Suriye'de gerçekten Alevi katliamı mı var?
Türkiye medyasında Suriye'de "Aleviler katlediliyor" propagandası üzerinden yürütülen algı operasyonları neyi amaçlıyor?
Son günlerde, Suriye Ordusu’na bağlı birliklerin devrik rejimin artıklarına yönelik gerçekleştirdiği operasyonlar üzerinden bir algı operasyonu yürütüldüğüne şahit oluyoruz. Yakalanan eli kanlı katiller ve şebbihalar, "Aleviler katlediliyor" gibi söylemlerle masum siviller olarak gösterilmeye çalışılıyor.
Öncelikle şu gerçeğin altını çizmek gerekir: Askeri Operasyonlar Komitesi, rejim devrilmeden önce, devrik orduya mensup olup teslim olan askerler ile zorunlu askerlik hizmeti kapsamında orduda bulunup Suriye halkına yönelik katliamlara karışmayanlara genel af ilan etmişti.
Esed Rejiminin devrilmesinin ardından ülkede, huzuru, güveni ve toplumsal barışı tesis etmek için yoğun çaba gösteren yeni Suriye liderliği, savaş devam ederken Askeri Operasyonlar Komitesine teslim olan veya harekât esnasında zorunlu askerlik hizmeti sebebiyle devrik orduda görev yaparken yakalanan ancak halkın kanını dökme gibi bir suça bulaşmamış askerleri, rutin güvenlik işlemleri tamamlandıktan sonra serbest bıraktı.
Bununla beraber Suriye ordusu, merkezi otoritenin sağlanması, huzurun ve güvenliğin tesis edilmesi için, rejim devrildiği halde teslim olmayıp provokatif eylemlerle ülkede istikrarı ve güvenliği tehdit eden, silah ve uyuşturucu kaçakçılığına devam edip halkı katleden devrik rejim artıklarını ve yıllarca şebbihalık yapan unsurları hedef alan operasyonlar başlattı.
Bu operasyonlar, Nusayri [Alevi] siviller başta olmak üzere, belli bir din ya da mezhep müntesiplerine veya diğer azınlıklara yönelik değil, ülkede huzuru, güveni ve istikrarı bozmaya çalışan, Suriye halkını katleden, eli kanlı katiller, şebbihalar ve kaçakçılarla sınırlı tutuldu.
Bu operasyonlar üzerinden, Nusayrilere [Alevi] yönelik katliam yapılıyor algısı oluşturmaya çalışan mihraklar, devrik rejimin şebbihaların eliyle gerçekleştirdiği katliamları göz ardı ederek, şebbihalara yönelik sürdürülen bu operasyonları, kasıtlı olarak mezhepsel bir zemine çekmeye çalışarak, Suriye devrimine gölge düşürme çabası içinde hareket ediyorlar.
Suriye’nin milli güvenliği, Türkiye’nin milli güvenliğidir; Türkiye’nin milli güvenliği ise Suriye’nin milli güvenliğidir anlayışı üzerine inşa edilen Türkiye-Suriye ortak güvenlik ve askeri işbirliği mutabakatı, özellikle “Suriye’de Alevi katliamı yapılıyor” söylemi üzerinden Türkiye içinde kargaşa çıkarılarak sabote edilmek isteniyor.
Bu noktada, güvenlik birimleri içerisinden bazı görevlilerin, özellikle şebbihalar yakalandığında, öfkeyle hareket ederek şiddet uygulamaları ve bu görüntüleri medyaya servis etmelerinin yanlış olduğunu ve bu hataların tekrar etmemesi gerektiğini ifade etmek isterim. Ancak bu öfkenin, yıllarca halka zulmeden, katliamlar yapan devrik rejim ve onun kalıntılarının işlediği suçlardan kaynaklandığını görmek gerekir. Halkın birikmiş öfkesinin açığa çıkmasını da bu bağlamda anlamaya çalışmalıyız.
Diğer taraftan gerek Suriye yönetimi ve ordu komutanları bu bireysel hataların kabul edilemez olduğunu ve önlenmesi için gerekli tedbirlerin alındığını defalarca dile getirdiklerini hatırlatmış olayım.
Öte yandan, altmış yılı aşkın süredir devrik rejimin baskı ve zulmü altında yaşayan Suriye halkının, birkaç münferit olayda açığa çıkan öfkesini tüm topluma veya küllerinden yeniden doğan Suriye liderliğine mal etmemek gerekir.
Suriye halkına karşı suç işleyenlere cezai yaptırım uygulanması bir haktır. Ancak bu cezanın, güvenilir bir adalet mekanizmasının varlığında, İslam adaletinin eksiksiz bir şekilde uygulanmasıyla verilmesi gerekmektedir.
Suriye halkına yönelik bu zulümlerin ve katliamların bir daha yaşanmaması için, bu katliamlara karışan zalimler ve eli kanlı katiller, mutlaka ama mutlaka cezalandırılmalıdır.
Bu durum hem zulme meyledenlerde caydırıcılığın tesisi hem adaletin tam olarak sağlanması hem de toplumsal barış için zorunludur.
Gerçek adalet ise, sağlam delillere dayanmalı, İslam hukuku çerçevesinde işletilmeli ve intikam ya da kişisel hesaplardan uzak tutulmalıdır.
Bu değerlendirmede yer alan ifadeler yazarın kendi görüşleridir ve Mepa News'in editöryel politikasını yansıtmayabilir.