Analiz | İsrail Suudi Arabistan'ın 'nükleer' talebine nasıl bakıyor?

Analiz | İsrail Suudi Arabistan'ın 'nükleer' talebine nasıl bakıyor?

"İsrail'in güvenlik teşkilatı kati surette Suudi Arabistan'ın sivil nükleer kabiliyetleri elde etmesi ihtimaline karşı çıkıyor ancak siyasi kademeler henüz kararını vermiş değil."

İsrail Enerji Bakanı Israel Katz, pazartesi günü Suudi Arabistan'ın ABD'nin destek verdiği nükleer güç programı kurma planları hakkında çekincelerini dile getirerek konuyla alakalı resmi bir açıklama yapan ilk üst düzey İsrailli yetkili oldu.

Al-Monitor'den Ben Caspit imzalı analize göre, Katz, bu açıklamayı ABD Dışişleri Bakanı Antony Binken'in Suudilerin ABD teknolojisi ve teknik bilgisini elde etme arayışında olduğu nükleer programın tartışmalarını içermesi beklenen görüşmeler için Suudi Arabistan'a gitme hazırlıkları yaptığı sırada kamuoyunda duyurdu.

İsrail'in, Suudi Arabistan'ın İsrail ile ilişkilerini normalleştirmesinin bir şartı olarak ABD'nin nükleer programa yeşil ışık yakmasını istemesi hakkındaki tutumuna ilişkin bir soruyu yanıtlayan Katz, Ynet TV'ye "İsrail, doğal olarak böyle şeyleri teşvik etmez. İsrail'in böyle bir şeyi kabul etmesi gerektiğini düşünmüyorum, ancak devam eden temaslar var." diye konuştu.

Deneyimli siyasetçinin ifadeleri Suudi Arabistan'ın şartı üzerine İsrail'den bir yetkilinin kamuoyuna yaptığı ilk açıklama oldu.

Suudilerle olası barış ve İsrail'in Suudi programını onaylaması arasında açık bir bağlantı kuran Katz, "Suudi Arabistan'la normalleşme önemli ve ben ayrıca bir barış anlaşması imzalamayı umuyorum." dedi.

Blinken de bu fikrin bir benzerini dile getirdi.

Blinken Washington'da İsrail yanlısı AIPAC lobi grubuna yaptığı konuşmada, "ABD, İsrail ve Suudi Arabistan arasında normalleşmeyi teşvik etme hususunda gerçek bir ulusal güvenlik çıkarına sahip." dedi ve "Bunu ilerletme konusunda tamamlayıcı bir rol oynayabileceğimize ve dahası oynamamız gerektiğine inanıyoruz." diye ekledi.

Katz'ın açıklamaları, Başbakan Binyamin Netanyahu'nun çevresinde bu tür bir anlaşmayı imkansız görmeyen bazı kişilerin pozisyon alması için bir nabız yoklama işlevi gördüğü izlenimine yol açtı. Ancak açıklamalar sert tepkilere de sebebiyet verdi.

"Net bir tutum yok"

Üst düzey diplomatik bir kaynak, kimliğinin gizli kalması şartıyla Al-Monitor'e yaptığı açıklamada, "Onun (Katz) açıklamaları resmi bir nitelikte değil. Gerçek şu ki İsrail, Suudi nükleeri meselesinde hâlâ net bir tutum edinmiş değil. Katz'ın açıklamaları, perde arkasında çok gürültü kopartacak. Lehte ve aleyhte olanlar var ancak İsrail nihai bir pozisyon almaktan çok uzak ve bu fikre karşı çıkan güçlü unsurlar var, yine de başbakanın etrafındaki bazı kimseler, bu durumu elinin tersiyle itmiyor." dedi.

Bunun stratejik bir mesele olduğunu vurgulayan diplomatik kaynak "(Suudi Arabistan'ın İsrail'le normalleşme karşılığında nükleer enerji elde etmesine) köklü değerlendirmeler ve müzakereler temelinde karar verilmeli. Gerçek şu ki, bu meselede bir karar verme zorunluluğumuz yok zira Suudi Arabistan'la anlaşma daha başlangıç aşamasında ve olgunlaşma olasılığı, tamamlanması ihtimalinden çok daha düşük." değerlendirmesinde bulundu.

