Gassan Ebu Sitte

Gassan Ebu Sitte

İsrail Gazze'de sağlık çalışanlarını nasıl hedef alıyor?

İsrail Gazze'de sağlık çalışanlarını nasıl hedef alıyor?

Şafaktan önceki son dakikalarda, yedi acil müdahale aracı Gazze'de Refah'ın kuzeyindeki Haşhaşin'den geçiyor. Gece boyunca İsrail ateşi sonucu yaralananların kurtarılması ve tedavi edilmesi için çağrılmışlar. Konvoy duruyor ve kenara çekiliyor, personeli işlerine başlamak için iniyor: İsrail'in gece saldırısına uğrayan bölgeye ulaştıklarında bir adam "kaza gibi görünüyor diyor.

Birkaç dakika içinde, hiçbir uyarı olmadan ateş altında kalıyorlar. İsrail askerlerinin uzaktan açtığı ateş konvoydaki bazı kişileri hemen öldürüyor. Diğerleri yaklaşan askerler tarafından bulunuyor. Elleri bağlanıyor ve daha sonra infaz ediliyor. İki sağlık görevlisi olay yerinden kaçırılıyor ve gözaltına alınıyor.

Kızılay'dan Rıfat Rıdvan, İsrail askerleri tarafından infaz edilmeden önceki son anlarını kaydetti. "La ilahe illallah Muhammedun Rasulullah. Beni affet anne, çünkü ben bu yolu, insanlara yardım etme yolunu seçtim. Allah'ım şehadetimi kabul et ve beni affet."

Katliam sırasında aralarında Filistin Kızılayı sağlık görevlileri Mustafa Hufaga, Salih Muammer ve İzzeddin Şas, acil müdahale gönüllüleri Muhammed Behlul, Muhammed el Heyla, Eşref Ebu Labde, Raid eş Şerif ve Rıfat Rıdvan'ın da bulunduğu on beş sağlık görevlisi ve acil müdahale personeli öldürüldü.

Sivil Savunma Misyon Şefi Enver el Attar, ekip üyeleri Fuad el Cemmal, Yusuf Halife, Zuheyr el Ferra, Samir Bahabse ve İbrahim el Muğari ile birlikte BM Yardım ve Çalışma Ajansı'ndan bir çalışan da öldürüldü.

İsrail Gazze'de sağlık görevlilerini öldürüyor

Cesetleri, öldürülmelerinden dört gün sonra, tahrip edilmiş araçlarıyla birlikte sığ bir mezara gömülmüş olarak bulundu. Rıfat'ın telefonu ve ekibin son anlarının kaydı cesedinin üzerinde bulundu. Hayatta kalan sadece iki kişi vardı: Sağlık görevlisi Munzir Abid ve ambulans şoförü Esad Nasasre, her ikisi de dövüldü ve gözaltına alındı. Esad beş haftadan fazla bir süre alıkonuldu.

Yardım konvoyu katliamında şehit olanlar, Gazze'de İsrail tarafından öldürülen binden fazla sağlık ve insani yardım çalışanı arasına katıldı. Bu çalışanlar kasıtlı bir şekilde öldürüldü: Bir pusuda tuzağa düşürüldüler, infaz edilip gömüldüler.

BM öncülüğündeki bir misyonun cesetlerini bulabilmesi için günler geçmesi gerekti. Diğer pek çok sağlık ve yardım çalışanı daha farklı şekilde öldürüldü. Amerikan yapımı bombalarla havaya uçuruldular ya da keskin nişancılar tarafından vurularak sokaklarda ölüme terk edildiler. Yüzlercesi de kaçırıldı. Aralarında dostum Dr. Adnan el Burş'un da bulunduğu bazı kişiler, kaçırıldıkları sırada gördükleri işkence sonucu öldürüldüler.

Yöntem ne olursa olsun, öldürülmelerinin etkisi aynı: Filistinliler hayat kurtarma araçlarından ve uzmanlığından mahrum bırakılıyor. Tek tek doktorları öldürerek ya da Gazze'de sağlık hizmetlerine karşı topyekun bir savaş başlatarak İsrail, Filistinlileri hayatta kalma araçlarından mahrum bırakmayı amaçlıyor.

Bu soykırım eylemleri Filistinlilerin yaşamını ve varlığının kanıtlarını silmeyi amaçlıyor. Bazıları İsrail devletinin kendisinden bile eski olan Gazze'deki hastaneler, dünyanın önde gelen Filistinli sağlık uzmanlarıyla doluydu. Kuşatmaya rağmen bu sistem, sağlık hizmetlerinde en yüksek mükemmellik derecesine göre inşa edilmişti. Bu hastaneler, kendilerine karşı yürütülen savaşa rağmen, İsrail'in öldürmeye teşebbüs ettiği kişileri tedavi etmeye devam ediyor.

Bu tesislerin başarısı, doktorlarının ve acil durum personelinin direnci İsrail'in başını ağrıtıyor. Yaralı Filistinlileri yorulmadan, cesaretle iyileştiren yardım görevlileri ya da hastalarını terk etmeyi reddeden doktorlar ve hastane personeli İsrail için bir baş belası ve sorun. Bir imha savaşında, öldürülmek üzere listeye alındılar.

Ancak bu on beş kişinin nasıl öldürüldüğünü ve ölümlerinin halka nasıl gösterildiğini görmek de önemli. İşgalci ordu, araçların bulunacağını biliyordu. Cesetleri sığ bir yere gömüldü. İsrailliler infaz edildiklerini gösteren el bağlarını bile çıkarmaya zahmet etmedi.

Ölümleri ve öldürülme biçimleri, İsrail'in en yumuşak eleştirileri bile ne kadar az önemsediğini gösteriyor. Olayla ilgili olarak ortaya atılan "şüpheli araçlar" ve "Hamas ajanları" yalanlarının tutmayacağını biliyorlar ama amaçları bu değil.

Bir BM Komisyonu Gazze'nin sağlık sisteminin yok edilmesinin imha suçu anlamına geldiğini tespit etti. Uluslararası Ceza Mahkemesi, Filistinlileri sağlık haklarından mahrum bıraktıkları için İsrail liderlerini suçluyor. Birleşik Krallık hükümeti İsrail'e "uluslararası hukuka uyma" çağrısında bulunuyor. Bu katliam bu gelişmelere rağmen değil, bu gelişmeler nedeniyle gerçekleşiyor.

İsrail'in işgalini sürdürebilmek için liberal eleştirmenlerini ya da kullandıkları insancıl dili umursamadığını göstermesi gerekiyor. İşgalci, uluslararası hukuku ve insani ahlakı hiçe saydığını göstererek, kendisini eleştirenleri itidal çağrılarının mantığından mahrum bırakıyor.

Zulümler ne kadar kötüyse, mazeretleri o kadar az inandırıcı, elleri o kadar güçlü olur. İsrail'in İngiltere, AB ve BM'deki yumuşak eleştirmenleri henüz soykırımın, imhanın, askeri işgalin ve yerleşimci sömürgeciliğinin ne anlama geldiğini anlamış değiller. Anladıklarında, Gazze'deki sağlık çalışanlarının neden bu şekilde ölmek zorunda bırakıldıklarını da anlayacaklardır.


New Arab'da yayınlanan bu değerlendirme Mepa News okurları için Türkçeleştirilmiştir. Değerlendirmede yer alan ifadeler yazarın kendi görüşleridir ve Mepa News'in editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bu yazı toplam 1702 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Mepa News, yapılan yorumlardan sorumlu değildir. Her bir yorum 600 karakterle (boşluklu) sınırlıdır.
Gassan Ebu Sitte Arşivi