Joe Gill

Joe Gill

Trump ABD'yi tiranlık yönetimine sürüklüyor

Trump ABD'yi tiranlık yönetimine sürüklüyor

Alıkoymalar Los Angeles'ın hazır giyim sektöründe bir Home Depot mağazasının önünde başladı. ABD Başkanı Donald Trump'ın maskeli göçmenlik ajanlarının baskınlarının hedefi, Amerika'da düşük ücretli hizmet ve çiftlik işlerini yapan işçi sınıfı Latin Amerikalılardı.

Alıkonulanlar arasında dokuz aylık hamile bir kadın da vardı. Kilise müdavimleri, turistler, çocuklarını okula bırakan ebeveynler, tarlalarda kovalanan tarım işçileri... ABD Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza (ICE) ajanları tarafından sokaklarda yakalananların tek ortak noktası çalıştıkları ve yaşadıkları yerler: Latinler göçmenlik statülerine, cinsiyetlerine, yaşlarına ya da milliyetlerine bakılmaksızın her yerde hedef alınıyor. Bu, ırksal profilleme yoluyla terördür.

ICE'nin acımasız taktikleri Amerika'ya diktatörlüğün neye benzediğini göstermiştir: Siyah üniformalı maskeli figürler, ağlayan ve çocuklarına kavuşmak için yalvaran bir anneyi okul kapısının önünde yakalıyor.

Yangına körükle giden Trump, valinin ve Los Angeles şehir yönetiminin isteklerine karşı çıkarak Kaliforniya'ya 4 bin Ulusal Muhafız ve 600 Deniz Piyadesi gönderdi. Lyndon Johnson'ın sivil haklar hareketi sırasında Alabama'daki inatçı beyaz ayrımcılara karşı aynı şeyi yapmasından bu yana böyle bir şey olmamıştı. Aradan geçen on yıllar içinde ABD birlikleri Vietnam'dan Panama'ya, Afganistan'a ve Irak'a kadar pek çok ülkeyi işgal etti. Şimdi de Amerika'yı işgal ediyorlar. Malcolm X'in sözleriyle: "Tavuklar tünemek için eve geliyor."

Vali Gavin Newsom, Trump'ın asker göndererek demokrasiyi tehdit ettiğini söyledi. Trump da Newsom'ın tutuklanması gerektiğini söyleyerek bunu teyit etti.

Ancak Los Angeles'tan Teksas'a, Tuscon'dan New York'a insanlar Trump'ın toplu gözaltılarına direniyor. ICE ajanlarını püskürtmek için örgütlenen toplulukların baskınlara tepkisi neredeyse anında oldu. Protestocuların üzerine plastik mermiler, ses bombaları ve tazyikli su sıkıldı ve olayları takip eden en az iki muhabir yaralandı.

Bu baskının amacı göçmen topluluklar arasında korku yaratmaksa, işe yaradı. Los Angeles Times'ın haberine göre kentin tüm bölgeleri "ürkütücü bir sessizliğe" bürünürken, insanlar herhangi bir kamusal toplantının ICE tarafından hedef alınabileceği korkusuyla saklandı. Güney Los Angeles'ta sokak satıcıları ortadan kayboldu ve düzenli çocuk müzik etkinlikleri iptal edildi.

Perşembe günü, Trump'ın muhalefete yönelik haydutça tepkisi Los Angeles'ta yaşanan sıra dışı bir olayla iktidar salonlarına kadar ulaştı. Kaliforniya Senatörü Alex Padilla, İç Güvenlik Bakanı Kristi Noem'in düzenlediği basın toplantısına yönetimin asker konuşlandırmasına karşı çıkmak için girdi ancak güvenlik tarafından zorla dışarı çıkarıldı, yere itildi ve kelepçelendi. Daha sonra Padilla bir açıklama yaparak uyarıda bulundu: "Sorusu olan bir Birleşik Devletler Senatörüne bunu yapıyorlarsa, sesini yükseltmeye cesaret eden herhangi bir Amerikalıya neler yapabileceklerini bir düşünün."

Hafta sonuna gelindiğinde Trump'ın iktidarı ele geçirmesine yönelik halk tepkisi çığ gibi büyüyerek Amerika'nın dört bir yanındaki şehirlerde "Krallara Hayır" pankartı altında büyük gösterilere dönüştü. Washington DC'de Trump'ın askeri geçit töreninin yapıldığı gün, milyonlarca kişi artan otoriterliği ve acımasız ICE baskınlarını reddetmek için sokaklara döküldü. Sadece New York, Chicago ve Los Angeles gibi beklediğiniz yerlerde değil, aynı zamanda Idaho ve Florida gibi koyu Cumhuriyetçi eyaletlerde de.

