Dr. Mehmet Sürmeli

Dr. Mehmet Sürmeli

Dinini önceleyen Müslümanlar için yazdım

Dinini önceleyen Müslümanlar için yazdım

Velayet ve siyasetle alakalı kötü ahvalden kurtulmanın çaresi; hayatın her alanında Kur’an-ı Kerim’i uygulamayı en büyük değer haline getirmektir. Hz. Peygamber (s.a.v.), risaleti boyunca bunun mücadelesini vermiştir. Kur’an-ı Kerim’i anlamayı ve hayata vahiyden çözüm üretmeyi biricik kriter olarak anlatmıştır. Buna bağlı olarak, “Kur’an’ın bir nameye, sadece zevk alınan okuyuşa/mezamire” çevrilmesini büyük bir tehlike saymış[1] ve şu anlayışı tüm insanlığa yerleştirmeye çalışmıştır. “Kur’an amel edilmek; hayatın her alanında kendisiyle uygulama yapmak için gelmiş bir kitaptır.” Kur’an-ı Kerim yalnız inanç kitabı değil; hem inanç, hem şeriat hem de kanun kitabıdır. Kur’an’ın bu özelliği onu öteki kitaplarından ayıran özelliklerin en önemlisidir.[2]

Hz. Peygamber (s.a.v.), Kur’an’ın hayatın her alanında uygulanmasını her fırsatta vurgulamıştır. “Başınıza bir köle de geçse, Allah’ın kitabını uyguladıkça dinleyin ve itaat edin.[3]” buyurmuştur. Yöneticilere itaati Kur’anı uygulamakla kayıtlamıştır. Kur’an’ı bilmeyi ve uygulamayı onun gönderiliş gayesi olarak kabul etmiş ve bu hakikati sık sık tebliğ etmiştir. Kendisi de Medine’de bir İslâm devleti kurup atamalar yapmaya başladığında, Kur’an bilmeyi, iyi anlamayı, hayta onunla anlam vermeyi, içerisindeki ayetlerden hükümler çıkarabilmeyi görevlendirmelerde en önemli ehliyet sebebi saymıştır.

Konumuzla alakalı şu örnek, İslâm siyaset ilminde çok önemlidir. Tüm zaman ve mekânlara mesajlar vermektedir. “Tebuk seferinde Malik b. Neccar oğullarının sancağı Umare b. Hazm (r.)’a verilmişti. Hz. Peygamber (s.a.v.), onun yanına varmış ve sancağı ondan alıp Zeyd b. Sabit’e vermiştir. Umare (r.), ‘Ya Rasulallah! Bir hatamı yaptım ki benden sancağı aldınız’ deyince, Hz. Peygamber şu mukabelede bulunmuştur: ‘Hayır, hiçbir hata yapmadın. Fakat Kur’an, hep öne geçirir (çok bileni liderlik konumuna yükseltir). Zeyd de senden daha çok Kur’an biliyor.[4]”

Hz. Muhammed (s.a.v.), “Kur’an-ı Kerim’i en iyi bilenleri bir kenara bırakıp da Kur’an bilmeyenlere görev vermeyi Allah’a, Resulü’ne ve bütün mü’minlere yapılmış bir ihanet[5]” saymıştır. Hz. Peygamber’in bizzat kendisi Kur’an bilgisini öne çıkardığı için bireysel karizma, yaş, kabile asaleti vb. unsurlar onun için bağlayıcı olmamıştır.

Konuyla ilgili şu uygulama bunun kanıtıdır. Osman b. Ebi’l-As anlatıyor. Kabilemizle beraber Hz. Peygambere gelmiştik. Bizleri Kur’an bilgimizle imtihan etti. Ben Bakara Suresi’ni de bilerek kabilemdeki kimselerden öne geçtim. Bunun üzerine Resulullah; “Sen onların emirisin” buyurdu. İmamet atamalarında da aynı usulü takip eden Hz. Muhammed (s.a.v.), en çok Kur’an bilenleri bu göreve vazifelendirmiştir.[6] Çünkü Kur’an bilgisi hem insanı dalaletten korur hem de siyasi konularda yeterlilik kazandırır. Allah Resulü bu ölçüye göre, Habeşistan’a giden heyete Cafer b. Ebi Talib’i reis seçmiştir. Nitekim o da Hz. İsa ile ilgili konuları Necaşi ile tartışırken Kur’an bilgisinde ne kadar derin ve yetkin bir insan olduğunu göstermiştir.[7] Hz. Cafer’in Meryem suresinden yaptığı istişhatlar Necaşi’yi çok etkilemiş ve Müslümanlara sahip çıkmıştır.

