Alessandra Bajec

Alessandra Bajec

On yıl sonra: Tunus'un ekonomi ve adalet için olan devimci talebi karşılanmadı

On yıl sonra: Tunus'un ekonomi ve adalet için olan devimci talebi karşılanmadı

Arap Baharı'ndan on yıl sonra, siyasi istikrarsızlıkla birlikte kötüleşen sosyoekonomik koşullar ülkenin devrimci seyrini sekteye uğrattığı için, Tunus, 2010-2011 halk protestolarını tetikleyen saygınlık ve istihdam hedeflerini karşılayamıyor.

2011'de "çalışma, özgürlük ve haysiyet" sloganı, Tunus ayaklanmasını ateşleyen Sidi Bouzid kasabasında ayaklanan devrimcilerin temel taleplerini en iyi şekilde özetlemiş ve Arap Baharı başlamıştı.

Devrim, eski otokrat Zeynel Abidin Bin Ali'yi 14 Ocak 2011'de yerinden etmesine ve onu kaçmaya zorlamasına rağmen, sosyoekonomik marjinalleşme -siyasi değişimden ziyade- insanları çoğunlukla iç bölgelerde sokaklara iten asıl etken oldu.

Genellikle Arap Baharının tek demokrasisi olarak övülen Kuzey Afrika devleti, haklar ve özgürlükler alanında büyük kazanımlar elde etti. Ancak istihdam ve yaşam koşulları gibi sorunlar ya durgunlaştı ya da kötüleşti.

On yıl sonra, Tunus devam eden bir ekonomik durgunluk ve siyasi çekişmelerle boğuşurken, vatandaşlar hayatlarında çok az değişiklik gördü ve Covid-19 salgını ülkedeki krizi şiddetlendirmektedir.

Sosyoekonomik marjinalleşme Tunus devriminin asıl faktörüydü

Tunus Ekonomik ve Sosyal Haklar Forumu'nun (FTDES) Monastir şubesi koordinatörü Mounir Hassine, Yasemin devriminden bu yana küçük Arap ulusunun karşılaştığı ekonomik sıkıntıların, 1980'lerin ortalarındaki ihracata yönelik bir kalkınma modelinin ortaya çıkışına kadar izinin sürülebileceğini açıkladı.

Düşük maliyetli dış kaynak kullanımı olan ve Avrupa'ya ihracata odaklanan bir imalat sanayisine büyük ölçüde güvenen bu yapısal politikanın benimsenmeye devam edilmesi, ne kapsamlı bir büyüme yarattı ne de bölgesel kalkınmayı destekledi. Bunun yerine, Tunus ekonomisi, büyüme oranlarındaki düşüş, yerli özel ve yabancı yatırımların düşük seviyeleri, yüksek işsizlik ve ücret kesintileri ile düşük performansta sıkışıp kaldı.

FTDES koordinatörü The New Arab'a verdiği demeçte, "Devrimden sonra hükümetlerden her biri, en savunmasız sosyal kategorilerin, özellikle de gençlerin ve kadınların aleyhine aynı özel kalkınma modeline sadık kaldı" dedi. "Bugüne kadar herhangi bir sosyoekonomik geçiş görmedik” diye ekledi.

1990'ların başından beri inatla yaygın olan ulusal işsizlik, şu anda yüzde 15'i aşıyor ve üniversite mezunları arasında daha yüksek oranlar (yaklaşık yüzde 30) bulunuyor ve ülkenin uzun süredir marjinalleşmiş iç kesimlerindeki gençleri orantısız bir şekilde etkiliyor.

GSYİH’in (Gayri Safi Yurt İçi Hasıla) büyümesi, iki yıllık toparlanmanın ardından 2011 öncesi yıllık ortalaması olan yüzde 5'ten 2019'da yetersiz bir yüzde 1'e düştü. Uluslararası Para Fonu (IMF), Kovid-19 salgını nedeniyle 2020'de yüzde -4,3'e düşeceğini tahmin ediyor. Enflasyon görece yüksek, yaklaşık yüzde altı. Afrika Kalkınma Bankası'na (ADB) göre, çoğunlukla dış kamu borcu 2010 ile 2019 arasında yüzde 95 arttı.

