Adnan Salih

Adnan Salih

Enflasyon ve faiz sorunlarına İslami çözüm

Enflasyon ve faiz sorunlarına İslami çözüm

İslam Ekonomisi denildiğinde akla ilk gelen konuların başlarında şüphesiz ki faiz geliyor. Orijinal İslami ve Kurani tabirle "riba" olan bu kavramın 19. yüzyılda Osmanlı Devleti'nde faize dönüşmesinin hikayesi hayli ilginç.

Osmanlı Devleti'nde 19. yüzyılda ribayla çalışacak olan bankalar açılmaya ve resmileşmeye başladığında ribanın halktaki olumsuz karşılığı nedeniyle Kurani olumlu bir tabir olan "faiz" artış anlamında riba yerine kullanılmaya, böylece ribaya yönelik tepki bir anlamda kırılmaya çalışıldı.

Bugün aynı şekilde Mısır başta olmak üzere bazı Arap ülkelerinde "fevaid" (faydalar) riba yerine kullanılarak isim değişikliği üzerinden müsemma (isimlendirilen şey) sevimlileştirilmeye çalışılıyor. Elbette ki İslam'a göre ismin değiştirilmesiyle müsemmaya verilen hüküm değişmiyor. Fakat faiz kelimesinin olumlu anlamını bilenler olarak da bugün faiz dendiğinde riba anlaşıldığından kafa karışıklığına neden olmamak ve anlaşılabilmek için ribadan sakındırma adına maalesef faiz tabirini kullanıyoruz.

İslam'ın faize sert biçimde karşıtlığı Mekasidu-ş Şeria (Şeriatın Maksadları) açısından bakıldığında en başta başkalarını sömürü ve haksız kazanç olarak görülmesinden kaynaklanıyor. 

Fakat yakın tarihte ve bugün devletlerin ekonomik gerekçelerle kiminde enflasyona sebep olup kiminde olmayacak şekilde karşılıksız para basmaya başlamasıyla faiz konusu ilginç bir hal almış durumda. Ülkelerin resmi enflasyon ve faiz oranları incelendiğinde ezici çoğunluğunda faiz oranlarının resmi enflasyonun altında kaldığı görülüyor. Üstelik çoğu ülkenin resmi enflasyon oranı, gerçek enflasyon oranının altında tahmin edilirken.

Bu bilgiyle beraber düşünüldüğünde faiz ve enflasyon ilişkisi üzerinden sömürü işleyiş bakımından tersine dönmüş, fakat zararı tüm halka yayılmış durumda. 

"Gerçek enflasyon daha yüksek"

Örneğin Türkiye'de şu an resmi rakamlara göre %20 olan enflasyon oranının çeşitli araştırmalarda gerçekte daha yüksek olduğu belirtiliyor. Faiz oranları ise son düzenlemeyle beraber %16'da. Tasarruflarını biriktirmek isteyen biri parasını faize koysa dahi zarar eder durumda çünkü aslında faiz negatifte.

Faiz haram olduğu için parasını lirada tutarsa göreceği zarara değinmeye bile gerek yok. Bu da tasarruflarının reel değerini korumak isteyenleri dolar gibi yabancı para birimlerine veya altına yöneltiyor. İnsanlar pek farkında olmasa da ABD'de düşük oranlarda da olsa enflasyon olduğundan aslında dolarda tutulan para da yavaş yavaş eriyor. Dolara göre fiyatlanan altın ise içlerinde en reel para birimi olsa da ondaki dalgalanma da parasını altında tutanlara alım ve satım esnasında tuzak kurabiliyor. 

"Halkı faiz değil enflasyon sömürüyor"

Kısacası bugün halkın tümünü aslında klasik anlamda faiz değil enflasyon sömürüyor. Geçmişte faiz, kendi iradesiyle faizli borç alanın bir sorunu iken bu enflasyon sömürüsünden; enflasyonun cebinizdeki veya hesabınızdaki parayı her geçen saniye eksiltmesinden hepiniz kendi iradeniz dışında etkileniyor ve zarar görüyorsunuz.

Haklı olarak faiz karşıtlığını bayraklaştıran İslami kesimler maalesef bugün sömürü aracı olmada faizden çok daha büyük bir sorun haline gelen enflasyon ve paranın değer kaybını yeterince gündem etmiyor.

Bu enflasyonist düzende faiz indirimi, faizi sıfırlama İslam'ın talebi midir? Türkiye'de resmi oranı %20, gerçek oranı tüm ekonomistlerce daha yüksek olan enflasyonun yanında faizin %0 mı olmasıdır İslam'ın talebi?

