Osama Abuzaid

Osama Abuzaid

Dünya Sudan krizi için ne zaman devreye girecek?

Dünya Sudan krizi için ne zaman devreye girecek?

Sudan'daki yıkıcı savaşın patlak vermesinin üzerinden iki yıl geçti ve korku, kayıp, gözyaşı, yerinden edilme ve her şeye rağmen direnişle geçen üçüncü yılın başlangıcı oldu.

Sudan ordusu ile paramiliter Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasındaki savaşın başlangıcından bu yana Sudanlı siviller korkunç insan hakları ihlalleriyle karşı karşıya kaldı.

Savaş alanının ötesinde, çektikleri acılar hem Sudan içinde hem de sürgünde sistematik mahrumiyet ve dışlanmaya kadar uzanmaktadır. Uluslararası toplumun ilgisizliği, hareketlerini kısıtlayan, korunmalarını reddeden ve insani yardımı sınırlayan politikalarla kendini göstermiş ve sivilleri esasen istenmeyen kişi konumuna indirgemiştir.

Sudan krizi küresel medya tarafından yeterince haber yapılmamakta ve sayısız sivil ölümü, kaçırılma, işkence, zorla kaybetme ve büyük yıkım gibi dehşet verici olaylar dünya için büyük ölçüde görünmez kalmaktadır.

Elektrik kesintileri, gıda kıtlığı, internet kesintileri ve kara mayınlarıyla kaplı alanlar gibi sistematik sorunlar sivillerin acılarını daha da arttırırken, yerle bir olmuş sağlık sistemi kolera, dang humması ve sıtma salgınlarıyla başa çıkmakta zorlanıyor.

Sudan'da yaşananlar dünyanın en büyük insani krizi olarak tanımlanıyor ancak yardım gruplarının acil yardım çağrıları sınırlı bir küresel karşılık buluyor. Sudan'ın içinde bulunduğu kötü durum görmezden geliniyor.

Sudan'ın marjinalleştirilmesi, ABD tarafından uzun süre "teröre destek veren devlet" olarak tanımlanmasında görüldüğü gibi, savaştan önce de oldukça belirgindi. Washington, Sudan'ın "terör mağdurlarına" 335 milyon dolar ödemeyi kabul etmesinin ardından 2020 yılında bu yaptırımı kaldırdı.

Eski Başbakan Abdullah Hamduk, yaptırımların kaldırılmasındaki gecikmenin Sudan'ın ekonomik toparlanmasını engellediğini ve ülkenin küresel ekonomiye entegrasyonunu engellediğini ve ülkenin kırılganlıklarını arttırdığını söyledi: “Bu gerçekten de bir ihmal hikayesi.”

Küresel kayıtsızlık

Analistler, Sudan halkını destekleme konusundaki uluslararası isteksizliğin -özellikle de borçların hafifletilmesi ve ekonomik desteğin geciktirilmesinin- sivillerin öncülüğünde demokratik bir hükümete geçişin başarısız olmasına nasıl katkıda bulunduğunu, daha sonraki siyasi istikrarsızlığa ve devam eden savaşa zemin hazırladığını belirtmişlerdir.

Nisan 2023'te Sudan'da savaşın patlak vermesinden birkaç gün sonra diplomatik misyonlar vatandaşlarını tahliye etmek için acele etti. Bu hızlı ve son derece koordineli müdahale, geride kalan Sudanlı sivillere karşı gösterilen kayıtsızlıkla tam bir tezat oluşturuyordu. İngiltere gibi bazı ülkeler, tahliye sırasında çifte vatandaş olan Sudanlılara yardım etmeyi bile reddederek Kuzey Omdurman'daki Wadi Seidna'daki hava üssüne giden yolu kendilerinin bulmalarını istedi.

Hamduk, aynı aciliyetin kalıcı bir ateşkes sağlamak için de uygulanabileceğini, ancak böyle bir taahhüdün gerçekleşmediğini belirtti.

Savaşın patlak vermesinden kısa bir süre sonra dünya, titizlikle belgelenen ve hassasiyet ve zaferin sembolü olarak kutlanan özel bir operasyonla ABD'li diplomatların Hartum'daki büyükelçiliklerinden hava yoluyla çıkarılmasını izledi.

Ancak küresel medyanın ilgisi hızla dağıldı. Kameralar uzaklaştı. Sudan'daki ABD Büyükelçiliği vize işlemleri için bekletilen Sudan pasaportlarını imha ederek başvuru sahiplerini bir çatışma bölgesinde mahsur bıraktı. Bunun “standart operasyon prosedürü” olduğu gerekçesi, neden olunan zararı hafifletmek için çok az şey yaptı.

Diğer batılı büyükelçilikler diplomatlarını tahliye ederken Sudanlı vize başvuru sahiplerinin pasaportlarını tesislerinde bıraktı. Hiçbiri çözüm sunmadı, vize başvurusu yapanları mahsur bıraktı ve pasaport sahibi akrabalar Sudan'dan kaçmak zorunda kaldığı için aile ayrılıklarına neden oldu.

