Suriye-İsrail cephe hattında neler yaşanıyor?

Suriye-İsrail cephe hattında neler yaşanıyor?

"Topraklarımızı almalarına izin vermeyeceğiz, gitmiyoruz. Gazze'de neler olduğunu ve Filistinlilere neler yapıldığını gördük."

Paul McLoughlin | New Arab | Tercüme: Mepa News

Suriye'nin güneybatısında, işgal altındaki Golan Tepeleri'ne yerleştirilmiş İsrail topçularının görüş alanı içinde bir katliamın kanıtları var.

Bir zamanlar insanların giydiği parçalanmış ayakkabılar, yerel halkın ateş açtığı bir İsrail işgal birliğini desteklemek için ateşlenen roketlerin parçaları arasında yatıyor.

Suriye topraklarının derinliklerinde yer alan bu platodaki çatışmalarda 9 Suriyeli öldürüldü. Bu, geçen ay yakındaki Koya kasabasında 6'sı sivil olmak üzere 10'dan fazla kişinin ölümüne yol açan, Dera'nın güneybatısına yönelik bir dizi İsrail saldırısının sonuncusuydu.

Suriye hükümetinin resmi açıklamasına göre 3 Nisan'da Neva kasabası yakınlarında öldürülenler sivildi. Ancak yerel halk, İsrail işgalini engellemek için hayatlarını feda ettiklerini belirtiyor.

İsrail işgali altındaki Golan Tepeleri'ne yaklaşık 7 kilometre uzaklıktaki bir su birikintisinde, tüfek taşıyan bir grup yerli adam, İsrail askerleri yaklaştığı sırada Suriye kırsalında yalnızlığının tadını çıkarıyordu.

Şiddetli bir çatışmanın ardından bölgede halka destek çağrısı yapıldı ve genç erkekler kuşatma altındaki kasaba halkına destek olmak için evlerinde sakladıkları AK-47'leri aldılar. Birkaç dakika sonra, bir İsrail saldırı helikopteri tepelerinde dönerek aşağıdaki gruba birkaç füze fırlattı ve onlarca kişinin yaralanmasına neden oldu.

Saldırı noktası halen parçalanmış sırt çantaları ve şarapnel parçalarıyla dolu, okaliptüs ağaçları katliamdan sonra dallarına yapışan ceset parçalarından temizlenmiş, ancak bölgeye sıkılan mermi ve şarapnel parçalarının izleri hala duruyor.

"Şehitlerden geriye kalan tek şey bu" diyor bir asker, ölenlerden birinin ayakkabısını tutarken. "Onlar sadece ailelerine ve arkadaşlarına yardım etmek için gelmişlerdi ve sadece hafif silahlar taşıyorlardı."

İsrail, Esed rejiminin beklenmedik çöküşünün yol açtığı kargaşayı kullanarak sınırlarını Golan ve şimdi de Dera vilayetindeki askerden arındırılmış bölgeye doğru genişletti. Bu, Şam'daki yeni hükümete meydan okumak ve Suriye'nin güneybatısını bölgedeki çatışma alanına çekmek için tasarlanmış bir dizi provokasyon niteliğinde.

Neva'da cinayetlerle ilgili öfkenin yanı sıra gurur da var. Bölge halkı, evlatlarının İsrail'e karşı direnirken nasıl can verdiğini anlatıyor. Birçok kişi şimdi İsrail güçlerinin Suriye topraklarını ele geçirmeye yönelik yeni girişimlerine hazırlanıyor.

Merkezi bir güvenlik üssünde, plastik sandalyelerden oluşan sıralar, gelecek günler için bir sivil yas alanına dönüştürülen bir tören alanını çevreliyor.

Omuzlarına kadar uzanan saçlarıyla bir subay, hepsi de bu kasabadan olan dokuz genç adam için methiye düzerken, vakur adamlar acı siyah kahvelerini yudumluyor.

Komutan yas tutanları "Bu mübarek günlerde, şehitlerin ahirette en yüksek mertebede olacaklarını umuyoruz" diye teselli ediyor.

Yerel bir şeyh daha sert bir tonda konuşarak, halka İsrail askerleriyle yaşanan bu trajik karşılaşmanın kader olduğunu ve Neva'nın işgal altındaki Golan'a yakın konumunun gelecekteki çatışmaların kaçınılmaz olduğu ve ilerlemelerine direnilmesi gerektiği anlamına geldiğini söylüyor.

Kalabalığa "Siz nehrin doğusundasınız, onlar batısında. Bu bizim Allah ile olan randevumuz." diyor.

Yolun aşağısında, askerler geçit töreninin başında nöbet tutarken, bir grup çocuk tarafından havada tutulan genç adamların portrelerinin yanından geçerek askeri üssün kemerli girişine doğru akan yüzlerce adam, kasvetli bir ilahi eşliğinde yürüyor.