Trump'ın tabanını birleştirmek

Trump tabanı için ICE baskınları ve askerlerin konuşlandırılması vaat edilen şeydi. Devletin güçleri binlerce belgesiz göçmeni alıkoyacak ve solun, "antifa"nın ve "woke" Filistin yanlısı protestocuların güçleriyle karşı karşıya gelecekti. Geçtiğimiz hafta CBS/YouGov tarafından yapılan bir anket, Amerikalıların yüzde 54'ünün ABD'de yasa dışı olarak bulunan göçmenleri sınır dışı etme politikasını onayladığını ortaya koydu. Ancak bu, Gestapo tarzı baskınlar için kitlesel desteğin kanıtı değildir.

Trump destekçilerine göre ICE karşıtı protestolar, gücün çirkin bir şekilde kötüye kullanılmasına karşı anlaşılabilir bir tepki olmaktan ziyade, hain küreselci ve derin devlet güçleri tarafından organize edilmektedir. Baskınlar, Trump'ın göçmenlere yönelik baskılarının uğursuz mimarı, Trump'ın özel kalem müdür yardımcısı Stephen Miller tarafından düzenleniyor.

Miller için içerideki düşman, beyaz milliyetçi ve Siyonist dünya görüşüne göre yüzde 100 Amerikalı olmayan herkestir.

Ancak ABD gibi göçmen bir toplumda bu, nüfusun önemli bir kısmıyla savaşmak anlamına geliyor. ICE karşıtı protestoların başladığı Los Angeles'ta çoğunluk kendini öteki ırktan ya da Hispanik olarak tanımlıyor.

Trump'ınki gibi otoriter bir hareket için zorluk -böylesine çeşitliliğe sahip, ağır silahlı, saygı duyulan bir anayasası olan bir ulusta- mevcut siyasi düzeni yıkmak ve kendi suretinde yeni bir düzen dayatmaktır.

Trump'ın ilk başkanlık döneminde, George Floyd'un bir polis memuru tarafından öldürülmesinin ardından başlayan sokak protestoları, Mayıs sonundan Eylül 2020'ye kadar süren, modern ABD tarihindeki en uzun süreli huzursuzluk dönemine yol açtı. Milyonlarca kişi sokaklara döküldü, binlerce kişi tutuklandı, onlarcası öldürüldü.

Covid salgınının yanı sıra, bu huzursuzluk Trump'ın 2021'de ikinci bir dönem için umutlarının sonu oldu. Trump tabanı için bu, liderlerini devirmeye yönelik komplonun bir parçasıydı.

Terör dalgası

Trump'ın yükselişi, yerleşik neoliberal düzenin sosyal hareketliliği canlandırma ve nüfusun yarısının yoksullaşmasıyla başa çıkma konusundaki başarısızlığının mantıksal sonucudur. (Yakın zamanda yapılan bir araştırmanın gösterdiği üzere, ABD nüfusunun düşük gelirli yüzde 50'si, Çin'in eşdeğer işçi sınıfının yarısı kadar parasal varlığa sahip).

Trump'ın Amerika'nın köklü sorunlarının hiçbirine bir çözümü yok: 2025 bütçesi konut ve Medicaid gibi departmanlarda kesintiye gitmeyi ve savunma ve iç güvenlik harcamalarını devasa şekilde artırmayı çıkarmayı planlıyor. Bu yüzden de tabanını güçlendirmek için göçmen nüfusuna karşı bir terör dalgası başlatıyor ve krizi acil durum yetkilerini kullanmak için kullanıyor.

"End Times: Elites, Counter Elites and the Path of Political Disintegration" kitabının yazarı Peter Turchin, 2024 seçimlerinden iki yıl önce, kendisinin ve meslektaşlarının zaman içinde toplumsal çöküş modellerini araştırmak için kullandıkları geniş veri setlerine dayanarak Amerika'nın parçalanma aşamasına girdiğini yazdı.

Ve ortaya çıktığı üzere, bu öngörü tahmin edilenden daha hızlı bir şekilde gerçekleşiyor.

Turchin, Trump ve yandaşlarını Robespierre ya da Bolşevikler gibi kurulu düzeni yıkan devrimciler olarak görüyor. Ben ise bunun yerine Trump'ın bir karşı devrimci olduğunu ve hareketinin Amerika'da son yüzyılda demokratikleşme yönünde yaşanan değişimleri tersine çevirerek, ülkeyi belirli ırk gruplarının güç ve şiddeti tekelinde tuttuğu bir düzene geri döndürmek istediğini savunuyorum.

