Dr. Cavid Ekber Ensari

Dr. Cavid Ekber Ensari

Bilgi teknolojileri, demokrasi ve küresel kölelik düzeni

Bilgi teknolojileri, demokrasi ve küresel kölelik düzeni

Van Der Peijl gibi bazı araştırmacılar, kolektif sosyal düşünceyi organize eden bir araç olduğu için interneti "günümüzün sosyal beyni" olarak adlandırmaktadır. Ancak pratikte bu düzenleme tekelci şirketler aracılığıyla kurulmaktadır. Google, Apple, Facebook, Microsoft, Amazon gibi şirketler internete hükmetmekte ve kamuoyu oluşturmaktadır. İnternet aynı zamanda ABD ve diğer emperyalist güçlerin küresel casusluk ve sabotajlarını mümkün kılmaktadır. Ayrıca tefecilik ve faiz (finansın modern biçimi) ticaretinin genişlemesinin ana aracı haline gelmiştir. İnternet, ortaya çıktığı günden bu yana emperyalizmin kontrolü altında olmuştur.

İkinci Dünya Savaşı'nın sonunda Amerikan ordusu interneti icat etmiştir. 1980'ler ve 1990'larda elektronik bilgi dağıtımının ticarileşmesi, bu alanda kapitalist tekellerin yükselişine olanak sağlamıştır. Bilişim sektöründeki şirket tekelleri ve emperyalist devletlerin sabotaj süreçleri iç içe geçmiştir. Ancak bugün bu tekeller "big data"yı (büyük veri) tam olarak kontrol edememektedir. "Büyük veri" binlerce ticari iletişim şirketi tarafından biriktirilmektedir. "Büyük veri"nin kontrolü ve organizasyonu için Google dosya sistemi icat edilmiştir.

Ayrıca milyonlarca insan internet aracılığıyla görüşlerini dile getirmektedir ve bu milyonlarca insanın çoğu sosyal ve siyasi bağlantılar kurmuş durumdadır. Böylece kapitalist toplumsal diyalog internet aracılığıyla çok daha yaygın hale gelmiştir. Daha önce suskun olan birçok insan artık konuşma fırsatına sahiptir. Bilgi teknolojisi tekelleri mümkün olduğunca çok bilgiyi kapitalist mülkiyete dönüştürmeye çalışmaktadır ve fikri mülkiyet hakları yasaları aracılığıyla mümkün olduğunca çok bilgi kapitalist dolaşım döngüsüne dahil edilebilmektedir.

17. ve 18. yüzyıllardaki Avrupa ve Amerikan devrimlerinden bu yana, kapitalist devletin egemenliği yerini demokrasiye bırakmıştır. Demokratik süreç sayesinde kapitalist egemenlik meşrulaştırılmıştır. Ancak demokratik süreç iki ucu keskin bir kılıçtır. Kapitalist egemenlik demokratik süreçler aracılığıyla meşrulaştırılabilir de sorgulanabilir de. Kapitalist hükümetin girişimi, internet aracılığıyla kapitalist zihniyetin ve egemenliğinin olumsuzlanmasının imkansız hale geldiği böyle bir "demokratik" atmosfer ortaya çıkarmaktır. Dijitalleşme sayesinde devlet ve şirket politikaları halkın isteklerine göre oluşturulmakta ve böylece kamusal süreçleri doğrudan kontrol etmeden halkı önemsemek ve isteklerini yerine getirmek mümkün hale gelmektedir.