Atallah Hüseyin es Sakir, Neva'yı saran 14 yıllık çatışmalarda dört çocuğunu kaybetmiş. Bunların üçü Esed rejimine karşı savaşırken, bir oğlu da İsrail güçleriyle girdiği çatışmalarda can vermiş. Her iki ya da üç yılda bir yeni bir evladı ölmül ve yüzlerce kez "Allah rahmet etsin" sözüyle karşılaşmış.

Yüreğinde hüzün olmasına rağmen, Beşar Esed'in de İsrail'in de zulmüne karşı savaşmak için bu fedakarlıkların gerekli olduğunu söylüyor.

The New Arab'a konuşan Sakir "Biz topraklarımızı savunuyoruz ve İsrail bu kasabayı alamayacak." diyor. O konuşurken yanından geçen bir genç dizine kadar uzanan ceketini kenara çekerek bir tabanca ve kılıfını gösteriyor.

Neva sakinlerinin düşüncesi, bölgenin İsrail'in özgür Suriye'yi istikrarsızlaştırma projesi ve bölgeye musallat olan yerel eşkıyalık arasında sıkışıp kaldığı yönünde.

İsrail saldırıları devam ettiği sürece, güney Dera bir kısır döngüye hapsolmuş gibi görünüyor ve hükümetin harap olmuş vilayeti yeniden inşa etme çabaları beyhude bir çaba.

Aralık ayında Beşar Esed'in kaçışıyla birlikte bu kasabada her şey çok farklıydı. Kasabaya umut yağdı ve Neva'ya giden otoyolda her 500 metrede bir sıralanan rejim noktaları terk edildi.

Rejimin 2021'de Dera'yı ele geçirmesinin ardından İdlib'e sürgün edilen yerel halk, silah izleriyle delik deşik olan ya da Rus bombardımanında yerle bir olan evlerine geri dönmeye başladı.

Yıllardır süren çatışmalar nedeniyle tarım ve sanayinin durduğu Neva'nın ana caddesi, Dera'nın kasvetli ekonomik görünümünü yansıtıyor. Yol, birkaç lira kazanmak için kararmış muzları ve Falkland Adaları'ndan gelen dondurulmuş balıkları satan seyyar satıcılar tarafından istila edilmiş durumda.

Birkaç gün önce Neva'nın merkezine 5 kilometre kadar yaklaşan bir İsrail saldırısı, Esed rejiminin Dera'ya yönelik son saldırısını anımsattı, bu sebeple kasabada paniğe ve alarma yol açtı.

Bölge halkından kolunun alt kısmı kesilmiş olan bir adam, yakın aile üyelerinin çoğunun tıpkı kendisi gibi rejim ve Rus bombardımanlarında bir uzvunu kaybettiğini söylüyor.

"Annem için çok üzülüyorum, kalbi üzüntüyle dolup taşıyor" diyor.

Silahların yaygınlaşması ve işsizlik Dera vilayetinde suç dalgasına yol açarken, rejimin captagon ticaretiyle bağlantılı çete tarzı çatışmalar da bir zamanlar olağan hale gelmiş.

Beşar Esed'in iktidarının son günlerinde, rejim güçleri kasabanın eski Baas Partisi merkezindeki mobilyaları alıp götürmüştü. Muhalif savaşçılar kendi masa ve sandalyelerini getirerek bu boş binayı bir nebze işlevsel bir güvenlik ofisine dönüştürmüşlerdi.

Kasabanın güneyindeki kısmen terk edilmiş tarlalar son 14 yılda silahlı aktörler arasında defalarca el değiştirmiş olsa da İsrail varlığının izleri kırsal kesimde görülebiliyor.

Bir yamaca tünemiş terk edilmiş bir binanın cephesini, yerel Özgür Suriye Ordusu tugayının iki metre yüksekliğindeki amblemi hala gururla süslüyor. İsrail işgali altındaki Golan Tepeleri'nin tartışmalı rüzgar türbinleri hemen hemen uzaktan görülebiliyor.

Arazi, geçen kış kısa bir süreliğine burada kamp kuran İsrail askerlerinin geride bıraktığı İbranice yazılı tatlı paketleri ve ketçap poşetleriyle dolu. Issız bir odanın duvarlarında bu yabancı istilacılar tarafından yakılan ateşlerin yanık izleri var.

Bir asker New Arab'a "İsrailliler yemek yiyor ve satranç oynuyorlardı, görünüşe göre burada iyi vakit geçiriyorlardı" diyor.

İsrail askerleri sonunda üslerine geri döndü, geride bıraktıkları çöp yığınları bölgede bulunduklarını ve eninde sonunda geri döneceklerini gösteren bir mesajdı, ancak Dera halkı bu ilerlemelere direnmeye devam edeceklerini söylüyor.

Bir Deralı New Arab'a "Topraklarımızı almalarına izin vermeyeceğiz, gitmiyoruz" diyor ve ekliyor: "Gazze'de neler olduğunu ve Filistinlilere neler yapıldığını gördük."

wp.gif

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Mepa News, yapılan yorumlardan sorumlu değildir. Her bir yorum 600 karakterle (boşluklu) sınırlıdır.
1 Yorum