30 Mart 1995 | Afrika İslamcılığının zirve noktası: İslam ve Arap Halkları Konferansı

30 Mart 1995 | Afrika İslamcılığının zirve noktası: İslam ve Arap Halkları Konferansı

Afrika İslamcılığı için büyük bir tecrübe olan İslam ve Arap Halkları Konferansı 26 yıl önce gerçekleştirilmişti.

En etkilisi bundan 26 yıl önce 30 Mart 1995’te gerçekleştirilen ve İslam dünyasında heyecan uyandıran İslam ve Arap Halkları Konferansı Sudan’ın 1989-1999 dönemindeki “Sudan İslam Devrimi” sürecini ve Suudi Arabistan ile girdiği rekabeti yansıtan, o yıllada adından çok söz ettirse de bugün hatırlanmayan bir Afrika İslamcılığı tecrübesiydi.

Konferansın arka planı

1956’da bağımsızlığını kazanan, 2.5 milyon kilometrekareyi aşan arazisi ve jeopolitik potansiyelleriyle Afrika’nın en önemli ülkelerinden biri olan Sudan siyasi istikrar kazanamamış bir haldeyken Cafer Numeyri (1928-2009) öncülüğünde 1969’da gerçekleşen askeri darbeyle ülkede askeri bir rejim kurulmuştu.

Ekonomi politikalarında başarısız olan Numeyri rejimi, ekonomik yardım alabilmek için 1980’den sonra ABD’ye yanaşsa da artan yolsuzluk ve 1984-1985 kuraklığından halkın bunalması 1985’te Sudan halkının isyan etmesine yol açmış, bunu fırsat bilen ordu yönetime el koymuştu. 

1986’da ordu serbest seçimlere yeşil ışık yakmış fakat Sudan yine istikrara kavuşmamıştı. 1989’da ordu içindeki Komünist kliğin darbeye hazırlandığını öğrenen yine ordu içindeki İslamcı klik Albay Ömer el-Beşir (1944-) önderliğinde 30 Haziran 1989’da yönetime el koydu.

Sudan’ın tartışmalı görüşleriyle bilinen ünlü İslamcı kanaat önderi Hasan Turabi’nin (1932-2016) desteğini alan Ömer el-Beşir Sudan’da İslami esaslara dayanan bir devlet modeli ortaya koyacaklarını ilan etti, Turabi bu “Sudan İslam Devrimi”nin manevi önderi olarak algılanmaya başlandı.

30 Mart 1995 konferansı

Sudan’daki bu gelişmeler İslam Dünyasında temkinli de olsa bir heyecan ve ilgi uyandırdı.

1990 Körfez Krizi’nde Sudan’ın Irak’ı desteklemesi Suudi Arabistan ile ilişkilerinin derinden bozulmasına sebep olurken Suudi Arabistan ve Kuveyt, bu tarihten itibaren Güney Sudan’daki ayrılıkçı Hristiyan silahlı örgütlere maddi yardımda bulundular. 

Körfez Krizi’nde Suudi Arabistan’ın ABD askerlerini davetini şiddetle eleştiren Suudi vatandaşı Usame bin Ladin (1957-2011), 1991’de Suudi Arabistan’ı terk ederek Sudan’ın başkenti Hartum’a yerleşti ve bir yandan ülkeye taşıyabildiği maddi varlığıyla Sudan’ın kalkınma projelerine destek olmaya başlarken bir yandan da Suudi yönetimine yayın yoluyla organize muhalefete başladı.

turabi1995.jpeg

Konferansın düzenlenmesinde önemli rol oynayan isimlerden Hasan Turabi (ortada), 30 Mart 1995'te düzenlenen konferans sırasında

Sudan bu dönemde Suudi Arabistan’ın faaliyetlerine alternatif olarak “El Mu’temeru'ş Şa’bi el-Arabi ve'l İslami” (İslam ve Arap Halkları Konferansı) isminde kongre serileri düzenleme kararı aldı. 