Ancak kapitalist bir sistemde devlet ve şirket politikalarının nihai hedefi sermayeyi büyütmekten başka bir şey olamayacağından, dijitalleşme ancak kamusal amaçlar sermayeyi büyütme arayışıyla uyumlu hale getirildiğinde gerçekleştirilebilir. Bu nedenle, bilgi teknolojilerinin genişlemesini ve etkinliğini teşvik etmek için, halkın isteklerinin sermayenin sürekli büyümesine odaklanması gerekir. Eğer durum böyle değilse, ne dijitalleşme ne de bilgi teknolojilerinin kapitalizasyonu mümkün olacaktır. Bilgi teknolojilerinin kullanımı aynı zamanda demokratik sürecin bir uzantısıdır. Demokratik sürecin uygulanması ve hayata geçirilmesi, kapitalist sistemde halkın yöneten konumuna gelmesi anlamına gelmez. Sadece kapitalist büyümenin politika yapımının halkın desteğini kazanmaya devam ettiği ve bu desteğin bilgi teknolojilerinin uygulanması yoluyla sürdürülmesinin mümkün olduğu anlamına gelir. Yeter ki bilgi teknolojilerinin yayılması halkın isteklerini kapitalist zihniyete boyun eğdirebilsin.

Öte yandan bilgi teknolojilerinin gelişimi devletin halkı denetleme kapasitesini sürekli artırmaktadır. Kapitalistler için bireysel düşünceyi ve davranışı manipüle etmek daha kolay hale gelmiştir. Düşünce ve eylemin böylece altüst edilmesi, şirketlerin ve devletlerin bir aracı haline gelmektedir. Büyük şirketler, bilişim teknolojilerini kullanarak kitlelerin arzularını şekillendirmektedir. ABD ordusu tarafından sürdürülmekte olan bir araştırma, insan kişiliğini kendi şeytani emellerine uyacak şekilde dönüştürmek için bilgi teknolojilerini kullanmayı amaçlamaktadır. Zihni ele geçirme bilişim şirketlerinin, ABD ve Çin ordularının temel silahlarından biri haline gelmiştir.

Bilgi teknolojilerinin yaygınlaşması sonucunda, kapitalist zihniyeti desteklemek herkes için içgüdüsel hale gelmiş ve insanlar büyük ölçüde kapitalist devletin ve kapitalist şirketin arzuladığı şeyleri beğenir hale gelmiştir. Bu nedenle kapitalist demokrasiler ulusal kimlikle sınırlı olmalarına rağmen evrenseldir. Sosyal kapitalistler bu yeni doğmakta olan bilişim demokrasisini özel tekelci şirketlerin elinden almak istemektedir, ancak Çin'in deneyiminin de kanıtladığı gibi, bu sadece bilişim endüstrisinin hakimiyetinin özel şirketlerden devlete ait şirketlere kayması anlamına gelmektedir. İktidardaki bu değişim ne bu sektörün doğasını değiştirecek ne de kar amaçlı (finansal) piyasalara olan bağımlılığını azaltacaktır.

Demokrasi, ister neoliberal ister komünist olsun, her zaman kapitalist bireyselleştirmenin bir aracı olarak kalacaktır ve bilişim endüstrisinin mülkiyetindeki değişiklik onun sosyal ve politik karakterini değiştirmeyecektir. Komünist kapitalistler umutlarını, içinde bulunduğumuz on yılda Fransa, Şili, Belarus vb. ülkelerde ortaya çıkan ve yükselmelerinde internetin önemli bir rol oynadığı kitlesel direniş hareketlerine bağlamaktadır. Ancak bu hareketler kapitalist zihniyeti yansıtmaktadır ve kamusal ifadelerine açgözlülük hakimdir. Sonuç olarak sistemde bir değişiklik olmamakta fakat kapitalist demokrasi daha istikrarlı hale gelmektedir.

Bilişim teknolojilerinin ve yapay zekanın popülerliği sayesinde kapitalist iş sürecinde değişiklikler meydana gelmektedir. Makineler üretim sürecinde insanların yerini almakta, işçiler üretim sürecini kontrol eden ve düzenleyen kişiler haline gelmektedir. Ancak bu işçiler kontrol ve düzenlemeyi sadece sermayenin artması için yapmaktadır. Dolayısıyla otomasyonun sistemik olarak yayılması kapitalist demokrasinin doğasını değiştirmemektedir. İşçi boyunduruk altında kalmaya devam etmekte ve sermayenin üstünlüğü yasası askıya alınmamaktadır.

