Bu kısa yazıyı, bir süredir aklımı kurcalayan bir meseleye temas etmek için kaleme alıyorum.

Filistinli Müslümanların 7 Ekim'de başlattığı Aksa Tufanı Operasyonu'nun ardından birçoğumuz, yaşananların bir milat olduğuna dair çeşitli söylemler duymuşuzdur.

Şahsen ben de bu yaşananların gerek İslam alemi gerekse dünyanın tamamı için büyük bir dönüm noktası niteliğinde olduğuna inananlardan biriyim.

Fakat bu noktada bir hususa değinmekte fayda olduğunu düşünüyorum. Bu husus, Aksa Tufanı'ndan sanki sihirli bir değnekmiş gibi bahsedilmesi.

Yani Aksa Tufanı'nın ve sonrasında Gazze'de yaşanan İsrail katliamlarının gerçekleşmiş olmasının tek başına bir değişime yol açabileceğinin zannedilmesi.

Halbuki yakın geçmişte hepimizin "bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak" dediğimiz büyük gelişmeler yaşanmıştı. Mesela İsrail'in Mavi Marmara katliamı, mesela Suriye'de yaşanan savaş... Ancak her şey bir ölçüde eskisi gibi olmaya devam etti.

Kastımı net olarak ifade edecek olursam, Aksa Tufanı'nın yaşanmış olması ve İsrail'in Gazze'de en az 15 bin Müslümanı katletmesi tek başına hiçbir değişikliğe yol açamaz. Zira olaylar fail değildir, insanlar ve insan toplulukları faildir.

Yalnızca Aksa Tufanı gerçekleştirildi ve İsrail 15 bin Müslümanı katletti diye "dünyanın eskisi gibi olmayacağını", "insanların artık gerçeği gördüğünü", "bu kadar zulmün ardından kimsenin suskun kalmayacağını", "siyasilerin artık İsrail'e normal bir devlet gibi muamele etmeyeceğini" zannediyorsak büyük bir yanılgı içerisindeyiz.

Hatta aksine, bugün kitlelerin tepki vermesine müsaade edenlerin yarın süreç durulduğunda bu gibi bir tepkiyi yasa dışı veya ayıp ilan etmesi, İsrail ile normal ilişkiler kurulmasına karşı çıkanları "reel siyaseti bilmemekle" itham etmesi yüksek bir olasılık. Ki bunların tamamı geçmişte yaşanan şeylerdir.

İçerisinden geçtiğimiz süreç, tıpkı tarih boyunca yaşanan tüm olaylar gibi, yalnızca insanlar için çıkarılmış bir fırsattır. Bu fırsatları değerlendirmek veya es geçmek ise insanlara kalmıştır.

Kısacası sevgili okur, Aksa Tufanı sihirli bir değnek değildir. Bir şeyleri değiştiremez. Bir şeyleri ancak sen, değişimin gerekliliklerini yerine getirerek değiştirebilirsin. Aksa Tufanı bunun için muhakkak çok büyük bir fırsat sunmuş, insanların gözlerini gerçeğe açmış, soykırımcı İsrail devletinin ve onu destekleyen ABD öncülüğündeki küresel sistemin çirkin yüzünü ifşa etmiştir. Ancak tüm bunları değerlendirmek senin ve seninle aynı hedefe odaklanmış kitlelerin elindedir.

Sevgili okur. Tarihi bir süreçten geçiyoruz. Yaşananların tarihe kaydolduğu muhakkak. Fakat tarih amel edemez. Amel etmek insanlara mahsustur. Eğer sen olayların kendi kendine belirli bir seyre gireceğini ve her şeyin düzeleceğini bekliyorsan, hayatının gidişatını değiştirmiyor ve beklediğin değişim için hiçbir şey yapmıyorsan, maalesef kainata yön veren kevni yasaları anlamamışsın demektir. Bir yere konulan bir taş dahi ona etki eden hiçbir dış kuvvet olmazsa milyonlarca yıl geçse bile yerinden hareket etmez. Senin yaptığın veya yapmadığın tüm işler de böyledir.

Elbette Müslümanların derdiyle dertlenmek, bir şeylerin değişeceğini ummak ve yaşananlara dair umut beslemek çok güzel bir iş. Bu satırların maksadı halis niyetlerle hareket eden kimseleri tenkit etmek değil, bilakis niyetlerimizin netice verebilecek yollara ulaşabilmesidir.

Evet. Aksa Tufanı sihirli bir değnek değildir. Eğer Müslüman kitleler bir değişime yol açacak, zulmü durduracak işler yaparsa, Aksa Tufanı Müslümanların yolunu açacaktır. Fakat atalet ve beklentiler içerisinde kaybolup gider, hiçbir adım atmaz ve "Aksa Tufanı'nın bir şeyleri değiştireceğini" söylemekle yetinirsek, bu yaşananlar da değerlendirilememiş bir fırsat olarak tarihe geçecektir.

Bu değerlendirmede yer alan ifadeler yazarın kendi görüşleridir ve Mepa News'in editöryel poiitkasını yansıtmayabilir.