Dağlık Karabağ hakkında bilinmesi gerekenler

Dağlık Karabağ hakkında bilinmesi gerekenler

Dağlık Karabağ bölgesinde Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki çatışmalar devam ederken bu bölge hakkında bilinmesi gerekenler göz ardı edilmemeli.

Dikkatler, Güney Kafkasya'yı büyük çaplı bir savaşın eşiğine getireceği korkusuyla dünyanın en eski çatışmalarından biri olan Karabağ bölgesine çevrildi.

Azerbaycan Savunma Bakanlığı Sözcüsü Yarbay Anar Eyvazov, 28 yıldır işgal altında olan Fuzuli bölgesinin Karahanbeyli, Gervend, Köy Gerediz, Yukarı Abdurrahmanlı köyleri ile Cebrayıl bölgesinin Büyük Mercanlı ve Nüzgar köylerinin Azerbaycan ordusunun kontrolüne geçtiğini bildirdi. 

Çeyrek asrı aşkın süredir devam eden şiddetli çatışmalarda, iki taraf füze ve toplarla bombardıman yaparken Azerbaycan ile Karabağ arasındaki çatışmanın yoğunluğu arttı.

Ermenistan, 1992'den beri Karabağ bölgesini de içeren Azerbaycan topraklarının yaklaşık yüzde 20'sini işgal altında tutuyor.

Dağlık Karabağ'daki Erivan destekli ayrılıkçı yönetimin sıkıyönetim ilan etmesinden sonra Ermenistan'da sıkıyönetim ve seferberlik ilan edilirken, Azerbaycan hükümeti savaş hali ilan etti.

"Saldırımız işgale son verecek"

Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, "Başarılı karşı saldırı harekatımızın adaletsizliğe ve 30 yıllık işgale son vereceğinde eminim." açıklamasında bulundu.

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise, "Ermenistan işgal altındaki Azerbaycan topraklarından çekilir çekilmez Güney Kafkasya'da barışın sağlanacağını'' söyledi.

Erdoğan, "Son gelişmeler, bölgedeki tüm aktif ülkelere gerçekçi ve adil çözümler geliştirme fırsatı sağladı. Bu fırsatı en iyi şekilde kullanacaklarını umuyoruz." diyerek ekledi.

Aşağıdaki araştırma, Karabağ bölgesinde zaman zaman alevlenen çatışmanın arka planını açıklayan dört soruya değiniyor.

İlk soru: Karabağ krizi nasıl başladı?

Dağlık Karabağ (Azerice: Dağlıq Qarabağ, Ermenice: Lernayin Gharabagh), Güney Kafkasya'da hukuken Azerbaycan'a bağlı olup ancak de facto olarak hiçbir ülke tarafından tanınmayan Dağlık Karabağ Cumhuriyeti'nin egemenliği altında bulunan tarihi bir bölgedir.

Yüzyıllardır Müslüman Azeriler ve Ermeni Hıristiyanların yaşadığı bir bölge olan Dağlık Karabağ'daki çatışmaların tarihi çok eskiye dayanıyor.

On dokuzuncu yüzyılda Rus İmparatorluğunun bir parçası haline gelen bölgede Ermeniler ve Azeriler nispeten barış içinde yaşamalarına rağmen, yirminci yüzyılın başlarında iki taraf arasında kanlı olaylar yaşandı.

Birinci Dünya Savaşı ve Rusya'daki Bolşevik Devrimi'nin ardından bölgenin siyasi yapısı değişmiş ve geçen yüzyılın başında Sovyetler Birliği, Azerbaycan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'nde bağımsız Dağlık Karabağ bölgesini kurmuştu.

Moskova'nın bölgedeki hakimiyetini kolaylaştırmak için "böl ve yönet" ilkesiyle kurulan siyasi yapı, bölgede uzun süre barışı sağlamayı başardı. Ancak 1980'lerin sonunda Sovyet kontrolünün zayıflamasıyla bölgede Azerbaycan-Ermenistan çatışması patladı.