Black Lives Matter'ın ortaya koyduğu gibi, Obama başkanlığının yeni ve daha nazik bir Amerika'yı işaret eden kozmetik hamlelerinden sonra bile beyaz üstünlüğü ortadan kalkmamıştı.

Ancak Turchin, ikinci Trump başkanlığının ilkinden çok daha devrimci bir eğilime sahip olduğu konusunda haklı. Trump'ın yaptıkları ile Hitler ya da Mussolini'nin yükselişi arasındaki benzerliklere işaret etmek artık sıradanlaştı. Ancak federal anayasası ve kuvvetler ayrılığı ilkesiyle Amerika kolay kolay bir diktatörlüğe dönüştürülemez ve bu nedenle olağanüstü hal yönetimini dayatacak koşulların oluşması için kaos gereklidir.

Trump göreve döndüğü gün, yetkililerden ABD askerlerini Amerika'nın dört bir yanında sokaklara dökmek için nadiren kullanılan 1807 Ayaklanma Yasası'nı devreye sokmayı araştırmalarını istedi.

Trump, Tucker Carlson ve Steve Bannon'un başını çektiği Maga "Önce Amerika" görüşünü benimseyen tabanından Hıristiyan Evanjeliklere, Dışişleri Bakanı Marco Rubio gibi yeni muhafazakarlara ve Elon Musk gibi teknoloji lordlarına kadar muhafazakar gruplardan oluşan huzursuz bir koalisyonu yönetiyor. ICE baskınları ve Ulusal Muhafızların konuşlandırılması gibi uydurma krizler, güçlerini toplamasını ve muhalefeti bastırmasını sağlıyor.

Askeri refah devleti

Musk'la yaşanan son kavga dev egoların çatışmasıydı ama aynı zamanda daha küçük bir devlet isteyen milyarder sınıfı ile Trump'ın bütçe açığını patlatan bütçesinde ortaya çıkan domuz fıçısı politikaları (*toplumun tamamının değil, sadece belirli bir grubun faydalandığı hükümet harcamaları yapmaya yönelik politikalar-mütercim) arasındaki gerilimle ilgiliydi. Rakamlar akıllara durgunluk veriyor. Vergiler kesilecek, askeri ve sınır güvenliği harcamaları bir trilyon doların üzerine çıkarılacak, Medicaid 698 milyar dolar azaltılarak 12 milyon işçi sınıfı Amerikalı sağlık sisteminin dışına atılacak. Ülke çapındaki evsizlik krizinin ortasında toplu konut finansmanı neredeyse yarı yarıya azaltılacak.

Musk, Trump'a karşı yaptığı konuşmasının ardından hisse senedi değerindeki çöküşün ardından geri çekildi. Bir numara olarak kalmak istiyor ve bu da lidere boyun eğmek anlamına geliyor.

Trump, askeri-güvenlik refah devletini şişirirken New Deal sosyal sözleşmesinden geriye kalanları yıkıyor. Bu pahalı donanım şimdi İsrail'in İran'a karşı savaşına yardım etmek için kullanılıyor. Tüm savaşları sona erdireceğini iddia eden Başkan, muhtemelen Üçüncü Dünya Savaşı'nı başlattı.

İsrail'in Gazze'deki soykırımı ve şimdi de İran'a açtığı savaş nedeniyle tabanındaki muhalefet giderek büyüyor. Trump'a kulak veren Evanjelikler ve Siyonistlerle aralarında giderek büyüyen bir çatlak var.

Trump'ı destekleyen muhafazakarlar arasında muhtemelen en etkili isim olan Carlson pozisyonunu net bir şekilde ortaya koydu: "Amerika Birleşik Devletleri İran ile bir savaşa hiçbir şekilde katılmamalıdır. Finansman olmamalı, Amerikan silahları olmamalı, sahada asker olmamalı." Carlson bu savaşın ABD imparatorluğunun sonu olacağını söylüyor. Ve muhtemelen haklı da.

Ancak Trump'ın sahibi olan ve onu İran'a karşı feci bir rejim değişikliği savaşına itenler Carlson değil, Miriam Adelson gibi milyarder İsrail yanlısı bağışçılardır.


Middle East Eye'da yayınlanan bu değerlendirme Mepa News okurları için Türkçeleştirilmiştir. Değerlendirmede yer alan ifadeler yazarın kendi görüşleridir ve Mepa News'in editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bu yazı toplam 3413 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Mepa News, yapılan yorumlardan sorumlu değildir. Her bir yorum 600 karakterle (boşluklu) sınırlıdır.
Joe Gill Arşivi