Hz. Muhammed (s.a.v.), “Ümmetimin helal ve haram konularını en iyi bileni Muaz b. Cebel’dir.[8]” buyurmuştur. Peygamber Efendimiz dönemi Kur’an muallimlerinden olan[9] Muaz b. Cebel, Resulullah tarafından çok önemli görevlere getirilmiştir.[10] Bu önemli görevlerden birisi de Yemen valiliğidir. Kur’an muallimi olarak yanına Ebu Musa el-Eş’ari’yi de katmıştır. Çünkü Ebu Musa’nın Kur’an ilimlerindeki üstünlüğü malumdur. Yemen’e vali olarak tayin ettiği Hz. Muaz’a, “Sana bir mesele gelirse nasıl çözeceksin?” deyince Muaz; “Allah’ın kitabına göre çözerim.” cevabını vermiştir. Resulullah’ın “onda bulamazsan?” sorusuna “Allah’ın Resulü’nün sünnetine göre çözerim.” demiştir. “Onda da çözümünü bulamazsan” buyurunca Muaz, “kendi içtihadımla hallederim.” demiş ve bu cevaptan Resulullah çok memnun olmuştur.[11] Zira bu cevapta Müslümanların sorunlarını muallakta bırakmamak vardır. Bu cevapta hayatın her alanında İslâm’dan çözümler üreterek insanları boşlukta bırakmamak ve dini hayatın öznesi yapmak anlayışı hâkimdir.

Hz. Muhammed (s.a.v.); “Kur’an’ı bir ucu Allah Teâlâ’nın bir ucu da insanların elinde olan ipe benzetmiş ve ona sıkı tutununuz. Eğer sıkı tutunursanız, ebediyen sapıtmaz ve helak da olmazsınız.[12]” demiştir. Bu buyruğun hitap alanına bütün yaş grupları, cinsiyet türleri, yerleşim yerleri ve görev alanları girmektedir. Uhud savaşı sonrasında olduğu gibi insanları mezara korken bile Kur’an bilgilerini önceleyen Resulullah[13] başta siyasi atamalar olmak üzere Kur’an’a vukufiyeti en büyük değer ölçüsü yaparak ümmetine ve ümmetinin işlerini üstlenenlere model olmuştur.

[1] İbni Hamza, Esbabu Vuridi’l-Hadis, c.II, s.229.

[2] Yusuf Musa, Muhammed, Fıkh-ı İslâm Tarihi (ter: Ahmet Meylani), Arslan yay, İstanbul, 1973, s.22.

[3] Ahmed, Müsned, c.VI, s.402; İbni Mace, Cihad, 39, h.no: 2860, c.II, s.955.

[4] Hakim, Müstedrek, Marifetu’s-Sahabe, h.no: 5778, c.II, s. 476.

[5] Heysemi, Zevaid, c.V, s.211.

[6] Bak: Abdurrezzak, Musannef, Salat, h.no: 3810, c.II, s.390; Ahmed, Müsned, c.IV, s.114; Müslim, 5, Mesacid, 53, h.no: 672, c.I, s.674; Heysemi, Zevaid, c.II, s.63; İbni Mace, İkame-i Salat, h.no: 980, c.I, s.613.

[7] İbni Kesir, el-Bidaye, Kahire, 1932, c.III, s.70.

[8] İbni Sa’d, Tabakat, c.IV, s.164.

[9] İbni Ebi Şeybe, Musannef, c.VII, s.173.

[10] Bak: Kettani, el-Teratibu’l-İdariyye, c.I, s.125.

[11] İbni Ebi Şeybe, Musannef, c.VII, s.13; Ebu Davud, 18, Akdiye, 11, h.no:3592; c.IV, s.18; Tirmizi, 13, Ahkam, 3, h.no: 1327; c.III, s.616; Ahmed, Müsned, c.V, s.236, 242.

[12] Heysemi, Zevaid, c.I, s.169.

[13] Abdurrezzak, Musannef, h.no: 6356, 6379, c.III, s.469, 472; Buhari, 73, Cenaiz, c.II, s.93; Ebu Davud, 15, Cenaiz, 31, h.no:3136, c.III, s.499; Nesai, Cenaiz, 21, h.no:87, c.III, s.81.


Bu değerlendirmede yer alan ifadeler yazarın kendi görüşleridir ve Mepa News'in editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bu yazı toplam 1589 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Mepa News, yapılan yorumlardan sorumlu değildir. Her bir yorum 600 karakterle (boşluklu) sınırlıdır.
Dr. Mehmet Sürmeli Arşivi