Dağlık Karabağ yönetiminin 1991 yılında Ermenistan'a katılma ve ardından bağımsızlığını ilan etme kararı, bölgedeki çatışmaları büyük çaplı bir savaşa dönüştürdü.

Aralık 1991'de Karabağ'da yapılan referandumda çoğunluk bağımsızlık lehine oy kullanmıştı. Bu da Azerbaycan'dan bağımsızlık ilan etmek anlamına geliyordu. Ancak Azerbaycan kökenli vatandaşlar yasadışı olduğu gerekçesiyle referanduma katılmamıştı.

Sovyet anayasası sadece 15 eski Sovyet cumhuriyetine bağımsızlık hakkı tanıdığından, Karabağ'ın bağımsızlık ilanı uluslararası hukuka aykırı kabul edildi.

Çoğu ülke, Özerk Bölge statüsüne uygun olmayan Karabağ Bağımsızlık Bildirgesi'nin meşruiyetini tanımıyor. Bunun da ötesinde, tek taraflı bağımsızlık beyanları genellikle uluslararası hukuku ihlal ettiği için reddedilmektedir.

Bakü yönetimi, referandumun yasadışı ilan edilmesi ile Karabağ'ın özerk statüsüne son verdi. Bu da Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki yükselen çatışmanın üç yıl sürecek bir savaşa dönüşmesine yol açtı.

Ermeniler, Sovyetlerin dağılmasının ardından bu bölgelerde hak iddia ederek 1991'de başlattıkları saldırılarla Hankendi'ni, 1992'de Hocalı ve Şuşa'yı işgal etti. Daha sonra Laçın, Hocavend, Kelbecer ve Ağdere'yi de ele geçiren Ermeniler, 1993'te Ağdam'a girdi. Ağdam'ı, Cebrayıl, Fuzuli, Gubadlı ve Zengilan illerinin işgali izledi.

Şubat 1992'de Ermeni kuvvetlerinin Hocalı'da yüzlerce sivili öldürdüğü olaylar, savaşın en kanlı dönemi olarak kabul edildi.

Azerbaycan kaynaklarının verilerine göre en az 600 kişinin hayatını kaybettiği katliam, uluslararası toplum tarafından hala bir "trajedi" olarak tanımlanırken, Azerbaycan bunu bir "soykırım" olarak görüyor.

Azerbaycan topraklarının yüzde 20'si işgal edilirken üç yıl süren savaş, 20-30 bin kişinin ölümüyle sonuçlandı ve yaklaşık bir milyon kişi de evlerinden kaçmak zorunda kaldı.

Savaş öncesinde bölge nüfusunun yüzde 25'ini oluşturan Azeriler, Dağlık Karabağ'ı terk etmek zorunda kalırken aynı şekilde Azerbaycan'ın diğer bölgelerinde yaşayan Ermeniler de, saldırılar nedeniyle evlerini terk etmek zorunda kaldı.

Her iki taraf da bu güne kadar evlerine dönebilmiş değil.

İkinci soru: Dağlık Karabağ bölgesinde mevcut durum nasıl görünüyor?

Rusya'nın 1994 yılında imzaladığı Bişkek Protokolü ateşkes anlaşmasıyla bölgede şiddetli çatışmaların durmasına rağmen taraflar bir türlü barış anlaşmasına varamadı.

Bişkek Protokolü, 5 Mayıs 1994'te Kırgızistan'ın başkenti Bişkek'te Azerbaycan, Ermenistan, Dağlık Karabağ Cumhuriyeti ve Rusya yetkilileri arasında Rusya Federasyonu Devlet Başkanı'nın tam yetkili temsilcisi ve Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) Minsk Grubu temsilcisi Vladimir Kazimirov tarafından imzalanan ateşkes anlaşmasıdır.