Dünya Bankası'nın tahminlerine göre, yoksulların ve yoksulluğa karşı savunmasız olanların yüzdesinin 2020'de toplam nüfusun yüzde 16,6'sından yüzde 22'sine çıkması bekleniyordu.

Kötüleşen sosyoekonomik koşullar, siyasi istikrarsızlıkla birleştiğinde Tunus'un devrimci seyrini felce uğrattı

2011 ayaklanmasına yol açan sorunlara katkıda bulunan sosyal ve bölgesel eşitsizlikler devam ediyor, ki bunlar uzun bir süredir varlık gösteriyordu. Kamu yatırımları ve ekonomik faaliyetler, kıyı bölgelerinde yoğunlaştı ve iç kesimlerde çok az istihdam fırsatı kaldı, bu da kıyıya doğru büyük bir göçe yol açtı.

Gafsa Üniversitesi'nde iktisat bölümünde yardımcı doçent olan Mohamed Kouni, on yıllardır ulusal bütçenin yalnızca "yüzde 20'sinin" hinterlandlara gittiğinin altını çizdi. Hinterlandların toplam alanı Tunus valiliklerinin yarısından fazlasını kapsamaktadır. Sonuç ise, kalkınma projelerinin tamamen yokluğu, bu uzun süredir ihmal edilmiş bölgelerde zayıf kamu altyapısı, hizmetleri ve kıt fırsatlardır.

The Economist, ülkenin ekonomik performansını etkileyen üç tür yapısal "ikilik" olduğuna işaret etti: Bölgesel eşitsizlikler açısından coğrafya; sabit maaşlı ve sosyal koruma kapsamına sahip düzenli istihdam edilen işgücü ile gelir güvencesi ve sosyal koruması olmayan düşük ücretli düzensiz çalışanlar arasında bölünmüş bir işgücü piyasası; ve çoğunlukla kıyı kent bölgelerinde bulunan açık deniz ihracat şirketleri ile iç kırsal bölgelerde faaliyet gösteren kıyı şirketleri arasında bir ayrım.

Kouni, Tunus işgücü piyasasının artan sayıda üniversite mezunu için yeterli iş, özellikle de vasıflı pozisyonlar yaratamaması sorununu gündeme getirdi. Bu, artan vasıflı işçi temini ile katma değer açısından ve çoğunlukla kayıt dışı sektörde mevcut olan düşük iş kalitesi arasındaki "yapısal uyumsuzluğa" yansıyor, düşük ücretler sunuyor ve iş güvencesi vermiyor.

The New Arab'a verdiği demeçte, "Tunus'taki işletmelerin yüzde 90'ı mikro işletmeler değilse de küçük ölçekli şirketlerden oluşuyor ve bu büyük çaplı mezunları işe alamıyor" diyen ekonomi profesörü, "küçük firmaların nitelikli gençleri özümsememesinin yanı sıra, iş piyasasına girmek isteyen mezunların kalitesi son yıllarda düşerek onları rekabetsiz hale getiriyor veya gerekli yetkinliklerle donatılamıyor" diye ekledi.

Yüzbinlerce işsiz mezun, kalkınmaya çalışan bir ekonomi, aşırı enflasyon ve artan kamu borcu ile sosyal hoşnutsuzluk gittikçe artıyor.

2011 ayaklanmasını besleyen uzun süredir var olan sosyal ve bölgesel eşitsizlikler devam ediyor

FTDES'in genel müdürü Alaa Talbi'ye göre Tunus, yalnızca 2020'de 7.000'den fazla protesto hareketinin başladığını gördü. Yalnızca son birkaç ay boyunca ülke, gösteriler, oturma eylemleri, grevler ve üretim ablukaları da dahil olmak üzere çeşitli biçimlerde farklı bölgelerde patlak veren çeşitli toplumsal huzursuzluk hareketlerine tanık oldu.

Mounir Hassine,"mücadele, Tunus halkının, özellikle ekonomik ve sosyal açıdan savunmasız olanların taleplerini karşılamak için adil ve eşitlikçi bir model oluşturulana kadar devam edecek," diyerek, ekonomik felçliğin yükünü taşımaya devam eden alt ve orta sınıfları ima etti.

Aynı zamanda, geçtiğimiz yıl deniz geçişlerinde görülen rekor artışla düzensiz göç arttı. İtalya İçişleri Bakanlığı, seyahatlerin tehlikelerine rağmen Avrupa'da daha iyi fırsatlar aramak için 2020 yılında 12.883 Tunus vatandaşının Akdeniz'i İtalya'ya geçtiğini bildirdi.

