Andrew Day

Andrew Day

İran ile anlaşma ABD ve İsrail'in çıkarına olacaktır

İran ile anlaşma ABD ve İsrail'in çıkarına olacaktır

Başkan Donald Trump'ın İran ile nükleer anlaşma yapma çabaları zorlu bir engelle karşılaştı: İsrail lobisi.

İsrail yanlısı düşünce kuruluşları, lobi grupları ve analistler Trump'ı önemli bir anlaşmaya varmak yerine Tahran'a yönelik yaptırımları arttırmaya, makul olmayan taleplerde bulunmaya ve daha fazla savaş tehditleri savurmaya teşvik ediyor.

Ayrıca Cumartesi günü İran Dışişleri Bakanı ile bir araya gelerek asıl müzakereler için zemin hazırlayan Trump'ın özel temsilcisi Steve Witkoff'u da itibarsızlaştırmaya çalışıyorlar. Başkan'ın güvenilir bir dostu olan Witkoff başarılı olmuş gibi görünüyor ve bu hafta sonu için yeni görüşmeler planlanıyor.

İsrail lobisi Trump yönetiminin diplomatik çabalarını baltalamaya çalışırken, bazı "güvercin kesim" İranlılar ve Trump yanlıları Başkan'ı İsrail'in değil Amerika'nın çıkarlarını gözetmeye çağırdı. Bu argümanlar ikna edici olabilir ancak İran müzakereleri söz konusu olduğunda önemli bir husus gözden kaçmaktadır: ABD'nin Tahran'la yapacağı bir anlaşma İsrail'in de çıkarlarına hizmet edecektir.

Geçtiğimiz Cumartesi günü X'te yayınlanan bir yazıda bunun temel nedenlerini ortaya ifade etmeye açlıştım: “Bir anlaşma İran'ın nükleer programını dizginleyecek, sertlik yanlılarını saf dışı bırakacak, bölgeyi istikrara kavuşturacak ve birçok Amerikalının İsrail'i suçlayacağı bir savaşı önleyecektir.”

Aynı gerekçeler Temmuz 2015'te Başkan Barack Obama, Amerika'daki İsrail yanlısı seslerin ve İsrail hükümetinin güçlü itirazlarına rağmen ilk İran nükleer anlaşmasını imzaladığında da geçerliydi. Lobi grubu AIPAC bu anlaşmayı engellemek için on milyonlarca dolar harcadı ve Mart 2015'te İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu şaşırtıcı bir küstahlıkla Kongre'de ABD Başkanı'nın diplomasisine karşı çıkan bir konuşma yaptı. Netanyahu, “Bu anlaşma İran'ın nükleer silah geliştirmesini engellemeyecek” demişti.

Birkaç ay sonra ABD -Çin, Rusya ve Avrupa ile birlikte- İran'la anlaşmayı imzaladı ve Netanyahu'nun uyarılarının yersiz olduğu kısa sürede ortaya çıktı. Tahran, yaptırımların hafifletilmesi karşılığında santrifüjlerinin çoğunu devre dışı bıraktı, zenginleştirilmiş uranyumunun çoğunu ülke dışına gönderdi ve nükleer silah-bomba yapmadığını doğrulamak için denetleyicilere kapsamlı erişim izni verdi. İran hükümeti, Trump'ın anlaşmadan çekildiği Mayıs 2018'de halen anlaşmaya uyuyordu ve anlaşmayı yaşam desteğinde tutma umuduyla bir yıl daha uymaya devam etti. Ancak 2019'da Tahran'ın sabrı tükendi ve feshedilen anlaşmanın belirlediği sınırların ötesinde uranyum zenginleştirmeye yeniden başladı.

Nükleer anlaşma, devam ettiği süre boyunca, Tahran'ın nükleer silah yapması için gereken “patlama süresini” uzatmakla kalmadı, aynı zamanda İran siyaseti üzerinde de olumlu bir etki yarattı. Azalan yaptırımlar ve İran'ın gelişen diplomatik ilişkileri sayesinde ılımlı Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, sertlik yanlılarının muhalefetine rağmen 2017'de yeniden seçildi. Ruhani sadece ABD liderliğindeki Batı ile diplomasiyi değil aynı zamanda kadınlar ve azınlıklar için sivil hakları da destekledi. Ancak nükleer anlaşma bozulunca Ruhani ve diğer reformistlerin siyasi konumu azaldı ve 2021'de sertlik yanlısı İbrahim Reisi cumhurbaşkanı oldu.