Parlamento temsilcileri düzeyinde imzalanan protokol ile 12 Mayıs 1994 itibarıyla tarafların ateşkes ilan etmesi ve karşılıklı saldırı düzenlememesi, "alıkonulmuş bölgeler"den kuvvetlerin çekilmesini ve altyapının yeniden hizmete sunulmasını, mültecilerin geri dönmesini sağlayacak mekanizmayı öngören güvenli, hukuksal olanaklarla donatılmış bağlayıcı bir anlaşmanın imzalanmasının sağlanması yönünde mutabakata varıldı.

Belgenin Bakü'ye getirilen kopyası, 8 Mayıs'ta dönemin meclis başkanınca bazı değişiklikler yapıldıktan sonra imzalandı. Azerbaycan tarafının ısrarı üzerine, metinde geçen "alıkonulmuş" kelimesi "işgal edilmiş" olarak değiştirildi.

Ateşkesle Karabağ bölgesinde Ermenistan destekli fiili bir yönetim oluşturulmuş, Karabağ'ı çevreleyen Azerbaycan toprakları da işgal altında kalmıştır.

Protokole göre, ilerde kapsamlı bir anlaşma yapılması öngörülüyordu. Ancak protokolde bahsi geçen barış anlaşması, aradan yıllar geçmesine rağmen tarafların anlaşamaması nedeniyle yapılamadı.

Ermenistan'ın ayrılıkçı Dağlık Karabağ bölgesine mali ve askeri desteğine rağmen kendisi de Dağlık Karabağ'ı tanımak için adımlar atmadı.

Ermenistan'ın desteklediği bölgedeki mevcut durum, iki taraf arasında yıllardır ateşli çatışmalara yol açsa da, iki ülke liderleri arasındaki görüşme barış sürecinin yeniden canlanmasının bir işaretiydi.

Mayıs ve Kasım 2009'da iki ülke arasındaki görüşmelerde ciddi ilerleme katedildi ancak süreç bir noktada durduruldu ve o zamandan beri bölge birçok ateşkes ihlaline tanık oldu.

2016'da iki taraf arasında bugün yaşananlara benzer çatışmalar çıktı ve çatışmalarda onlarca asker öldü.

Üçüncü soru: Taraflar ne istiyor?

Dağlık Karabağ sorunu, uluslararası barışı tehdit eden küresel sorunlardan biri olmasına rağmen son 30 yıldır çözüme ulaştırılamamış bir soruna dönüşerek marjinal boyutlu bir konu olmaya devam ediyor.

Birleşmiş Milletler tarafından tanınan topraklarının yaklaşık yüzde 20'si Ermenistan tarafından işgal edilen Azerbaycan, bu toprakları geri almaya çalışıyor.

Öte yandan Ermenistan, şu anda Ermenilerin çoğunluğu oluşturduğu bölgenin fiili naibi olarak biliniyor. Bakü ise, bölgeyi denetleyen Erivan'ın, İşgalci İsrail'in Golan Tepelerinde kurduğu duruma benzer fiili bir durum oluşturmaya çalıştığına inanıyor.

Güvenlik Konseyi, Ermenistan'ın işgal ettiği bölgelerden çekilmesini talep ettiği 4 karar aldı, ancak Ermenistan bunu kabul etmedi. 

Bakü, Ermeni güçlerinin bölgeden çekilmeden herhangi bir müzakereye girmeyi reddedeceğini vurguluyor.

Bakü, Karabağ bölgesinin Ermenistan ordusunun çekilmesi ve işgalin sona ermesi ile yüksek düzeyde özerkliğe sahip olacağını belirtirken Erivan, bölgenin Azerbaycan'dan tamamen bağımsız olmasını talep ediyor.

Gerginliği körükleme

12 Temmuz'da Ermenistan, Karabağ'ın kuzeyinde bulunan Tovuz sınır bölgesindeki Azeri mevzilerine beklenmedik bir topçu saldırısı başlattı ve bu da iki taraf arasında günlerce süren gerilimin ortaya çıkmasına neden oldu.

