Esed rejimi 14 milyon Suriyelinin ev ve arazilerine el koyma hazırlığında

Esed rejimi 14 milyon Suriyelinin ev ve arazilerine el koyma hazırlığında

Suriye'de Esed rejiminin, ülke dışına çıkan ya da rejim tarafından "tehlikeli" görülen kişilerin mülklerine el konulması yönünde çıkardığı yasalar, 14 milyon kişinin doğrudan ya da dolaylı olarak etkilenmesi ve evlerini tamamen kaybetmesine neden olabilir

Suriye İnsan Hakları Ağı (SNHR) tarafından hazırlanan bir rapora göre, Esed rejiminin ülke içi ya da dışındaki mültecilerin topraklarına ve mülklerine el koyma yetkisini devlete veren yasaları kabul etmesi, milyonlarca kişiyi "aşılması zor engellerle" karşı karşıya bırakıyor. 

Euronews'in haberine göre, Suriye'de sivillere yönelik hak ihlallerini belgeleyen SNHR, bugün yayımlanan 61 sayfalık raporunda, 14 milyon Suriyelinin bu durumdan etkileneceğini ortaya koydu. 

Birleşmiş Milletler (BM) Mülteciler Yüksek Komiserliği'ne, (Esed rejimi ile müzakerelerde) mültecilerin evlerine dönmelerinin önündeki başlıca engellerden biri olarak görülen bu yasaların hatırlatılması çağrısında bulunuluyor.

Rapor, 2011'de başlayan halk ayaklanmasından önce ve sonra Beşar Esed rejimi tarafından çıkarılan yasalar silsilesini ayrıntılı bir şekilde inceliyor. 

Buna göre, yerinden edilenlerin ya da yurt dışına çıkmak zorunda kalanların mülklerine geri dönebilmesi için çok sayıda kanunun yeniden düzenlenmesi gerektiğinin altı çiziliyor.

"İnsanları her türlü haktan mahrum bırakan çok sayıda yasa çıkarıldı"

Esed'in Arap Birliği zirvesine katılmasıyla birlikte uzun süredir dışlanan Esed rejimi, diplomasi sahnesine geri döndü. 

Bu normalleşme hamlesi Türkiye, Lübnan ve Ürdün gibi komşu ülkelerdeki mültecilerin geri gönderilmesine yol açabilir.

SNHR İcra Direktörü Fadel Abdül Gani, "İnsanlar geri dönmekten korkuyor, çünkü mülk sahibi olduklarını kanıtlamak için belgeleri veya nüfus kayıtlarına erişimleri olsa bile, onları her türlü haktan mahrum bırakan çok sayıda yasa çıkarıldı ve pratikte tazminat da yok. Bu yasalar, Suriye rejiminin, Suriye'nin tüm stratejik ve önemli bölgelerini ele geçirmesi için açık çek olarak kullanılıyor." değerlendirmesinde bulundu.

Gani, söz konusu yasaların, henüz kayıtlara geçmemiş ancak çoğunlukla Esed rejimi tarafından öldürülen 500 bin Suriyeli sivilin ailelerini, 115 bin zorla kaybedilen kişiyi ve Suriye içinde yerinden edilmiş ya da ülkeden kaçmış 12,3 milyon kişiyi etkilediğini dile getirdi. 

Esed rejimi tarafından kabul edilen mülkiyet yasaları üzerine yapılan bir yıllık çalışmanın sonucu olarak ortaya çıkan araştırma, 'sürgündeki Suriyelilerin', ailelerinin sahip olduğu arazileri ve mülkleri geri almaya çalışırken karşılaşacakları yasal zorlukların da altını çiziyor.

Zira rapora göre, ayrımcı yasalar 2012 yılında çıkarılan 66 sayılı kararname ile başladı. 

Kararname Şam'daki gayrı resmi yerleşim yerlerini yeniden geliştirmeyi amaçlasa da gerçekte muhalifleri hedef alıyordu.

Bunu takip eden ve resmi adı "Planlama ve Kentsel Gelişim Kanunu" olan 2015 tarihli 23 sayılı kanun, belediyeler ve valilikler gibi idari birimlere, imar alanları dışında kalan özel mülklerden bedelsiz olarak arazi kesintisi (istimlak) yapma yetkisi tanıdı.

Nisan 2018'de kabul edilen ve tepkiler üzerine aynı yıl içinde değiştirilen bir başka yasa, Esed rejiminin ilk olarak Şam'da uygulamaya koyduğu imar alanı planını tüm ülkeye yaymasına ve mülk sahiplerine arazi veya mülk sahipliğini kanıtlamaları için 30 gün süre tanımasına olanak sağladı.

SNHR'ın raporuna göre, daha sonra bir yıla uzatılan ilk 30 günlük süre, ister mülteci ister yerinden edilmiş olsun, evinden edilmiş bir kişinin gerekli belgeleri bulması ve hazırlaması için yeterli değil.

Raporda, 10 sayılı kanunun kamuoyuna açıklanan amacının askeri çatışmalarda tahrip edilen mülklerin yeniden inşasını sağlamak olduğu belirtildi.

Ancak sonuç, Esed rejimi muhaliflerinin mülklerinin ellerinden zorla alınması ve rejime sadık elit kesim arasında pay edilmesi oldu.

Yönetimin 2013-2016 yılları arasında bombaladığı şehirlerden biri olan Halep'te 78 hektarlık bir alanda yeniden imar bölgeleri oluşturuldu.

Raporda tespit edilen birbiriyle bağlantılı diğer mülkiyet yasaları arasında 2012 yılında kabul edilen ve "terörist" ya da "devlet güvenliğini tehdit ettiği düşünülen" kişilere ait mülklere el konulmasına ve kamulaştırılmasına yetki veren 19 sayılı yasa da yer alıyor.

tg-003.jpg

İlgili Haberler
Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Mepa News, yapılan yorumlardan sorumlu değildir. Her bir yorum 600 karakterle (boşluklu) sınırlıdır.