Kuzey Afrika ülkesinin kronik ekonomik yorgunluğunu ve sosyal huzursuzluğunu açıklayan kritik faktörlerden biri, devrimden bu yana yaşadığı süregelen siyasi krizdir.

Tunus, 2011'den bu yana, Ağustos 2016 ve Ocak 2020 arasındaki üç buçuk yıl başta kalan Yusuf Chahed hükümeti dışında, her biri bir yıl süren en az sekiz kısa ömürlü hükümet gördü.

Siyasi istikrarsızlık, 2011 sonrası siyasal kurumun acil gündelik sorunlara somut yanıtlar sağlayamaması nedeniyle halk arasında artan hayal kırıklığı ortasında ekonomik ve siyasi reformu durdurdu.

Demokratik geçiş ekonomik eşitlikle gelmedi. Ekonominin zenginliği ve kontrolü hâlâ küçük bir elitin elinde toplanmış durumda. Daha önce en yüksek güç alanlarına indirilen yolsuzluk, toplumun çoğu düzeyine yayılmış gibi görünüyor.

Tunus ülke direktörü Olfa Lamloum, Mediapart ile gerçekleştirdiği bir röportajda, "Vatandaşlarının çoğunluğu için ekonomik ve sosyal haklar üzerine oturmayan bir demokrasi, devrimin savunduğu eşitlik, adalet ve haysiyet değerlerini temsil etmeyen veya somutlaştırmayan zayıf bir demokrasidir" dedi.

Vatandaşlarının çoğunluğu için ekonomik ve sosyal haklar üzerine oturmayan bir demokrasi, devrimin savunduğu eşitlik, adalet ve haysiyet değerlerini temsil etmeyen veya somutlaştırmayan zayıf bir demokrasidir.

Kovid-19 salgını, zaten kırılgan durumdaki Tunus ekonomisi için işleri daha da kötüleştirdi. Ulusal kilitleme önlemlerinin ekonomik etkisi özellikle GSYİH'nın yaklaşık yüzde 40'ını ve istihdam, turizm ve sanayi sektörünün yüzde 30'undan fazlasını temsil eden kayıt dışı ekonomiyi etkiliyor. Aynı zamanda ülkenin iç bölgeleri üzerinde geniş kapsamlı etkileri olacaktır.

Geçen ayın başında, Tunus Genel İşçi Sendikası (UGTT), Cumhurbaşkanı Kais Saied'in devrim sürecini "düzeltmek" ve mevcut duruma siyasi, ekonomik ve sosyal çözümler bulmak için yakında başlatması beklenen ulusal bir görüşme önerdi.

Girişimin tüm bölgelerden siyasi partileri ve gençleri içerdiği söyleniyor. Yine de stratejinin amacına ulaşıp ulaşmayacağı belli değil. Saied, ulusal tartışmayı yönetmeyi kabul etmeden önce, bu katılımın biçim ve yöntemlerini belirtmeden, tüm bölgelerden gençlerin katılımını talep etmişti.

Ayrıca Cumhurbaşkanı, UGTT tarafından saf dışı bırakılan aşırı muhafazakar Karama Koalisyonu, Abir Moussi liderliğindeki Özgür Destourian Partisi (PDL) ve Nabil Karoui'nin Kalb Tounes'u da dahil olmak üzere bazı siyasi partilerin görüşmelerden çıkarılmasını talep etmişti.

Bu görüşme girişimi ülkenin karşı karşıya olduğu krizden olası bir çıkış yolu bulmayı amaçlasa da hedefleri netleştirilmedi ve bazı partilerin ulusal çabalara katılmasının engellenmesi, siyasi yapının parti anlaşmazlıklarını bir kenara bırakıp kamu yararı için çalışması gerektiği bir zamanda ayrılıkçı bir yaklaşım olabilir.


The News Arab'da yayınlanan bu makale, Kübra Arık tarafından Mepa News okurları için Türkçeleştirilmiştir.

 

 

Bu yazı toplam 10956 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Mepa News, yapılan yorumlardan sorumlu değildir. Her bir yorum 600 karakterle (boşluklu) sınırlıdır.
Alessandra Bajec Arşivi