Bakü, Erivan yetkililerini, bölgedeki üç ana enerji boru hattının geçiş noktası olan stratejik Tovuz bölgesinde Ermenistan'ın hegemonyasını pekiştirmek için gerilimi körüklemekle suçluyor.

Tovuz'dan geçen elektrik hatları, Gürcistan ve Türkiye üzerinden dünyaya açılırken Azerbaycan'ın siyasi ve ekonomik istikrarında önemli rol oynamaktadır.

Dağlık Karabağ'dan sonra birde bu bölgenin kuzeyinde ikinci bir cephenin açılması iki ülke arasındaki çatışmanın kapsamını değiştirebilir ve Ermenistan'a askeri ve siyasi avantajlar sağlayabilir.

Dördüncü soru: Uluslararası aktörlerin pozisyonları?

Rusya

Azerbaycan ile Ermenistan arasında onlarca yıldır süren çatışmanın ana aktörlerinden biri olan Moskova yönetimi, Ermenistan'ın geleneksel müttefiki olarak biliniyor.

Ermenistan'a en büyük silah tedarikçisi olan Rusya, 1990'ların başındaki savaşta Ermenistan'ın en önemli destekçisi olmuştu.

Ancak Ermenistan ve Rusya arasındaki sıcak ilişkilere rağmen Rusya'nın Azerbaycan ile de iyi ilişkileri var. Hatta Rusya'nın Azerbaycan'a da silah sattığı biliniyor. 

Son çatışmaların ardından yapılan açıklamada Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, tarafları masaya oturmaya ve sorunları diyalog yoluyla çözmeye çağırdı.

Türkiye

Ankara, Rusya'nın desteklediği Ermenistan'a karşı tarihi, siyasi ve askeri bakımdan Azerbaycan'ın en büyük destekçisi olarak biliniyor.

Türkiye, Erdoğan ve Türk yetkililer tarafından yapılan açıklamalarda Azerbaycan'ı her şekilde desteklediğini vurgularken aynı zamanda Rusya ile gerginliği azaltma ve diyaloğu başlatma konusunda anlaştı.

Öte yandan Türkiye ile Ermenistan arasında herhangi bir diplomatik ilişki yok.

İran

Bölgedeki bir diğer önemli güç olan Tahran, iki ülkeye sorunlarının çözümü için arabuluculuk teklif etmesinin yanında, açıktan olmasa da Ermenistan'a verdiği destekle kamuoyunda isminden söz ettiriyor. Nitekim Rusya'nın Ermenistan'a yönelik askeri sevkiyatların bir kısmını İran'ın kuzeyinden doğrudan Dağlık Karabağ bölgesine gönderdiği biliniyor.

Ancak İran'ın konumunu değerlendirirken, kuzey İran'da yaşayan nüfusun büyük bir kısmının Azerbaycan kökenli olduğu ve İran'ın Azerbaycan ile uzun bir sınır hattının olduğu unutulmamalıdır. Nitekim İran'ın geleneksel dış politikası ayrılıkçı bir hareketi önlemeye dayanmaktadır.

ABD

Uluslararası sorunların çözümünde son zamanlarda oldukça zayıflayan Washington'un Güney Kafkasya'da artan gerilimde şimdilik herhangi bir pozisyonu yok gibi gözüküyor.

ABD Başkanı Donald Trump, Karabağ'daki gerilimi yorumlayarak, ''ABD, Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki şiddeti durdurmaya çalışacak.'' ifadelerini kullanmıştı.

Trump, "Bu alanda çok iyi ilişkilerimiz var. Bunu durdurabilecek miyiz bakacağız." diyerek ekledi.

Ancak buna rağmen, yaklaşan ABD seçimleriyle alevlenen iç gündem, Washington'un Kafkasya'da önemli bir konum ve pozisyon almasını engelleyebilir.

Kaynak: Mepa News, Arabi21

uygulamabanner.jpg

İlgili Haberler
Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Mepa News, yapılan yorumlardan sorumlu değildir. Her bir yorum 600 karakterle (boşluklu) sınırlıdır.