Nisan 1991 ve Aralık 1993’te Sudan’ın başkenti Hartum’da gerçekleşen bu kongrelerin hiç şüphesiz en etkili ve en çok katılımlı olanı 26 yıl önce bugün; 30 Mart 1995’te toplanan ve üç gün süren üçüncü ve sonuncusu oldu.

30 Mart 1995 konferansına katılan bazı isimler

45 ülkeden yaklaşık 500 temsilcinin katıldığı bu konferansa katılan isimlerden bazıları şunlardı:

- “Sudan İslam Devrimi”nin “Manevi Rehberi” Hasan Turabi

- Sudan Cumhurbaşkanı Ömer el-Beşir

- El Kaide lideri Usame bin Ladin

- Daha sonra El Kaide ile tamamen birleşecek olan Mısır İslami Cihad lideri Eymen ez-Zevahiri

- Bosna Hersek Reisu'l Uleması (Başmüftüsü) Mustafa Ceriç

- İslam alimi Yusuf el Karadavi

- Refah Partisi Çorum milletvekili Yasin Hatipoğlu

- Başbakan Tansu Çiller’in müsteşarı Mustafa Kahramanyol

- Adana Müftüsü ve kendisini “Halife” ilan eden Cemaleddin Kaplan’ın temsilcisi Hasan Basri Gökbulut

- Cevher Dudayev Dönemi Çeçenistan Dışişleri Bakanı Şemseddin Yusuf

- Filistin Kurtuluş Örgütü lideri Yaser Arafat

- Hamas lideri Halid Meşal

- Filistin Halk Kurtuluş Cephesi lideri George Habeş

- Filistin İslami Cihad lideri Fethi Şikaki

- Tunus Nahda lideri Raşid Gannuşi

- Yemen Islah Partisi lideri Abdulmecid Zindani

- Cemaati İslami lideri Kadı Hüseyin Ahmed

- Lübnan Hizbullah komutanlarından İmad Muğniye

- İran Devrim Muhafızları temsilcileri

- Filipinler Ebu Seyyaf grubunu temsilen Usame bin Ladin'in damadı Muhammed Cemal Halife

- Saddam Hüseyin’in yeğeni ve Irak İstihbarat Teşkilatı’nın lideri Seb’avi et-Tikriti’nin oğlu Sa’d et-Tikriti

- Irak Dini Vakıflar Bakanı Abdullah Fadıl

- Ürdün Meclis Başkanı Abdullatif Arabiyye

- Hizbi İslami lideri Gülbeddin Hikmetyar

- Afganistan İslami Davet Organizasyonu lideri Abdur Rabbur Rasul Seyyaf

- Mısır İhvan-ı Muslimin yöneticileri Mustafa Meşhur, Memun Hudeybi, İbrahim Şükri

- Keşmir Hizbul Mücahidin yöneticilerinden Mübarek Ali Gilani

- Britanya İslami Partisi lideri Davud Musa Pidcock 

- Gazeteci Abdulbari Atvan

İlk konferansa katılan Cezayir’deki İslami Kurtuluş Cephesi lideri Abbasi Medeni ve ilk ve ikinci konferansa katılan “Çakal Carlos” lakaplı İliç Ramirez Sançez 30 Mart 1995’te başlayan bu üçüncü konferansa hapiste oldukları (Medeni Cezayir’de, Carlos Fransa’da) için katılamamışlardır.

Bu konferans, Sovyetler Birliği'nin kurucu lideri Vladimir Lenin öncülüğünde teşkil edilen "Komünist Enternasyonal"in (Üçüncü Enternasyonal-Komintern) İslami bir benzeri olarak da görülmüştür. Bu bakımdan "İslami Enternasyonal" şeklinde değerlendirilmiştir. 

Konferansta İslamcılık anlayışları birbirinden epeyi farklı isimler bulunduğu gibi Irak ve Ürdün devletlerinin üst düzey isimlerinin, George Habeş gibi Hristiyan, Arafat gibi seküler bir ismin de yer alması dikkat çekmekteydi.