İran nükleer anlaşmasının işe yaradığı, Tahran'ın nükleer programını bir kutuya koyduğu ve rejimi daha liberal bir yöne ittiği açıktı. Dahası, Amerikan halkı için de iyi bir anlaşma olmuştu. Anlaşma ikili gerilimleri azaltmış, İran'ın şüpheli nükleer emelleri sorununu etkisiz hale getirmiş ve Washington'a Orta Doğu'dan çekilme fırsatı sağlamıştı. Bu nedenlerle, The American Conservative'in kurucularından Pat Buchanan anlaşmayı “Obama yönetiminin dış politikadaki en önemli başarısı” olarak övgüde bulundu.

Amerika'daki İsrail yanlısı ilerici grupların da anladığı gibi bu anlaşma İsrail için de iyi bir anlaşmaydı. Örneğin J Street, Başkan Joe Biden'ı anlaşmayı canlandırmaya çağırdı ve anlaşmayı “İran'ın dünyanın en tehlikeli silahlarını elde etmesini engelleyen” “tarihi bir diplomatik başarı” olarak nitelendirdi. J Street gibi kuruluşların bakış açısına göre İran nükleer anlaşması İsrail hükümetinin temel amaçlarından birini -İran'ın nükleer silah kapasitesine sahip olmasını engellemek- gerçekleştirmiş ve bunu bölgeyi istikrarsızlaştırabilecek bir savaş başlatmadan yapmıştı.

İsrail içinde bile birçok üst düzey yetkili nükleer anlaşmayı memnuniyetle karşıladı ve daha sonra ABD'nin çekilmesine karşı çıktı. Mossad'ın eski başkanı Efraim Halevi Temmuz 2015'te “Anlaşma olmadan İran istediği gibi hareket etmekte özgür olacak” diye yazdı. Aynı ay, İsrail Uzay Ajansı'nın o dönemki başkanı Isaac Ben-Israel, “Anlaşma hiç de kötü değil. Hatta İsrail için iyi bile.” dedi. İsrail iç güvenlik servisinin eski başkanı Carmi Gillon 2017'de “Anlaşma sayesinde İran'ın nükleer programı etkisiz hale getirildi ve bombaya giden tüm yolları tıkandı” diye yazdı.

Anlaşma çöktüğünde bu isimler hayal kırıklığına uğradı ve çoğu Netanyahu'yu suçladı. Ben-Israel 2021'de “Netanyahu'nun Trump yönetimini nükleer anlaşmadan çıkmaya ikna etme çabalarının İsrail tarihindeki en kötü stratejik hata olduğu ortaya çıktı” dedi.

Diğer İsrailli yetkililer Netanyahu'yu eleştirirken bu kadar ileri gitmediler ama yine de ABD dış politikasını alenen engellemenin akıllıca olup olmadığını sorguladılar. Eski İsrail Başbakanı Ehud Barak 2014 yılında bu tür eylemlerin İsrail'in süper güç patronunu karşısına alabileceği uyarısında bulunmuştu.

Netanyahu'nun Barak ve diğerlerinin pragmatik uyarılarını görmezden gelmesinin bir nedeni basit bir kibir olabilir. Uzun süredir İsrail lideri olan Netanyahu, ABD'nin İsrail'e verdiği desteğin sonsuza kadar devam edeceğinden son derece emin olma eğiliminde.

Netanyahu 2001 yılında İsrailli yerleşimcilerle yaptığı sıradan bir toplantı sırasında kameramana kaydı durdurmasını söylemiş, ancak her nedense kamera çekmeye devam etmiş ve Netanyahu'nun “Amerika çok kolay hareket ettirebileceğiniz, doğru yönde hareket ettirebileceğiniz bir şey” şeklindeki övünmesini kaydetmişti. Dünyanın tek küresel süper gücünün neden bu kadar esnek olduğunu açıklayan Netanyahu, “Amerikalıların yüzde sekseni bizi destekliyor. Bu çok saçma!” ifadelerini kullanmıştı.

