Somali'deki Afrika Birliği güçleri ve sivillere yönelik ihlalleri
"İki elinizi benimkilerin yanına koysanız, ATMIS yüzünden öldürülen, yaralanan ya da kaybolan kaç kişiyi şahsen tanıdığımı saymak için yeterli parmağınız olmaz."
Mohamed Gabobe | The New Humanitarian | Tercüme: Mepa News
Kısaltması AUSSOM olan yeni bir Afrika Birliği barışı gücü misyonu, kırsal kesimde yerleşik bir cihat yanlısı isyanla mücadele eden kırılgan bir Somali hükümetini desteklemek üzere bu yılın başında başlatıldı.
AUSSOM, ilk olarak 2007 yılında Somali'de konuşlandırılan çok uluslu muharip gücün üçüncü versiyonu. Ancak AUSSOM geniş çaplı şüphelerin ağırlığı altında eziliyor. Misyona bağlı askerlerin insan hakları sicili ve çoğu durumda Somali vatandaşlarının işlenen suçlar için yasal tazminat kazanmasını engelleyen genel dokunulmazlık altında faaliyet göstermeleri sebebiyle. Tıpkı önceki misyonların (AMISOM ve ATMIS) da olduğu gibi.
Afrika Birliği güçleri, birbirini izleyen Somali hükümetlerini iktidarda tutmalarıyla tanınıyor. AMISOM, 2011 yılında evden eve süren zorlu şehir savaşında Eş Şebab'ı başkent Mogadişu'dan çıkarmayı başardı ve bu süreçte önemli kayıplar verdi. Daha az iddialı garnizon temelli bir yaklaşıma geçmeden önce güney-merkez Somali'deki çoğu büyük şehri güvence altına almaya devam etti.
Misyon 2022'de 18 bin kişilik bir ATMIS misyonu olarak yeniden adlandırıldı. Eş Şebab'ı "zayıflatmak" bir hedef olarak kalsa da, temel mantığı bir geçiş süreciydi. Somali'nin güvenlik güçlerinin ve yerel kurumlarının kapasitesini artırarak çıkış yolunu açmaktı.
AUSSOM esasen aynı misyonun yeni ismi. Ancak bu misyon daha az askerle faaliyet gösteriyor, yaklaşık 12 bin kişi. Ayrıca belirsiz finansman durumu, asker katkısı yapan ülkeler konusunda netlik eksikliği ve geçişi tamamlamak için beş yıllık bir süre de cabası. AUSSOM'un kriterlerinin büyük bir kısmı da Somali hükümetinin ve üzerinde sadece sınırlı bir etkiye sahip olduğu siyasi sınıfın katılımına bağlı olacak.
Analiz | Somali'de savaş, Eş Şebab ve gelecek
Halka yönelik ihlaller
Halkın desteği her türlü kontrgerilla operasyonu için hayati önem taşır. Ancak Afrika Birliği'nin Somali'de yaklaşık 20 yıldır süren müdahalesi tartışmalara yol açıyor. Bazı kuvvetleri, infaz tarzı cinayetler, tecavüz ve ayrım gözetmeyen hava saldırıları da dahil olmak üzere ihlallerle suçlandı. Askerler ayrıca yasa dışı silah satışından yakıt hırsızlığına kadar uzanan suç şebekelerine de karıştılar.
Bununla birlikte, BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği tarafından hazırlanan bir rapora göre, "Afrika Birliği güçleri tarafından gerçekleştirilen uluslararası insancıl hukuk ihlalleri, Eş Şebab, aşiret milisleri veya hükümet güvenlik güçleri tarafından işlenen ihlallerden çok daha küçük ölçekte" oldu.
Bununla birlikte, Danimarka Uluslararası Çalışmalar Enstitüsü'nde araştırmacı olan Jethro Norman, yargısız infazlar, cinsel şiddet ve aşırı güç kullanımı vakalarının "Somali nüfusunun büyük bir kısmında köklü bir kızgınlık yarattığını" söylüyor. "Hesap verebilirlik eksikliği bu güvensizliği daha da kötüleştirdi ve Afrika Birliği birliklerinin cezasızlıkla hareket edebileceği inancını güçlendirdi."
