Kaan Çeben

Kaan Çeben

Daha ne kadar İngiliz tokadı yiyeceğiz?

Daha ne kadar İngiliz tokadı yiyeceğiz?

Birkaç gün önce Azerbaycan’ın Londra St. James meydanındaki büyükelçiliğine bir saldırı düzenlendi. Saldırıyı İngilizlerin beslediği bir radikal Şii örgütü yaptı. Mehdinin Muhafızları Birliği…

Gidenler bilir, Aziz James meydanı, bir çok büyükelçiliğin bulunduğu müstesna bir Londra mıntıkasıdır. Buraya rastgele insanların ellerini sallayarak girmeleri de mümkün değildir. Ne hikmetse İngiltere polisi eylemcilere büyükelçilik binasına girip, elçiliğin balkonlarına çıkana kadar dokunmadı. Radikal Şii göstericiler büyükelçilik binasından medyatik pozlar verdikten sonra ise emniyet güçleri müdahalede bulundular.

Peki neydi bu hassas İngiliz tokadının sebebi?

Geçtiğimiz günlerde Konya vilayetinde düzenlenen İslami oyunlar gösterileri münasebeti ile Aliyev, KKTC devlet başkanı ile bir görüşme yaptı. Aslında böyle bir görüşmenin yapılmış olması bile kısmen dahi olsa Aliyev’in KKTC’yi tanıdığı anlamına geliyor. Ama bunun ilan edilerek yapılacak olması riskinden ötürü İngilizler oldukça rahatsız olmuşa benziyorlar. Tüm bunlara rağmen KKTC’yi Azerbaycan’ın da içinde olduğu birkaç ülkeye resmen tanıtmak, Türk hükümeti için oldukça etkili bir seçim yatırımı olabilir. Tabii Azeriler’in Erdoğan’ın bu talebini yerine getirirken, İngilizlerin hassas tokatlarına dayanıp dayanamayacaklarını hep birlikte izleyip göreceğiz.

İkinci bir mesele ise Aliyev’in Türkiye’ye gelen gazın miktarını artırması konusudur. Rusya, Ukrayna işinin faturasını doğal gaz sevkiyatlarına mahsup etti. Avrupa nasıl ki kendisine bir alternatif gaz tedarikçisi bulmaya çalışıyorsa, Ruslar da Avrupa’nın dışında gazını verebilecekleri pazarlar üzerinde çalışıyorlar. Burada da Türkiye’nin dahil olduğu yeni gaz rotaları geliştiriliyor. Netice mi? Soft İngiliz tokadına kimin ne kadar dayanma gücü var göreceğiz.

Batının tokatlarına daha ne kadar tahammül edeceğiz?

Efsaneler kol gezmeye devam ediyor yine… Bize İstanbul hükümetinin ve Sultan Vahidettin’in İngiltere taraftarı olduğu için devrildiğini öğretenler, kurdukları yeni ülkenin Batı ile münasebette hangi seviyelerde olduğunu görüyorlar mı dersiniz? İngiliz İstihbaratı bir yumuşak tokat ile, Türk dünyasını hizaya sokmaya kadir olabilir mi? Bir Azeri mühendisin, Türkiye’ye giden bir gaz borusunun vanasını açtığında, o  vananın sesi Londra St James meydanından geliyor ise, bu işi bu hale kimler getirdi dersiniz?

Bizler enerjiden eğitime, politikadan ekonomiye, spordan tarıma kadar her alanda kendi öz benliğimiz ve öz kaynaklarımızla bir gelişme iradesi ortaya koyamazsak, bir 100 yıl daha bu İngiliz tokadını yemeye devam edeceğiz. Türkiye’nin benliğini kaybetmiş gençleri, ne kripto borsalarının umutlarına terk edilerek yetiştirilebilir, ne de Taliban’dan kaçıp Türkiye’ye yerleşmiş dar pantolonlu birkaç bin Afgan, bu gençlere “Müslüman” diye örnek gösterilebilir.  Orta Doğu ve Türki Dünyası kendi uzuvları ile ayağa kalmalıdır. Beyinlere kodlanmış bu aşağılık duygusunu bir an önce terk etmelidir.

Bizim bu obsesif batı hayranlığımız,  politik tahayyül yeteneğimizi de yok etmiş durumda. Örneğin İngilizlerin Azerilere yaptığını, bizim İngilizlere yaptığımızı düşünebilir miyiz? Yani İngiltere’nin bizim politik çıkarlarımıza aykırı bir davranışta bulunduğunu düşünelim… Bunun karşılığında İngilizlere bir ders vermek için 10 kadar İRA militanının İngiliz konsolosluğuna girmesine ve balkondan İRA bayrağı sallamasına izin verdiğimizi düşünelim. 

Tüm bu görüntüler alındıktan, iş bittikten sonra da polisimizin olaya müdahale ettiğini ve göstericileri tutukladığını düşünelim. Önce papazdan maaş alan medyacılar ile garbın yeniçerileri hemen sahaya inerdi. Hedefe müdahaleyi geç yapan polis ve İstihbarat müsteşarı oturtulurdu. Sonra seyreyle cümbüşü. Türkiye, a’dan z’ye tüm kurumları ile böyle bir hamle yapmış olmanın bedelini öderdi.

Selim bir akıl ve berrak bir beyne sahip olan herkes böylesi bir yumağın içerisinde olmanın ne kadar mantıksız bir şey olduğunu rahatça kavrar. Soru şu:” Maden batıya başkaldırdığımızda bundan bir şekilde pişman ediliyoruz, o halde bizi pişman eden unsurları neden ortadan kaldırmıyoruz? Bu iklimi neden değiştirmiyoruz? Yoksa bu obsesif hal üzere batı dünyasının bizi aşağılaması hoşumuza mı gidiyor? Zevk mi alıyoruz bundan? “

Düzelecek… Ne zaman mı? İşte hala düğün mevsimindeyiz… Birçok gencimiz evleniyor bu mevsimde. İşte o evlenen gençler balayı için Londra, Stockholm, Paris, Berlin … değil de, Buhara, Medine, Kahire, Amman’a uçak bileti almaya başladıklarında, değişimin ilk sesleri gelmeye başlıyor demektir.


Bu değerlendirmede yer alan ifadeler yazarın kendi görüşleridir ve Mepa News'in editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bu yazı toplam 2347 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Mepa News, yapılan yorumlardan sorumlu değildir. Her bir yorum 600 karakterle (boşluklu) sınırlıdır.
3 Yorum
Kaan Çeben Arşivi