdan ve eğer Tekaddum önceden SSK ile bir araya gelseydi ya da en azından taslağı SSK ile paylaşsaydı prosedürel açıdan farklı bir şekilde ele alınabilirdi" dedi.

Böylesine yaygın bir güvensizlik ve düşmanlık yaratan güçlerle bir arada yaşamanın zorluğuna rağmen, bazıları bunu ilerlemenin tek yolu olarak görüyor.

Tekaddum koalisyonuna bağlı bir aktivist olan Muhammed Elsir, Kahire'den The New Arab'a verdiği demeçte Sudan için zorluğun "hem HDK ile hem de HDK'yi yaratan tarafla (yani SSK) birlikte var olmak zorunda kalmakta yattığını" söyledi ve şöyle devam etti: "İslamcılar kendilerini Allah'ın yeryüzündeki vekilleri olarak görüyorlar ve bu savaşı geri dönmek için son şansları olarak görüyorlar".

Elsir, savaşın patlak vermesinden sonra ortaya çıkan SSK'a bağlı İslamcı milislere ve 'gölge tugaylara' atıfta bulundu. Bu güçler arasında en görünür olanı, ordunun yanında savaşan Sudan İslami Hareketi ile bağlantılı İslamcı gençlerden oluşan ve "Bera bin Malik Tugayı" olarak bilinen paramiliter grup.

SSK, HDK'ye karşı savaşacak yeni paramiliter grupların ortaya çıkmasına yardımcı olmanın yanı sıra, son zamanlarda, ağırlığını gelişmekte olan bir "halk direnişi" hareketine verdi. Henüz HDK'nin kontrolü altında olmayan bölgelerdeki siviller, HDK'nin bir şehri ele geçirmesini takiben gerçekleşen HDK saldırılarına ve öngörülen ihlallere karşı kendilerini koruyabilmek için ordudan kendilerini silahlandırmasını talep ediyor.

Durum her ne kadar vahim olsa da, HDK'nin ilerleyişine karşı tabandan gelen hareketlenmeler ışığında durumun daha da kötüleşmesi muhtemel görünüyor.

Elsir, "HDK'nin Sudan'da bir geleceği olmamalı, ancak şu anda HDK'nin bir sonraki adımın bir parçası olmasından başka bir yol yok, savaşın bir parçası ve aynı zamanda barışın da bir parçası olmak zorunda" dedi.


New Arab'da yayınlanan bu değerlendirme Mepa News okurları için Türkçeleştirilmiştir. Değerlendirmede yer alan ifadeler yazarın kendi görüşleridir ve Mepa News'in editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bu yazı toplam 1218 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Mepa News, yapılan yorumlardan sorumlu değildir. Her bir yorum 600 karakterle (boşluklu) sınırlıdır.
Elfadil Ibrahim Arşivi