Yıllar içinde Somali halkını şok eden çok sayıda yüksek profilli ihlal yaşandı. Bunlar arasında geçen yıl güneydeki Aşağı Şabel bölgesindeki Bulo Marir kasabasında Ugandalı Afrika Birliği birlikleri tarafından iki sivilin başının kesilmesi ve 2021 yılında yine Aşağı Şabeş'deki Golweyn'de Ugandalı birliklerin yakındaki bir yolda pusuya düşürülmesinin ardından aralarında saygın bir topluluk liderinin de bulunduğu yedi çiftçinin infaz edilmesi de yer alıyor.
Golweyn'deki bazı kurbanların cesetleri üst üste yığıldıktan sonra havaya uçuruldu ve insan cesetlerine yönelik muameleye ilişkin uluslararası kurallar ihlal edildi.
New Humanitarian'ın görüştüğü yaklaşık bir düzine kişi, kendilerinin ya da ölen akrabalarının Afrika Birliği barış gücü askerleri tarafından dövüldüğünü ya da öldürüldüğünü belirtti. İncelenen tüm vakalarda, olaya karışan askerlerin hiçbiri mahkum edilmedi ve kurbanların ailelerine herhangi bir tazminat ödenmedi.
Cinayet ve istismarlara dair bazı olaylar şu şekilde:
Somali'de yabancı güçler 3 sivili boğazını keserek katletti
"Sadece bir aydır Somali'deydi"
Tawane Gure'nin öldürülmesinin üzerinden on yıl geçti ve ailesi hala yas tutuyor. Taksi şoförü olarak çalışmak üzere 1995 yılında İngiltere'ye taşınan Gure, 2015 yılında Somali'nin orta kesimlerindeki memleketi Beledweyne'de evlenmek üzere geri döndü.
Tören için hazırlıklar yapılmıştı ancak Gure 75 kilometre uzaklıktaki Halgan'da bir akrabasının vefat ettiğini duyunca başsağlığı dilemek istedi ve diğer 10 aile üyesiyle birlikte bir minibüse bindi.
Minibüs sabah erkenden yola çıktı, ancak o sırada kimsenin bilmediği şey, Eş Şebab'ın bir gece önce Halgan'a saldırdığı ve kasabadaki Etiyopya AMISOM üssünü bombaladığıydı.
Halgan'a üç kilometre kala minibüs bir barikata denk geldi. Gergin -ya da öfkeli- askerler görünüşe göre aracı yanlış tanımladı ve ateş açtı. Hayatta kalanlara göre, bazı yolcular minibüsten inerken askerler "Eş Şebab" diye bağırmaya başladılar ve ilerlerken ateş ettiler. Yolcular Eş Şebab mensunu olmuş olsalardı bile ellerini kaldıran insanları da vurdular ki bu açık bir savaş suçu.
Mohamed Gure o sabah Beledweyne'de korkunç bir şey olduğuna dair bir telefon aldı. Hemen yola çıktı. Oraya vardığında cesetler yola saçılmıştı. The New Humanitarian'a "AMISOM birlikleri gitmişti ama kardeşim de dahil olmak üzere yaralı ve ölü yolcuların cesetlerini gördüm" dedi.
AMISOM birliklerinin geri dönebileceğinden korkan yolcu araçları durmadı. Gure, "Bu yüzden ölü ve yaralıları eşek arabalarıyla taşımak zorunda kaldık" ifadelerini kullandı.
Cinayetlerden yirmi dört saat sonra, bölgeden sorumlu AMISOM komutanı minibüs saldırısından haberdar olduğunu ve soruşturacağını söyledi.
"On yıl oldu ve umudumuzu kaybettik. Herhangi bir tazminat almak bir yana, onlardan haber bile alamadık." dedi Gure. "Tawane benim ağabeyimdi. AMISOM onu öldürdüğünde Somali'ye geleli sadece bir ay olmuştu."
Somali'de AMISOM'un yargısız infazları gündemde
"Mermilerin parasını ödeyin"
Ağustos 2023'te sivil bir minibüs güneybatıdaki Aşağı Şabel bölgesindeki Qoryooley kasabası yakınlarında seyir halindeyken Ugandalı Afrika Birliği askerlerinin açtığı ateş sonucu vuruldu.