Sudanlı mülteci ve sığınmacılara yönelik uluslararası tepkiler, insani muameledeki eşitsizliğin daha da altını çiziyor. Kanada'da, Şubat 2024'te başlatılan bir aile birleşimi programı, akrabalarını güvenli bir yere getirmek isteyen Sudan asıllı Kanadalılara, süreci birçokları için ulaşılamaz hale getiren fahiş maliyetler de dahil olmak üzere ağır şartlar getirdi. Bazıları o kadar uzun süre bekletildi ki sevdikleri vefat etti.

ABD de geçtiğimiz Ocak ayında, Başkan Donald Trump'ın göreve geldikten sonraki ilk icraatlarından biri olan mülteci yerleştirme programını askıya alarak Sudanlıların acılarını daha da arttırdı. Bu karar binlerce Sudanlı sığınmacıyı belirsizlik içinde bıraktı ve bu Sudan da dahil olmak üzere 40'tan fazla ülkeyi hedef alan genişletilmiş bir seyahat yasağı tehdidiyle aynı zamana denk geldi.

'Bir seçim savaşı'

AB ve ABD, Ukrayna'dan gelen mültecilere daha fazla yardım eli uzatırken Sudan'ı ihmal etmekle eleştiriliyor. Geçtiğimiz Ekim ayında AB, İtalya'nın Arnavutluk açıklarında göçmenleri işlemden geçirmesi üzerine göç kontrollerini sıkılaştırmaya odaklandı. Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen AB'nin bu politikadan “dersler çıkarabileceğini” söyledi.

Sınırları geçen Sudanlı mülteci ve sığınmacılar, bazı ev sahibi topluluklar tarafından öfke ve kızgınlıkla karşılanırken, BM mülteci ofislerinde gecikmeler ve zorluklarla karşılaşıyorlar. İronik bir şekilde, Sudan mevcut krizden önce Afrika'nın en yüksek mülteci nüfuslarından birine sahipti.

Sudan'ın vahim insani durumu, Trump yönetiminin dış yardımların çoğunu askıya almasıyla daha da kötüleşti ve bu da Sudan'ın acil gıda dağıtım merkezlerinin yaklaşık yüzde 80'inin aniden kapanmasına neden oldu. Bu hamle, jeopolitik çıkarları insani zorunlulukların önüne geçiren dış politika kararlarının yıkıcı etkilerinin altını çizmiştir.

Kilit öneme sahip küresel güçlerin sürdürülebilir liderliğinin yokluğunda, çatışan çıkarlara sahip bölgesel aktörler Sudan'da nüfuz kazanarak istikrarsızlığı sürdürdü.

Ancak AB'nin Dış İlişkiler Sözcüsü Peter Stano, Sudan'daki krizi bölgesel bir mesele olarak nitelendirerek şunları söyledi: “Bu bizim komşumuz değil... Sudan bir İslam ya da Arap ülkesi”.

Gerçekten de bu savaş uluslararası toplumun ahlaki çelişkilerinin altını çizdi. Batılı güçler Sudan'ın acılarına uzak ve tek kullanımlık bir trajedi olarak yaklaşarak empatide seçici davrandılar. Analist Alex De Waal'ın Mayıs 2023'te belirttiği gibi: “Bu bir tercih savaşıdır; bunun olmasına izin vermek uluslararası diplomasinin başarısızlığıdır.”

Sudan'da acil insani ve diplomatik müdahaleye olan ihtiyaç oldukça açıkdır. Batılı devletler bir yandan dış yardımların askıya alınmasını yeniden değerlendirmeli ve mültecilere yönelik politikaların adil olmasını sağlamalı, diğer yandan da Sudanlı sivilleri merkeze alan kapsamlı ve kalıcı bir ateşkes için bastırmalıdır.

Ayrıca küresel medya, Sudan'daki savaşı yalnızca “başka bir Afrika çatışması” olarak çerçeveleyen zararlı, basmakalıp anlatıları ortadan kaldırmalıdır.

Sudan'daki kriz sadece iç çatışmaların bir ürünü değildir. Aynı zamanda bu çatışmalar küresel suç ortaklığını da yansıtmaktadır.

Dünya ancak gerçek ve tutarlı bir angajmanla ve empatide seçici davranmayı reddederek hatalarını düzeltmeye başlayabilir ve Sudan'a hak ettiği dayanışmayı sunabilir.


Middle East Eye'da yayınlanan bu görüş yazısı Mepa News okurları için Türkçeleştirilmiştir. Değerlendirmede yer alan ifadeler yazarın kendi görüşleridir ve Mepa News'in editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bu yazı toplam 1200 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Mepa News, yapılan yorumlardan sorumlu değildir. Her bir yorum 600 karakterle (boşluklu) sınırlıdır.
Osama Abuzaid Arşivi