Başka bir kaynak Al-Monitor'e kimliğinin gizli kalması şartıyla yaptığı açıklamada, "İsrail kendisini ABD Kongresiyle aynı fikir doğrultusunda konumlandıracaktır. Bunu yapmaması için bir gerekçe yok. Kongre, Suudilere zor talepler sunacaktır. Suudiler nükleer meselenin Kongre tarafından onaylanmasını istiyorlarsa, -ki Kongre'nin onayı zorunlu- anlaşmanın şartlarına uymak zorunda kalacaklar. Bunun mümkün olduğundan emin değilim." diye konuştu.

Kaynak ayrıca "Kongre'nin Suudilere, topraklarında kendi kendilerine uranyum zenginleştirmelerine izin verecek bir girişimi onaylama şansı yok. Bu anlaşmanın bozulmasına neden olabilir çünkü Suudiler, topraklarında uranyum zenginleştiren İran'dan daha alt bir statüde kalmayı kabullenemez. Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman kendisini küçük düşürmeyecektir. İranlılarla aynı statüye sahip olmak istiyor ve bu durum Kongre tarafından onaylanmayacaktır." ifadelerini kullandı.

Suudi Arabistan: "Uranyum stoklarını zenginleştirmeyi planlıyoruz"

Suudi Arabistan Enerji Bakanı Abdulaziz bin Selman, 11 Ocak'ta Riyad'daki madencilikle alakalı bir konferansta, ülkesinin "tüm nükleer yakıt çevrimini" tamamlayabilmesi için yerli uranyum stoklarını zenginleştirmeyi planladığını belirtmişti.

Kongrenin onay vermesine duyulan ihtiyaç, Netanyahu'nun Suudi hamlesinde ilerleme sağlamak için Amerikan İsrail Kamu İşleri Komitesi (AIPAC) lobisinin pozisyonunu ve ABD Kongresi'nde halen önemi bulunan İsrail nüfuzunu kullanıp kullanmayacağı sorusunu da akla getiriyor.

Kudüs'teki siyasi bir kaynak, kimliğinin gizli kalmak şartıyla Al-Monitor'e yaptığı açıklamada, "Şu anda bunu bilmek imkansız. Çünkü anlaşma henüz ortada yok. İsrail'in ABD ve İran arasında varılacak yeni bir nükleer anlaşmayı 'sineye çekmeyi' kabul edeceği, bunun karşılığında ABD'nin İsrail ile ilişkileri normalleştirmek için Suudilere karşı uzun bir yol kat etmeyi kabul edeceği başka olasılıklar da ortaya çıkıyor. (Anlaşma) tüm sorunları çözemese de önem taşıyor. Netanyahu böylesi bir girişimle aynı fikirde olabilir mi? Şu anda, bunu kimse bilemez. Belli ki Netanyahu da bilmiyor." ifadesini kullandı.

İsrail savunma teşkilatı ise Suudi Arabistan'ın nükleer enerjiye erişim sağlamasına istekli değil.

İsrail Orta Doğu'da nükleer silah yarışına girilmesinden endişeli

İsrailli güvenlik yetkilisi, kimliğinin gizli kalması şartıyla yaptığı konuşmada, "Biz İran'daki nükleer programın tüm Orta Doğu'yu nükleer silahlanma yarışıyla karşı karşıya bırakacağını yıllardır söylüyoruz. Bu Suudilerin meselesinde de farklı değil. İranlıların askeri düzeyde uranyum zenginleştirirken ve Suudiler de bunu yapma yolunda ilerlerken, kısa süre içinde Mısır'da, Körfez'de ve başka yerlerde de nükleer silah edinimine doğru bir sürece şahitlik edeceğimize şüphe yok. Böylesi stratejik bir meselede, hele ki Orta Doğu'da boşluk yoktur." dedi.

Ancak bu sırada İsrail-Suudi Arabistan hattında etkin bir ilerleme sağlanamadı.

Yakın Doğu İşlerinden Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Barbara Leaf, 31 Mayıs'ta Senato panelinde yaptığı konuşmada, İsrail ve Suudi Arabistan arasında normalleşme anlaşmasını sağlamaya yaklaşıldığına dair son haberleri doğrulamadı

Blinken da, AIPAC'a yaptığı konuşmada, böylesi bir sürecin zaman alacağını vurgulamıştı. Diğer taraftan, Blinken, Suudilerin desteklediği iki devletli çözüme taahhütlerini yineledi. Ancak bu konu bölgesel gündemden hemen hemen düşmüş durumda.

Kaynak: Mepa News

tg-003.jpg

İlgili Haberler
Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Mepa News, yapılan yorumlardan sorumlu değildir. Her bir yorum 600 karakterle (boşluklu) sınırlıdır.
1 Yorum