Saat gece 1'di ve araç Mogadişu'da satılmak üzere domates almak için Qoryooley dışındaki tarım arazilerine gidiyordu. Ürünlerin yüklenebilmesi ve aracın o sabah şehre geri dönebilmesi için bilinçli olarak erken yola çıkılmıştı.
İlk kurşunlar minibüsü delik deşik etti. Araçtaki iki adam dışarı fırladı, birinin bacağında kurşun yarası vardı. Ardından bir RPG ateşlendi ve minibüs alev topuna döndü.
Abdullahi Salah'ın kardeşi de araçta bulunanlar arasındaydı. Kaçmayı başardı ve Salah'ı arayarak olanları anlattı. Ertesi sabah Salah diğer üç adamla birlikte olay yerine geldi.
Ancak minibüsün enkazını kontrol ettikleri sırada Ugandalı askerler tekrar ateş açarak geldikleri aracı vurdular. Salah The New Humanitarian'a "Aracımıza ateş ettiler, camları patlattılar" dedi. "Araba kurşunlarla delik deşik olmuştu."
Afrika Birliği askerleri daha sonra dört adamı gözaltına aldı. "Korkuyordum çünkü bölgedeki herkes Ugandalılardan korkuyor." dedi.
Korkularında haklıydı. Askerler adamların telefonlarına el koyduktan sonra onları yol kenarında dövmeye başladılar. Salah 81 Ugandalı askerin olaya karıştığından çok emindi. "Dayak durduğunda onları saydım" dedi.
Adamlar daha sonra Qoryooley'deki Afrika Birliği üssüne götürüldü ve burada bu kez kemer kullanan beş Ugandalı kadın asker tarafından tekrar dövüldüler.
Sonunda bir tercüman aracılığıyla sorgulandıklarında -üst düzey bir yerel yetkili ve hükümet yanlısı Derviş milislerinin komutanının huzurunda- Ugandalılar Salah'ın aracının Eş Şebab'a ait olduğunda ısrar ettiler, tıpkı bir gece önce taradıkları kardeşinin minibüsü gibi.
Salah şöyle devam etti: "Onlara şöyle söyledim: Kardeşimin minibüsünü yaktınız ve şimdi de benim aracımı vurdunuz. Bizim Eş Şebab ile hiçbir ilgimiz yok."
Sorgucular, Afrika Birliği askerlerinin bölgede bir operasyonda olduğunu ve iki aracın gelişinin operasyonu bozduğunu söyledi. 580 mermi atıldığını hesapladılar ve alışılmadık bir teklifte bulundular.
Salah, "Ya mermilerin parasını ödeyecekmişiz ya da bu işin peşini bırakacakmışız ve herhangi bir şikayette bulunmayacakmışız." dedi. "Başka ne yapabilirdik ki? Biz de hesap sormak için yapabileceğimiz bir şey olmadığını ve sadece gitmek istediğimizi söyledik."
Bunun üzerine gitmelerine izin verildi.
Salah tüm hayatı boyunca Aşağı Şabel bölgesinde yaşadığını söyledi: "İki elinizi benimkilerin yanına koysanız, ATMIS yüzünden öldürülen, yaralanan ya da kaybolan kaç kişiyi şahsen tanıdığımı saymak için yeterli parmağınız olmaz."
Özel Röportaj | Somali'de savaş, Eş Şebab ve gelecek
"Ardından ağlamaya başladım"
Temmuz 2017'de Ali Abdi Hassan evde akşam namazını kılıyordu, kızlarından biri sırtına tırmanmıştı, o da eğilerek selam veriyordu. Yukarıdaki jet motorlarının sesini ilk kez o zaman fark etti ama duymazdan geldi. Eş Şebab tarafından kontrol edilen Aşağı Juba bölgesindeki Kabri Şerif köyünde yaşıyordu: Savaş uçaklarının tepeden geçmesi olağan bir şeydi.
Köyündeki diğer akşamlar gibi bir akşamdı. Akşam yemeği hazırlanıyordu ve bazı komşular -çoğunlukla Hassan gibi çobanlar- uğramıştı. Çocukları yan taraftaki Kran medresesinde derslerini bitiriyordu.
Atılan ilk füze evinin hemen dışına isabet etti ve tüm ev sallandı. İkincisi Kuran medresesine, üçüncüsü ise çocukların sığınmak için koştukları bir ağaçlık alana isabet etti.