8 Mart 1994’te Almanya’nın Köln şehrinde Köln Ulu Camii olarak bilinen mekanda “İslam Ümmetinin Halifesi” ilan edilen eski Adana Müftüsü Cemaleddin Kaplan’ın, kongrenin hazırlığı aşamasında Sudan’ın Almanya’daki diplomatik temsilcilerince kendisine “Halife” olarak hitap edilen bir davet mektubuyla davet edilmesi, İslam ve Arap Halkları Kongresi’nin ilginç bir ayrıntısıydı.

1994 yazında kanser teşhisi konulan ve tedavi gören Cemaleddin Kaplan ağır hasta olması sebebiyle bu kongreye katılamazken temsilcisi Hasan Basri Gökbulut’u yerine vekaleten gönderdi.

Hasan Basri Gökbulut’un kongreden Almanya’ya döndükten sonra 9 Nisan 1995’te Köln Ulu Camii’nde gerçekleştirdiği kongrede olanlara dair konuşması:

Refah Partisi milletvekili Yasin Hatipoğlu’nun Altınoluk Dergisi’nin Mayıs 1995 sayısında yayınlanan kongreye dair röportajı. 

“Irak İstihbaratı Usame bin Ladin ile görüştü, red cevabı aldı”

O dönemde Irak İstihbaratı’nda ABD Şubesi’nin başkanı olan Salim el Cumeyli, 2013’te Russia Today’in Arapça kanalıyla yaptığı röportajda devrin istihbarat başkanı ve Saddam Hüseyin’in kardeşi Seb’avi et-Tikriti’nin oğlu ve kongrenin katılımcılarından Sa’d et-Tikriti’nin kongrenin bir diğer katılımcısı El Kaide lideri Usame bin Ladin ile görüşerek Suudi yönetimine karşı birlikte hareket etmeyi teklif ettiğini ama Usame bin Ladin’in Saddam rejimini 'laik ve zalim olduğundan' dolayı tavsip etmediğini, Saddam rejiminin Kuveyt’i işgal ederek ABD’nin Arap Yarımadası ve Basra Körfezi’ne yerleşmesinde baş sorumlu olduğunu düşündüğünü belirterek işbirliği teklifini reddettiğini aktarıyor:

Kongrenin etkileri ve sonrası

Konferans, katılımcılarının çeşitliliği, içerdiği anti-emperyalizm, İslamileşme ve devamlılık mesajı, 1990 Körfez Krizi’nden beri İslam dünyasında büyük tepki çeken Suudi Arabistan’dan bağımsızlığı ile İslam dünyasında adından söz ettirdi ve sempatiyle karşılandı.

Konferansın her sene toplanması ve etkili kararların alındığı bir merciye dönüşmesi planlanıyordu. 

Fakat Nisan 1996’da ABD öncülüğünde BM’nin Sudan’a ekonomik yaptırım uygulamaya başlaması Sudan hükümetine İslamcılık politikasından geri adım attırdı. Aynı sene Ömer el Beşir ile Hasan Turabi arasında yönetime dair anlaşmazlıklar çıkarken, ABD’nin baskısıyla Usame bin Ladin Sudan’ı terk etmeye zorlandı. Sudan’daki mal varlığının önemli bir kısmını yanında götüremeyen Usame bin Ladin Afganistan’a yerleşti. 

Böylece gelişerek sürmesi ve etkili hale gelmesi beklenen İslam ve Arap Halkları Konferansı projesi bir daha düzenlenmeyerek tarihteki yerini aldı.

1999’da el Beşir ve Turabi arasındaki ilişkiler tamamen koptu. Turabi muhalefete katıldı ve yıllarca hapis yattı. 2019’da Sudan’da gerçekleşen protestoların ardından Sudan ordusu yönetime el koyarak 30 yıllık Ömer el-Beşir yönetimine son verdi.

Kaynak: Mepa News

twtbanner-001.jpg

İlgili Haberler
Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Mepa News, yapılan yorumlardan sorumlu değildir. Her bir yorum 600 karakterle (boşluklu) sınırlıdır.