Alessandra Bajec

Alessandra Bajec

Sarı hatlar ve yeşil bölgeler: Gazze fiili olarak nasıl bölündü?

Sarı hatlar ve yeşil bölgeler: Gazze fiili olarak nasıl bölündü?

Geçtiğimiz hafta BM Güvenlik Konseyi, Başkan Donald Trump'ın Gazze planını onaylayarak Filistin topraklarının savaş sonrası geleceği üzerinde Amerikan denetimini etkin bir şekilde tesis etti.

Geçici bir yönetim ve uluslararası bir istikrar gücü öngören karar, ulusal iradeyi zayıflatacağı uyarısında bulunan bazı Filistinli grupların sert tepkisiyle karşılaştı.

ABD'nin yol haritası gelecekte bir Filistin devletine giden yolu belirlese de, muğlak ifadeleri ve bu devletin neye benzeyeceğine dair somut detayların olmaması Filistinlilerin kendi kaderini tayin etmesine yönelik gerçek bir taahhüt konusunda şüphe uyandırıyor.

BMGK bağımsız bir Filistin devletine giden “olası” bir yol öngörürken, İsrail hükümeti Filistin devletini kesin bir dille reddederek bunu “varoluşsal bir tehdit” olarak nitelendirdi.

Oylama, ABD'nin Gazze Şeridi'ni iki bölgeye ayırma planlarının ortasında gerçekleşti. Düzenleme, savaştan harap olmuş bölgenin İsrail'in belirlediği Sarı Hat boyunca potansiyel olarak süresiz bir şekilde bölünmesini, İsrail askeri kontrolü altında -yeniden inşanın başlayacağı- bir “yeşil bölge” ve fiili Hamas kontrolü altında kalacak bir “kırmızı bölge” oluşturulmasını öngörüyor.

ABD arabuluculuğunda Ekim ayında varılan ve Tel Aviv'in defalarca ihlal ettiği ateşkes anlaşması uyarınca Filistinliler kıyı şeridinde Gazze'nin yarısından azını oluşturan küçük bir bölgeye itilirken, İsrail güçleri Şerit'in yüzde 53 ila 58'ini kontrol ediyor.

İsrail ordusu, ateşkesin ilk aşamasında belirlenen ve İsrail birliklerinin çekilmek zorunda kaldığı görünmez askeri sınır olan Sarı Hat'tın ötesinde kalan bölgede yaklaşık 40 aktif askeri mevzi bulunduruyor.

Bazıları İsrail tarafından desteklenen -Filistinli- silahlı milisler ve aşiretlerin karışımı, Gazze'nin İsrail komutası altındaki bölgelerinde ortaya çıkarak Hamas'ın otoritesine meydan okuyor. Grupla ilgili hayal kırıklığına uğrayanlar da dahil olmak üzere pek çok Gazzeli bu küçük, parçalı grupların yükselişinden tedirgin.

Gazze'nin iki milyonluk nüfusunun büyük çoğunluğu dar ve boğucu bir kara parçasına sıkışmış durumda, moloz yığınları ve derme çatma çadırlar arasında yaşıyor, hayat kurtarıcı yardımlar kısıtlı ve tıbbi bakım hizmetleri yok.

ABD-Filistinli gazeteci ve yazar Ramzy Baroud The New Arab'a verdiği demeçte, “ABD planının ilk aşaması Gazze'yi daha da parçaladı ve hayatta kalan nüfusu daha da küçük bir bölgeye sıkıştırarak yarısından azını hiçbir şekilde hayatta kalma imkanı olmayan bir toplama kampına dönüştürdü” dedi.

Quincy Institute for Responsible Statecraft'ta kıdemli araştırmacı olan Khaled Elgindy de benzer yorumlarda bulunarak Gazze'yi süresiz olarak İsrail tarafından yönetilen bir bölge ile devasa bir toplama kampı arasında bölünmüş olarak tanımladı. “Güvenlik Konseyi'nin normalleştirdiği gerçeklik budur” diyerek BM'nin son kararını eleştirdi.