Her şey sona erdiğinde, dört kişi -Hassan'ın yakın ve geniş ailesinin tüm üyeleri- ölmüştü. Bunların arasında iki yaşındaki kızı Deeqo Abdi Hassan da vardı. Yaralılar arasında 11 yaşındaki kızı Ifrah Abdi Hassan ve patlamada kolu kopan altı yaşındaki yeğeni Abdi Aden Habashow da bulunuyordu.
The New Humanitarian'a konuşan Hassan şunları söyledi: "Somali'de iki hükümet var. Bizim köyümüz, çalılıklardan savaş yürüten hükümet, yani Eş Şebab tarafından yönetiliyor. Ama biz savaşa ya da herhangi bir çatışmaya dahil olmadık. Biz sadece hayvan çobanıyız."
Ertesi gün radyodan, AMISOM koalisyonunun bir üyesi olan Kenya Sordusunun Kabri Şerif'e hava saldırısı düzenlediğini duydu. "İşte o zaman ağlamaya başladım. Afrika Birliği'nin eliyle bir zarar gördüğünüzde adaletin olmadığını bildiğim için daha fazla acı hissettim. Somali'deki herkes bunu biliyor."
Rapor | Somali'de çatışmanın geleceği
"Adalet istiyoruz"
Hussein Isak Salad bir AMISOM askeri tarafından vurularak öldürüldüğünde 17 yaşındaydı. Minibüs şoförüydü, Mogadişu'nun eteklerindeki bir mülteci kampında yaşıyor ve burada hasta annesine bakıyordu.
2014 yılında minibüsü yakıt taşıyan üç araçlık bir AMISOM konvoyunun arkasında seyrediyordu. AMISOM'un resmi açıklamasına göre minibüs, konvoyu bir süre boyunca farları açık bir şekilde takip ettiği için şüpheli görülmüş. Minibüsün durup durmadığı ya da konvoyu sollamaya çalışıp çalışmadığı konusunda bazı karışıklıklar var, ancak bir AMISOM askeri makineli tüfekle "havaya uyarı ateşi" olarak tanımlanan bir ateş açtı ve bir mermi Hüseyin'in kafasına isabet etti.
Amcası Isak Aden, The New Humanitarian'a yaptığı açıklamada, "Minibüsün içine düştü ve anında öldü. Başından akan kan yolcuların üzerine döküldü." dedi.
Çatışmaya karışan AMISOM aracı olay yerinden uzaklaştı. Minibüs, tuk-tuk (küçük bir tür motor-taksi) sürücüleri ve şehrin Tabelaha Şeyh İbrahim denilen bölgesinde çatışmaya tanık olan insanlar konvoyu 10 kilometre uzaklıktaki Mogadişu Stadı'ndaki AMISOM üssüne kadar takip etti. AMISOM güçlerinin bir sivilin vurulduğu olay yerini terk etmesi çok iyi belgelenmiştir.
Siviller şikayette bulunmak üzere üsse vardıklarında, kendilerine Ceza Soruşturma Müdürlüğü'nün merkezine gitmeleri söylendi. Aden, "Yeğenimin cesedinin götürüldüğü ve saklandığı yer orasıydı." dedi.
Aylar süren ısrarın ardından Aden, AMISOM'dan sızdırılan ve kuvvetin vurulma olayını kabul ettiği bir soruşturma kurulu raporu da dahil olmak üzere belgeleri ele geçirmeyi başardı. Kurulun raporunda Hüseyin'in bir AMISOM askeri tarafından "AMISOM görevlerini yerine getirirken" vurulduğu belirtiliyordu ki bu da Misyon Statüsü Anlaşması uyarınca kendisine dokunulmazlık sağlıyordu.
Aden, "Hüseyin'i öldürdüler, bunu kabul ettiler ve olaya karışan Afrika Birliği askerlerini tespit ettiler." dedi. "Ama sanki onun ölümünün bir önemi yokmuş gibi davrandılar. Biz adalet istiyoruz. Hüseyin'in annesi en azından bunu hak ediyor."
Kıtlıktan kaçan Somalili kadınlara kamplarda sistematik tecavüz
AUSSOM'a defalarca e-posta gönderilmesine rağmen, The New Humanitarian iddialara bir yanıt alamadı.
