Alimler ve sultanlar
İbn Abbas, Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem'in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
"Kim bedevi hayatı yaşarsa kabalaşır, kim avcılıkla meşgul olursa gaflete düşer ve kim yöneticileri ziyaret ederse fitneye düşer." (Ebu Davud, Tirmizi, Nesai ve Beyhaki rivayet etmiş olup hasen hadistir.)
İnsan çevresinden ve fiillerinden etkilenir. Bu nedenle İslam bize hangi eylemleri yapmamız ve hangi eylemlerden kaçınmamız gerektiği konusunda yol gösterir ve aynı zamanda nasıl bir çevrede yaşamamız ve hangi insanlarla birlikte olmamız gerektiğini öğretir.
Kişinin seçtiği iş onun kişiliğini etkiler. Kişinin tıp alanında çalışarak kazandığı kişisel özellikler, örneğin bilişim alanında çalışarak kazandıklarından farklıdır. Bazı meslekler insanları kaba yaparken bazıları nazik yapar. Bazı mesleklerde kibar olmak o alanda başarılı olmak için gerekliyken, diğerlerinde sövgü ve kabalık kuraldır. Aynı meslek içinde bile farklılıklar bulunabilir. Rasulullah Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem keçi ve koyun çobanlarının merhametli, deve çobanlarının ise kibirli olduğunu söyler.
Yukarıda alıntılanan hadiste Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem üç işten ve bunları gerçekleştiren kişi üzerindeki etkilerinden bahsetmektedir:
Birincisi bedevi olarak yaşamaktır. Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem bedevi olarak yaşamanın insanı kaba ve hoyrat bir karaktere büründürdüğünü söyler. Çölde yaşamın zorluğu ve sert ortam, insanın bu koşullarda hayatta kalması için uygun olan özellikleri geliştirmesini gerektirir.
İkinci iş ise avcılıktır. Avı bulma yeteneği ve onun avcıyı aldatma, saklanma ve ondan kaçma yeteneklerine karşı galebe çalma arzusu heyecan vericidir ve bir bağımlılık haline gelebilir. Bu, kişinin sahip olduğu sorumlulukları terk etmesine ve dininde eksikliklere yol açabilir ve bu nedenle Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem gaflete düşeceklerini söyler.
Üçüncü iş ise yöneticileri ziyaret etmektir. Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem yöneticileri ziyaret eden kişinin fitneye düşeceğini söyler. Sünen-i Ebi Davud'a yazılan bir şerh olan Avnu'l Mabûd'da, bu hadiste yer alan "fitneye düşmek" ifadesinden kastın kişinin dinini kaybetmesi olduğu belirtilir.
Sünen-i Tirmizi'ye yazılan bir şerh olan Tuhfetu'l Ahvezi'de ise şöyle denilmektedir:
"Hükümdarı ziyaret edip ona tazimde bulunan kimse fitneye düşmüştür, ancak onu ziyaret edip ona tazimde bulunmayan, ona nasihat eden, ona iyiliği emredip kötülükten sakındıran kimsenin hükümdarı ziyareti en büyük cihad olur."
Bu hadis, Müslüman olan ancak haksızlık ve zulme dalan yöneticilere atıfta bulunmaktadır.
Peki, İslam'ı tamamen terk etmiş günümüz yöneticilerini ziyaret eden âlimler hakkında ne denebilir? Hadis, bir kişinin zalim bir yöneticiyi ziyaret etmekle dinini kaybettiğini belirtiyorsa, dinden dönmeyi teşvik edenleri ve ümmetin düşmanlarının koruyucularını ziyaret eden âlimlerin dinine ne olur?
Yöneticilerin dünyasına girmek bir fitnedir. Alimler saf ve temiz bir çevreden gelirken yöneticilerin dünyası yapay ve aldatıcı bir dünyadır. Alimlerin çevresi dürüst ve dosdoğru bir çevredir. Bu çevre onları sultanların aldatma ve yalan dünyasında karşılaşacakları şeylere hazırlayamaz. Bu yöneticiler alimleri sözleriyle ve vaatleriyle kandırırlar. İyi muameleler ve "hediyeler" ile sadakatlerini kazanırlar. Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem Müslümanlara hitaben "hediyeleşiniz ki sevginiz artsın" (İmam Malik, el-Muvatta) buyurmuyor mu?
Gerçekten de bu alimlerden bazıları, Beni İsrail'in buzağı sevgisini benimsediği gibi, yöneticilerin sevgisini kalplerinde benimsemişlerdir.
Bu yöneticiler birçok alimi ağlarına düşürmüştür. Bu alimleri, Allah'ın dinini ve Müslümanları korumaktan ziyade; bizzat kendilerini, çıkarlarını ve efendileri olan Yahudi ve Hıristiyanların çıkarlarını koruma görevine getirmişlerdir.
Ancak bu ümmetten her zaman Allah'ın dinini koruyan hak üzere bir grup olacağı gibi hakkı savunan ve onun için fedakarlık yapan alimler de olacaktır. Bugün, Ehl-i Sünnet ve'l Cemaat'in imamı olarak tek başına hakikat için ayağa kalkan Ahmed bin Hanbel'in izinden giden alimler de vardır.
Bu değerlendirmede yer alan ifadeler yazarın kendi görüşleridir ve Mepa News'in editöryel politikasını yansıtmayabilir.