Orta Doğu uzmanına göre Gazze için sözde barış planı, sahada “kalıcı gerçekler” haline gelmesi muhtemel yeni olgular yarattı ve İsrail'in kapsamlı kontrolünün damgasını vurduğu Batı Şeria tarzı bir düzenleme riskini beraberinde getirdi.

Trump yönetiminin Gazze'nin İsrail kontrolü altındaki bölümünde “alternatif güvenli topluluklar” inşa etmek için çalıştığı bildiriliyor. Bu toplulukların uzun vadeli yeniden yapılanma mümkün olana kadar geçici konut, okul ve hastane sağlaması amaçlanıyor. Yeni yerleşim alanlarının Hamas yönetimi altındaki bölgelerden Gazzelileri yeniden yerleştirmeyi amaçlayan bir projenin parçası olduğu söyleniyor.

Eleştirmenler bu girişimin Gazze'nin bölünmüşlüğünü pekiştireceği, Filistin egemenliğini zayıflatacağı ve zorla yerinden etme anlamına geleceği uyarısında bulunuyor.

Filistinli bir İsrail araştırmacısı olan Rami Abu Zubaydah ise Filistin Enformasyon Merkezi'ne yaptığı açıklamada Amerikan planının gerçekçi olmadığını çünkü Gazze'nin yoğun kentsel ve ailesel dokusunun “bölünebilecek bir toprak olmadığını” söyledi. Aslında İsrail'in ne çekilmeden önce ne de iki yıllık çatışma boyunca bölgeyi tam olarak kontrol edemediğini de sözlerine ekledi.

Gazze'de doğup büyüyen Baroud, projenin İsrail'in Filistinlilere yönelik daha önceki politikalarının “çok daha çirkin” bir versiyonu olduğunu, çünkü insanlara artık siyasi duruşlarının Şerit'in tam ölçekli soykırıma dönüp dönmeyeceğini belirleyebileceğinin söylendiğini açıkladı.

“İsrail'in yeni taktiği Gazze'yi bölmek ve direnişle bağlantısı olmayan Filistinlilerin yeniden inşa edilen bölgeye akın etmesine izin vermek” diyerek burada alternatif bir yönetim yapısı kurmayı umuyor.

Analist, İsrail'in “iki Gazze” oluşturma girişiminin halk arasında yeterince ilgi görmeyeceğine inanıyor ve güçlü birlik duygusunun Gazze toplumu içinde bölünmeler yaratmayı uzun zamandır neredeyse imkansız hale getirdiğini belirtiyor.

Baroud, “Durum ne kadar vahim olursa olsun İsrail'in Gazze'de bu tür bir toplum mühendisliği yapabileceğini sanmıyorum” dedi.

Baroud, Gazze'nin bölünmesinin eski bir fikir olduğunu vurgulayarak, eski İsrail Başbakanı Ariel Şaron'un 1971'de Şeridi askeri bölgeler ve yerleşimler yoluyla ayrı alanlara bölen “Beş Parmak” planına işaret etti.

Ancak Gazzelilerin bu plana uzun yıllar direndiğini ve bunun da Şaron'u 2005 yılında İsrailli yerleşimcileri ve askerleri kıyı bölgesinden çekmeye ittiğini belirtti.

Ortaya çıkan bölgesel bölünmelerin yanı sıra, Tel Aviv daha önce Gazze'yi ikiye bölen ve İsrail'e ana otoyollar üzerinde kontrol sağlayan doğu-batı askeri yolu olan Netzarim Koridoru'nu kurdu. Ayrıca Gazze-Mısır sınırı boyunca bir tampon bölge olan Philadelphi Koridoru'nu da güçlendirdi.