Dünya genelinde, kontrgerilla operasyonları sırasında sivil ölümleri infansız bir şekilde yaygın. Yine de güvenlik güçleri cezadan kaçma eğiliminde. Kuzey İrlanda'da Birleşik Krallık askerleri tarafından işlenen cinayetlerden Afganistan ve Irak'taki NATO hava ve kara operasyonlarına kadar, soruşturulmamış eylemlerin geçmişi, acılı aileleri adalette yoksun bıraktı.
Somali'de bu cezasızlık, Afrika güçleri ile Somali halkı arasındaki ilişkileri bozdu ve burum, güçlü bir milli söylemde bulunan Eş Şebab'ın yararına oldu.
Bu sicil ayrıca Afrika Birliği'nin barış operasyonlarını finanse etmek için BM tarafından değerlendirilen katkıları güvence altına alma hedefini de karmaşık hale getirdi. BM içindeki daha önceki müzakereler, misyonların insancıl hukuk ile uyumlu olup olmayacağı konusunda kısmen sonuçsuz kalmıştı.
Yine de Afrika Birliği davranış kuralları geliştirme ve disiplin süreçlerini sıkılaştırma konusunda ilerleme kaydetti. Örneğin, hedefin görüş alanında olmadığı dolaylı topçu ateşi kullanımını yasakladı ve cinsel sömürü ve istismara karşı sıfır tolerans tutumunu resmen benimsedi.
Düşünce kuruluşu Amani Africa'nın direktörü Solomon Dersso, The New Humanitarian'a verdiği demeçte, "İnsan hakları ve insancıl hukuka uyum söz konusu olduğunda, çok korkunç deneyimlerin bir sonucu olarak, dersler çıkarıldı ve birçok kurumsal gelişme oldu" dedi.
Bu durum Aralık 2023'te Güvenlik Konseyi'nin 2719 sayılı kararı ile BM'nin Afrika Briliği operasyonlarının maliyetinin yüzde 75'ini finanse etmesi için bir çerçeve oluşturulmasına yardımcı oldu. Her ne kadar ABD'nin itirazının üstesinden gelinmesi ve AUSSOM'u finanse edecek mekanizmanın kabul edilmesi pek mümkün olmasa da...
Somali'de insansız hava araçları teravih namazında cami bombaladı: 21 ölü
Askerler kovuşturmadan korunuyor
Dahir Mohamed Ali, Mogadişu'daki Heegan hukuk bürosunda kıdemli bir insan hakları avukatı. Kendisi, Ugandalı AMISOM askerlerinin 2016 yılında Qoryooley kasabası yakınlarında bir minibüse ateş açarak altı sivili öldürdüğü ve Qoryooley Katliamı olarak bilinen olayın kurbanlarının ailelerini temsil ediyor. Askerler aracı da ateşe vermişti.
Olay medyanın büyük ilgisini çekti ve parlamento başkanı, milletvekilleri ve bazı bakanların desteğini aldı. The New Humanitarian tarafından görülen belgelere göre AMISOM sorumluluğu kabul etti ve tazminat ödeyeceklerini söyledi. Ancak Ali, aileler için herhangi bir kovuşturma ya da maddi tazminatta bulunulmadığını söyledi.
Sorunun temelinde Somali hükümeti ile Afrika Birliği arasında 2007 yılında imzalanan ve Afrika Birliği güçlerine genel dokunulmazlık sağlayan Görev Statüsü Anlaşması (SOMA) yatıyor. SOMA, AMISOM askerlerinin tüm Cenevre Sözleşmelerine uymalarını taahhüt etse de, Somali'deki herhangi bir yasal süreçten de muaf tutuluyorlar.
Bunun yerine AMISOM askerleri Somali'de "kendileri tarafından işlenebilecek her türlü cezai suçla" ilgili olarak kendi ülkelerinin "münhasır yargı yetkisi" altında. Dünya çapındaki BM barış gücü askerleri de benzer şekilde tazmin ediliyor.
Ali, The New Humanitarian'a yaptığı açıklamada, "Yerel mahkemelere taşınan ve milletvekilleri tarafından ele alınan çok sayıda Afrika Birliği cinayeti vakası oldu, ancak hesap verebilirlik bir yana, herhangi bir tazminat bile söz konusu olmadı" dedi.
