Daoud Kuttab

Daoud Kuttab

ABD ve İsrail tehlikeli bir oyun oynuyor

ABD ve İsrail tehlikeli bir oyun oynuyor

5 Mayıs'ta Hamas'ın ateşkes anlaşmasını kabul ettiği haberi Gazze'de hızla yayıldı ve insanlar sokaklara dökülerek kutlama yaptı. Ancak İsrail'in Refah'a ölümcül bir kara saldırısı başlatmasıyla sevinçleri kısa sürdü.

Haftalardır İsrail ve ABD tarafından, tutumunun ateşkes görüşmelerinde ilerlemeyi engellediği suçlamalarıyla karşı karşıya kalan Hamas, stratejik bir karar alarak düşmanını etkili bir şekilde alt etti. Artık top İsrail'in ve dolayısıyla onun ana destekçisi ABD'nin sahasında.

Kalıcı bir ateşkes anlaşması yapılmazsa İsrail barışın gerçek bozucusu, ABD ise dürüst olmayan bir aracı olarak ifşa olacak.

Bu ikilinin bir oyun oynadığına, İsrail'in Hamas'a önerilen anlaşmadan haberdar olmadığı ve ABD'nin İsrail'in Refah operasyonuna karşı çıktığı gibi inandırıcı olmayan söylemleri dünya kamuoyuna satmaya çalıştığına dair işaretler var.

Her iki taraf da kamuoyunda şaşkınlık ve hayret uyandırıyor gibi görünse de, bundan sonra ne olacağını biliyor ve bekliyor olabilirler.

İsrail anlaşmayı, içerdiği yeni hükümlerden haberdar olmadığı için reddettiğini iddia ederken, müzakerelere dahil olan CIA şefi Bill Burns'ün İsrail tarafını bilgilendirdiğine dair haberler var. Başkan Joe Biden'ın İsrail'e verdiği "sarsılmaz" destek göz önüne alındığında, yönetiminin müttefikinin çıkarlarına uygun olmayan bir anlaşmayı müzakere etmesi pek olası görünmüyor.

ABD ise İsrail'in Gazze'ye kara harekâtı düzenlemesine kesinlikle karşı olduğunu açıkladı. Ancak operasyon başladı ve Biden yönetiminin tepkisi operasyonu kınamak değil, küçük göstermek oldu. ABD Ulusal Güvenlik Konseyi Sözcüsü John Kirby, bunun herkesin beklediği tam bir işgal değil, "sınırlı" bir operasyon olduğunu söyledi ve böylece dolaylı olarak ABD'nin İsrail'in planlarından haberdar olduğunu gösterdi.

Bu bağlamda, ABD'nin karşı çıktığı bildirilen ve o kadar da "sınırlı" olmadığı ortaya çıkan bir başka "sınırlı" operasyonu hatırlamak önemlidir. İsrail'in 1982'de Lübnan'ı işgalinin başlangıcında, dönemin İsrail Başbakanı Menahem Begin, İsrail ordusunun Lübnan topraklarına sadece 40 km gireceğini, bunun da İsrail'in kuzeyini bombalayan Filistinli silahlı grupların mevzilerini "ortadan kaldırmak" için olacağını iddia etmişti.

Şaşırtıcı olmayan bir şekilde, İsrail birlikleri 40 km'de durmadı ve başkent Beyrut'a kadar 110 km ilerleyerek burayı ele geçirdi. Aldatmacasını örtbas etmeye çalışan İsrail hükümeti, dönemin Dışişleri Bakanı Alexander Haig'in bile tekrarladığı zayıf bir gerekçe olan "sahadaki durum" nedeniyle geniş çaplı işgalin gerekli olduğunu iddia etti. İsrailliler 2000 yılına kadar Lübnan'dan çekilmedi.