Gözden kaçırılan enflasyoncu, faizci bir düzlemde ve paradigmada faizin oranının ne olacağıyla İslam ilgilenmez. İslam kendi paradigma ve düzlemi üzere bir ekonomi anlayışı inşa eder, enflasyon karşısında halkın parasının erimesi problemine bu şekilde çözüm arar.

Kuran-ı Kerim'de Bakara Suresi'nde faizle ilgili şiddetli sakındırmaların ardından 279. ayet "Haksızlık etmemek ve haksızlığa uğramamak üzere ana paranız sizindir." ifadesiyle bitiyor. Bu ifade aslında bizlere veciz biçimde İslam'ın borçlanma, faiz ve enflasyon konularındaki dünya görüşünü beyan ediyor.

Bu enflasyon oranlarıyla ve bu faiz düzeninde %0 faizle liralı borçlanmada borç verenin haksızlığa uğramadan ana parasını koruması mümkün müdür?

Hanefi Mezhebi'nin imamlarından İmam Kadı Ebu Yusuf, İslam Ekonomisi üzerine yazdıklarıyla meşhur bir İslam alimidir. O, tüm bu hususlara dikkat ederek enflasyon karşısında haksızlığa uğramama konusunda çareyi şöyle sunuyor:

Borçlanmada esas olan değerdir. Parada değer kaybı varsa borcun verilme anındaki değer ölçü alınıp ödeme anında bu değer esasınca para karşılığı verilir.

Yani İmam Ebu Yusuf'un beyan ettiğine göre enflasyonun %10 olduğu bir ülkede sene başında alınan bir borç için 100 para birimi veriliyorsa değerin korunması için sene sonunda bu borcun 110 olarak ödenmesi gerekmektedir.

Bunun faizden ne farkı var denilirse, faizde oran başta belirlenir ve bu oranın paranın değer kaybına eşitlenmesi şartı yoktur. Bu borçlanma sisteminde ise borcun ödeneceği tarihte geriye doğru hesaplama yapılarak sadece alınan ve verilen paranın eşit değerde olmasına çalışılır.

İmam Kadı Ebu Yusuf'un naslara dayanarak beyan ettiği çözüme karşı çıkan, bunu faizcilikle suçlayan bir alim ben bilmiyorum. 

Aksi takdirde Bakara Suresi 279. ayette geçen borçlanmada haksızlık etmemenin de haksızlığa uğramamanın da tahakkuku mümkün mü? Türkiye'deki şu anki enflasyon oranlarıyla sene başında 1000 lira olarak verilen borcun sene sonunda 1000 lira olarak geri alınması borç veren için haksızlık değil de nedir?

Elbette borç veren bu borcundan menfaat elde etmesin ama İslam'ın borca bakışı borç vereni zarar ettirmek midir? Borç verenin borcunu aynı değerde alması hakkı değil midir?

Faiz ve enflasyonun zararlarıyla mücadele enflasyonist ve faizci düzenlerde faiz oranlarının artırılıp indirilmesiyle değil borçlanmalarda paranın değerini korumaya odaklı bu sisteme geçilmesiyle mümkündür.

İslam'a uygun olan bu sisteme geçiş, halkın dövize akın etmesinin, doların fırlamasının ve bu şekilde halkın fakirleşmesinin de önünde set olur.

"Faizi sıfırlamaya çalışmanın İslami bir çözümle ilgisi yok"

Bu sistemde halk parasını yerli para biriminde bankalarda ve finans kuruluşlarında tutacaktır. Çünkü hem faiz günahına bulaşmayacağından hem de tasarruflarının reel değerinin korunacağından emin olur.

Bu minvalde başka öneriler ve çözümler de üretilebilir veya üretilen öneriler ve çözümler eleştirilebilir. Fakat şurası muhakkak ve vurgulanmalı ki mevcut enflasyonist ve faizci düzen ve düzlemde faiz oranlarını indirmenin, daha ilerisi olarak faizi sıfırlamaya çalışmanın İslami bir çözümle uzaktan yakından ilgisi yoktur.


Yazıda yer alan ifadeler yazarın kendi görüşleridir ve Mepa News'in editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bu yazı toplam 4706 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Mepa News, yapılan yorumlardan sorumlu değildir. Her bir yorum 600 karakterle (boşluklu) sınırlıdır.
1 Yorum
Adnan Salih Arşivi