Golweyn katliamı, yargı yetkisine sahip mahkemelerin bile yasaların sonuna kadar kovuşturma yapmakta tereddüt edebileceği bir örnek. Cinayetlere karışan Ugandalı askerler sonunda askeri mahkemeye çıkarıldı ve ikisi idam cezasına çarptırıldı. Ancak Uganda temyiz mahkemesi bu kararı bozdu, her ne kadar tüm askerler uzun süreli hapis cezasına çarptırılmış olsalar da.
Qoryooley ve Golweyn manşetlere çıkarken, çoğu mağdur için gerçek, ya intikam korkusundan ya da davaları hiçbir zaman gün ışığına çıkmadığı için sessiz bir acı.
Ali, "Somali'de Afrika Birliği güçleri tarafından işlenen insan hakları ihlalleri vakalarının çoğu rapor edilmedi ve belgelenmedi" dedi. "Çoğu sivil mağdurun hükümete ya da Afrika Birliği misyon şefine şikayette bulunmak için erişimi yok: Haklarını savunacak ya da davalarında mücadele edecek kimse yok."
Somali'deki Hıristiyan askerler haçlarla yürüdü
"AUSSOM, ATMIS ve AMISOM ile aynı"
Clare Brown, on yılı aşkın bir süredir Somali'de çalışan ve insan hakları ihlalleri mağdurlarını araştıran ve savunan bağımsız bir insan hakları avukatı. Kendisi, bir dizi STK ile birlikte, sivillerin istismar olaylarını rapor etmelerine olanak sağlamak amacıyla iç hesap verebilirlik prosedürlerini güçlendirmek için Afrika Birliği güçleriyle iş birliği yapıyor.
Ana mekanizma, Afrika Birliği'nin ihlalleri izlemek için kurulan Sivil Kayıp İzleme, Analiz ve Müdahale Birimi (CCTARC). Ancak tazminat ödemek için bağımsız bir fonu yok, karmaşık bir raporlama prosedürü var ve daha temel olarak misyona, asker gönderen ülkeler veya bağışçılar tarafından öncelik verilmiyor.
Brown, Afrika Birliği birlikleri tarafından öldürülenlerin ailelerine tazminat ödendiği vakalar olsa da, "CCTARC ile yıllar boyunca yaptığım görüşmeler, hiçbir zaman gerçekten etkili bir şekilde işlemediğini gösteriyor" dedi. "Bu ödemelerde kesinlikle şeffaflık, tutarlılık ya da öngörülebilirlik yok."
2018'de Somali'de Afrika Birliği'nin insancıl hukuk ve insan haklarına uyumu konusunda bir değerlendirme misyonuna liderlik eden Dersso, CCTARC'ı daha az küçümsüyor. "Kesinlikle sınırlamaları var, ancak bu işlevsel olarak işe yaramaz olduğu anlamına gelmiyor" dedi.
Ancak yerel algılar çok önemli. Somalililerin çoğu, Afrika Birliği'nin üç ayrı misyonu arasında ayrım yapamıyor ve bunların hepsini, "Somali'yi bağımlı hale getirmek için tasarlanmış Batılı çıkarların bir aracı" olduğuna inandıkları, "hesap vermez yabancı müdahaleler" olarak görüyor.
"AUSSOM, ATMIS ve AMISOM ile aynı. Yeni bir isim ama aynı güç" diyen Abdullahi Salah, 2023 yılında aracına ateş açıldığını ve kendisi ile birlikte üç kişinin Afrika Birliği askerleri tarafından gözaltına alınıp dövüldüğünü belirtiyor. "İşte bu yüzden adaletin peşinden gitmeyeceğim, size kötü şeyler yaptıklarında yapılabilecek hiçbir şey yok."
Ancak Dersso'ya göre asıl sorun, en başta neden müdahale edildiği ve bunun Somali'de otuz yılı aşkın bir süredir devam eden devlet çöküşü hakkında ne anlattığı.
"İç siyasi düzeyde bozulan şeylerin temellerinin düzeltilmesi gerekiyor" dedi. "Bir görevden diğerine savrulmaya devam edemezsiniz. Somalililerin ulusal bir siyasi çözüme ihtiyacı var, aksi takdirde bu sürekli güvensizliğe sahip olacağız."