İsrail'in Gazze'ye yönelik bu savaşı boyunca, ABD tarafından İsrail'in dikkate aldığı aleni bir uyarı yapılmadı. Bu tür uyarıların ne ölçüde İsrail hükümetinin her hareketini desteklemeye devam ederken ona baskı uygulamaktan ibaret olduğu gerçekten de belirsizdir. Bu anlamda, Biden yönetiminin Refah'a yönelik geniş çaplı işgali durdurması için baskı yapmak üzere İsrail'e bir silah sevkiyatını beklettiğine dair haberlere şüpheyle yaklaşmak gerekir.

Bu sözde "sınırlı" operasyon bağlamında, ABD'nin İsrail güçlerinin Mısır ile Refah sınır kapısının Filistin tarafını işgal etmesine zımnen onay vermesi endişe vericidir.

İsrail'in Filistin geçiş noktasını ele geçirmesi, çok ihtiyaç duyulan yardımların tamamen engellenmesinden korkan Gazze'de paniğe neden olmakla kalmadı, aynı zamanda saldırıyı kınayan Kahire'yi de derinden endişelendirdi.

Mısır geçmişte defalarca İsrail askeri birliklerinin Philadelphi Koridorunun Filistin tarafında bulunmasının Camp David Anlaşmalarının ve Philadelphi protokolünün ihlali anlamına geldiği ve bu bölgenin askerden arındırılması gerektiği konusunda uyarıda bulunmuştu.

İsrail ve Mısır arasındaki Camp David Barış Antlaşması 1979 yılında ABD'nin aracılığı ve garantisiyle imzalanmıştı. Daha sonra İsrail'in Gazze Şeridi'nden çekilmesinin ardından 2005 yılında Philadelphi protokolü ile değiştirildi. Mısır anlaşmanın hükümlerine riayet etti ancak şimdi İsrail riayet etmiyor gibi görünüyor.

Biden yönetimi, İsrail'in Refah'ı işgalini "sınırlı" olarak sunarak eleştirileri başarılı bir şekilde saptırdığını düşünüyor olabilir, ancak ABD destekli bir anlaşmayı ihlal ederek geçidin işgal edilmesi, ABD ve İsrail'in imzaladıkları anlaşmaları çiğnemekten çekinmediklerine dair açık bir mesaj gönderiyor.

Bu durum, Washington'un İsrail'i Gazze'de işlediği vahşetin yasal sonuçlarından korumak için elinden geleni yapmasının ve böylece uluslararası hukuku baltalamasının üzerine geliyor. ABD'li yetkililer BM Güvenlik Konseyi kararlarını "bağlayıcı değil" olarak nitelendirdi, Uluslararası Adalet Divanı'nı Gazze'deki durumu muhtemel bir soykırım olarak kabul ettiği için kınadı ve Uluslararası Ceza Mahkemesi'ni İsrailli yetkililer için tutuklama emri çıkarması halinde yaptırım uygulamakla tehdit etti.

Bu haliyle Biden, Kasım ayındaki seçimleri kaybetmeye ve arkasında korkunç bir miras bırakmaya doğru gidiyor: Gazze'de bir soykırıma göz yummak ve daha fazla zulmün ve cezasızlığın önünü açmak için uluslararası hukuk düzeninin altını oymak.

Rotayı değiştirmek için hala çok geç değil. Biden, Hamas ile kalıcı bir ateşkes anlaşmasını kabul etmesi, Gazze'den tamamen çekilmesi, kuşatmayı kaldırması ve tam insani yardım erişimine ve yeniden inşanın başlamasına izin vermesi için İsrail'e gerçek ve kararlı bir baskı uygulamalıdır.


Al Jazeera'da yayınlanan bu değerlendirme Mepa News okurları için Türkçeleştirilmiştir. Değerlendirmede yer alan ifadeler yazarın kendi görüşleridir ve Mepa News'in editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bu yazı toplam 2168 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Mepa News, yapılan yorumlardan sorumlu değildir. Her bir yorum 600 karakterle (boşluklu) sınırlıdır.
Daoud Kuttab Arşivi