Başlangıçta İsrail'in ateşkes kapsamındaki ilk çekilişini işaret eden geçici bir askeri düzenleme olarak tasarlanan Sarı Hat, uluslararası bir istikrar gücü konuşlandırma ve birinci aşamadan sonra İsrail ordusunun bölgedeki doğrudan varlığını azaltma planlarına rağmen şimdi sağlamlaştırılıyor.

Trump'ın 20 maddelik planı Gazze'de kalıcı olma riski taşıyan coğrafi bir bölünme ortaya çıkardı. Pek çok Filistinli bunun sonucunda İsrail işgali altında bulunan ve yeniden inşanın bir kısmının burada yoğunlaştığı doğu ile Hamas kontrolündeki ve nüfusun büyük kısmının harap olmuş ve yeniden inşanın çok az olduğu bölgelerde sıkışıp kaldığı batı arasında fiili bir bölünme olacağından korkuyor.

Plana göre İsrail kademeli olarak bir “güvenlik çemberine” çekilecek ancak uluslararası bir idari organ tarafından denetlenen bu tampon bölge üzerinde askeri kontrolü elinde tutacak. Eleştirmenler bunun İsrail'in bölgenin büyük bölümü üzerindeki etkin kontrolünü devam ettireceği ve Filistinlileri savaş öncesine kıyasla daha küçük, daha kısıtlı bir Gazze'ye hapsedeceği uyarısında bulunuyor.

Bu arada ateşkesin ikinci aşaması için yürütülen müzakereler, Hamas'ın üç rehineden geriye kalanları halen teslim edememesi nedeniyle tıkanmış durumda. Mevcut sürecin uzatılması Filistinlilerin çektiği acıları daha da uzatacak ve sivilleri daha fazla şiddete maruz bırakacaktır.

İsrail güçleri ateşkesin başladığı 10 Ekim'den bu yana neredeyse her gün hava saldırıları, topçu bombardımanı ve yıkım gerçekleştirmeye devam etti. Sadece ilk ay içinde İsrail ateşkesi yaklaşık 500 kez ihlal ederek 340'tan fazla Filistinlinin ölümüne ve yüzlercesinin yaralanmasına neden olurken, en kötü şiddet olaylarından bazıları Sarı Hattın yakınında ya da ötesinde meydana geldi.

Elgindy, “Her geçen gün ateşkes daha da saçma bir hal alıyor” dedi ve Güvenlik Konseyi'nin İsrail'in günlük ateşkes ihlalleri karşısındaki sessizliğini eleştirdi.

İsrailli yetkililer ateşkesin üzerinden bir aydan fazla bir süre geçmesine rağmen Gazze'ye yardım akışını kısıtlamaya devam ederek yaklaşık 1,5 milyon kişiyi acil barınaksız, yüz binlerce kişiyi de temel hizmetlerden yoksun bir şekilde çadırlarda yaşamak zorunda bıraktı.

BM verilerine göre kuşatma altındaki bölgeye her gün 100 kamyondan biraz fazla insani yardım giriyor ve bu rakam Ekim ayında varılan ateşkes anlaşması çerçevesinde kabul edilen günlük 600 kamyonluk rakamın çok altında.

Elgindy, bombardıman devam ederken, yardımlar engellenirken ve yeniden yapılanma dururken dünyanın savaş bitmiş gibi davranmaya devam etmesi halinde ateşkesin savunulamaz hale geleceğini ve durumun yeniden patlak vereceğini sözlerine ekledi.

Araştırmacı, “İsrail'e geniş çaplı bir saldırıyı yeniden başlatmak için bahane verecek bir Filistin tepkisi görmemiz an meselesi” dedi.


The New Arab'ta yayınlanan bu içerik Mepa News okurları için tercüme edilmiştir. Yazıda yer alan ifadeler Mepa News'in editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bu yazı toplam 3036 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Mepa News, yapılan yorumlardan sorumlu değildir. Her bir yorum 600 karakterle (boşluklu) sınırlıdır.
1 Yorum
Alessandra Bajec Arşivi