En azından şimdilik bilgi teknolojileri ve yapay zekanın uygulanmasının zor ve sınırlı olduğu birçok alan mevcuttur. Sonuç olarak, tam ve kısmi işsizlik yayılmakta ve nüfusun giderek artan bir bölümü, kapitalist meta ve kâr piyasalarına bağlı kalsalar da, sermaye üretimi ve büyüme sürecinden dışlanmaktadırlar. Bu durum, işsizliğin ve yarı işsizliğin yayılmasına, kapitalist demokratik devletin (şirketlere kıyasla) biraz daha güçlenmesine, sosyal demokrat ve sosyalist politikaların neoliberal politikaları bir ölçüde ve mümkün olan her yerde askıya almasına yol açacaktır. Bu değişim gerçekleştiği ölçüde de kapitalist demokratik sistemin yeniden yapılandırılması gerçekleşecektir.

Ancak bu sürecin kapitalist demokrasiyi ortadan kaldırma olasılığı yoktur. Sosyal demokrat girişimlerin bir sonucu olarak, bir kişinin bilgi teknolojileri şirketlerinin veri sistemlerine ve algoritmik kontrol sistemlerine erişmesi ve sıradan insanın bilgi teknolojilerinin kullanımını bir dereceye kadar kendi kendine düzenleyebilmesi de mümkündür, ancak bu kendi kendini düzenleme sistemi açgözlülüğü teşvik etmeyi amaçladığı sürece, kapitalist demokrasi geçerli olacaktır.

Bu şekilde, Facebook, Google ve Amazon gibi şirketlerin, ayrıca elektronik ve sosyal medyanın kamulaştırılması ve bu sektörlerdeki özel mülkiyetin yerini kamu mülkiyetinin alması, kapitalist demokrasinin reddedilmesiyle sonuçlanmayacaktır çünkü devlet mülkiyeti itici güçtür. Amaç sürekli sermaye artışından başka bir şey olmayacaktır.

Sosyal kapitalizm, liberal kapitalizmin bir devamıdır. Bu kavram, Aydınlanma Çağı varsayımlarının ve anlatılarının maddi yorumundan başka bir şey değildir. Sosyalizm, liberalizmin bireysel düzeyde elde etmeye çalıştığı aynı değerlerin -özgürlük, ilerleme ve eşitlik- kolektif olarak elde edilmesi için mücadele edilmesini gerektirir. Ne liberalizm ne de komünizm, kapitalist krizlerin (bilgi krizi, çevresel krizler, salgın krizleri, epistemolojik kriz, ekonomik kriz, sosyal kriz) gerçek nedeninin manevi olduğunu, belirli bir sistem ve onun yapılarıyla ilgili olduğunu fark edebilmektedir. Kapitalizm insanlığı ve evreni yok etmektedir çünkü birey sermayenin kölesi, açgözlülük şeytanlarının kulu haline getirilmiştir. Bu tapınma devam ettiği sürece krizler derinleşecektir. Bu krizlerden ve kapitalist demokrasi gibi çeşitli biçimlerinden kurtulmak istiyorsak, o zaman tüm dünyayı İslam'ın ışığıyla aydınlatmak için çaba göstermeliyiz. Bu, biz İslam devrimcilerinin gerçek görevidir.


Mepa News okurları için Türkçeleştirilen bu değerlendirmede yer alan ifadeler yazarın kendi görüşleridir ve Mepa News'in editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bu yazı toplam 1670 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Mepa News, yapılan yorumlardan sorumlu değildir. Her bir yorum 600 karakterle (boşluklu) sınırlıdır.
1 Yorum
Dr. Cavid Ekber Ensari Arşivi