Bu absürdlük uzun sürmedi. Pew Research'e göre Amerikalıların yüzde 53'lük küçük bir çoğunluğu şu anda ülkelerine olumsuz bakıyor. Bu oran Mart 2022'ye kıyasla 11 puanlık bir artış anlamına geliyor ve İsrail'in Amerikalılar arasındaki popülaritesi daha da azalacak gibi görünüyor. Cumhuriyetçilerin İsrail'i destekleme olasılığı Demokratlara kıyasla çok daha yüksekken, 18-49 yaş arası Amerikalıların yarısı İsrail'i desteklemiyor. Bu rakamlar, etrafı düşman ülkelerle çevrili ve Amerika'nın askeri ve diplomatik yardımına bağımlı olan İsrail için endişe verici bir sorun teşkil etmektedir.

İsrail'in bu keskin düşüşü tersine çevirmeye çalışması akıllıca olacaktır ancak ABD-İran diplomasisine karşı çıkması bu eğilimi hızlandırma riski taşımaktadır. Eğer Trump İran'la anlaşmak yerine savaşa girerse -ki tek seçeneğin bu olduğuna inanıyor gibi görünüyor- birçok Amerikalı ABD'yi Orta Doğu'da yeni bir çatışmaya sürüklediği için İsrail'i suçlayacaktır. Bu durumda Demokratlar pekala yekpare bir İsrail karşıtı parti haline gelebilirken, Cumhuriyetçi kuruluşun da dedelerinin Yahudi devletine olan sevgisini paylaşmayan muhafazakar Y ve Z kuşağını yabancılaştırmaktan kaçınması gerekecektir.

İsrail lobisi giderek azalan teveccühe akıllı halkla ilişkilerle değil, ABD hükümetini üniversite kampüslerinde İsrail'e yönelik eleştirileri bastırmaya zorlayarak yanıt veriyor. Birçok yorumcu ifade özgürlüğüne yönelik baskıların sadece anayasaya aykırı değil, aynı zamanda siyasi açıdan da uygunsuz olduğunu savunuyor. İlerici bir gazeteci olan Zaid Jilani, X'te “İsrailliler bunun itibarlarına yardımcı olmayacağını anlamalı ve ifade karşıtı önlemleri reddetmelidir” diye yazdı.

Muhafazakarlar da İsrail'in ve İsrail lobisinin Trump yönetimi üzerindeki etkisinden bıkmış durumda. Podcast sunucusu Thaddeus Russell X'te “İsrail, MAGA'nın (Make America Great Again) parçalanacağı kaya olacak” diye yazdıktan sonra, “MAGA'nın önde gelen üyelerinin” bu paylaşımı beğendiğini açıkladı.

Şimdi İsrail ve Amerikalı destekçilerinin siyasi taktiklerini yeniden değerlendirmeleri için iyi bir zaman gibi görünüyor. İşe Amerikan-İran diplomasisinin İsrail için faydalarını ve kendisine meydan okuyan dost ve müttefiklerine karşı hızla cephe alabilen bir ABD başkanının en önemli jeopolitik önceliğini sabote etmenin siyasi risklerini kabul ederek başlamalılar.

İsrail için İran ile önleyici bir nükleer silahsızlanma anlaşmasına razı olmak pek de fedakarlık sayılmaz. Biden'ın bir zamanlar Netanyahu'ya söylediği ve Trump'ın da şimdi ona söylemesi gerektiği gibi, İsrail'in kazanmayı kabul etmesi akıllıca olacaktır.


The American Conservative'de yayınlanan bu görüş yazısı Mepa News okurları için Türkçeleştirilmiştir. Değerlendirmede yer alan ifadeler yazarın kendi görüşleridir ve Mepa News'in editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bu yazı toplam 1396 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Mepa News, yapılan yorumlardan sorumlu değildir. Her bir yorum 600 karakterle (boşluklu) sınırlıdır.
1 Yorum
  • Eren / 17 Nisan 2025 16:10

    Zaman kaybı.

    Yanıtla (1) (0)
Andrew Day Arşivi