Mepa Haber Merkezi

Mepa Haber Merkezi

Taliban mağlup edilemedi, muhtemelen edilemeyecek

Taliban mağlup edilemedi, muhtemelen edilemeyecek

ABD başkanının Afganistan’a ek asker gönderileceğini açıklamasının üzerinden sadece bir hafta geçmesine rağmen Alaska’daki ordu mensupları bölgeye gitmek için hazırlıklarına başladılar. 4. Tugay Savaş Timine bağlı 25. Piyade Tümeni, toplamda gönderilecek 4.000 askerin, en az 1.000 tanesini kendi bünyesinden seçmek için talimat aldı.

Askerler görev için hazırlanmaya başladı ancak, ABD’nin elde etmek istediği sonuç için belirlenmiş bir planı hala yok. Pentagon’daki savunma yetkililerinden Başkan'ın açıkladığı planı “Yürürlüğe almak için hazırlıklı değiliz” ve “Planın kritik noktaları hala oluşturulmaya çalışılıyor” açıklamaları geliyor. Bu sırada, Taliban sözcüsü Zabihullah Mücahid, Trump’ın açıkladığı plana cevap olarak, Başkan’dan askerlerini eve geri götürmesini istedi, “Taliban yenilemez” diye de ekledi.

Taliban’ın açıklaması biraz fazla cesur ancak söz konusu Afganistan’ın Tahrik-i Taliban’ı olunca açıklamanın doğru olma olasılığı bir hayli artıyor. Bu senenin Mart ayında Taliban tarafından ülkenin yüzde kaçını kontrol ettiğini gösteren bir rapor yayınlandı. Bu rapora göre Afganistan genelinde 211 bölge ya tamamen ya da kısmi olarak Taliban’ın kontrolünde bulunmaktadır. Taliban’ın yayınladığı rapor, Afganistan’ın Yeniden İnşası Programı Özel Baş Müfettişliği (SIGAR) tarafından yayınlanan raporla büyük oranda paralellik gösteriyor zira SIGAR’a göre ya tamamen ya da kısmi olarak Taliban kontrolünde bulunan bölge sayısı 171 olarak tahmin ediliyor. Her iki şekilde de, 16 senedir devam eden ABD işgali ve yaklaşık 840.7 milyar dolar harcamadan sonra Taliban hala mağlup edilemedi ve muhtemelen de edilemeyecek.

Ancak çoğu Amerikalı ve hatta savaş plancıları “neden” diye sormak istemiyor. Bazıları askeri olarak çözüme varılmasının imkansız olduğunu tasdik ediyor ancak aynı kişiler yine de bölgeye daha fazla asker gönderilmesi adına lobi faaliyeti yürütüyor, suçu da daha önceki ABD başkanlarına (Obama) ve Afganistan’ın inatçı komşularına (Pakistan) atıyor. Gerçek, yapılan analizlerin gösterdiği yönlerde değil, aksine gerçek, ABD ordusunun eğilimleri ve inançları ile Afganistan’ın sürekli savaş halinde olmayı artık normal olarak görmesi olarak özetleyebileceğimiz iki meselenin ortak olarak ele alınmasıyla görülebilir.

İlk olarak, Afganistan’da 16 yıldır savaş halinde olan Amerikan askerleri, bölgede neden bulunduklarına dair kendilerine verilen ahlaki gerekçelere olan inançlarını kaybetti. Usame bin Ladin artık yok ve “teröre karşı savaş” söyleminin ölümcül bir fiyaskodan ibaret olduğu ortaya çıktı. Öyleyse, Afganistan’daki ABD askeri varlığını haklı gösteren sebep nedir?

"Taliban var, ve hiçbir yere gitmeyecek"

Amerikan askerlerine Irak’a ve Afganistan’a gönderilirken, siz oralara demokrasi inşa etmeye, kurumlar açmaya ve modern hukukun hakimiyetini kurmaya giden “iyi adamlarsınız”  denildi.

Afganistan’daki gerçek durum ise bundan çok farklıdır. Askerleri savaşa hazırlamak için söylenen yalan ile savaşın kendisi arasındaki sürekli büyüyen uçurum, henüz bölgeye gitmemiş askerler arasında şüphe ve kopukluk yaratıyor. Trump gibi bir başkan güzel bir konuşmayla ABD’nin “ulus inşa etme” politikasından vazgeçmiş olabilir ancak kendisi, şu soruya bir cevap veremedi; eğer savaş Afganistan’ın inşası için değilse o zaman tam olarak ne için?

Pentagon’daki generaller ve Washington ve Kabil’de bulunan savaş bürokratları, etiketinin üzerinde neredeyse 1 trilyon dolar yazan Afganistan savaşının bir hiç uğruna olduğunu asla açık bir şekilde söylemeyeceklerdir. ABD kuvvetlerinin şu anda başında bulunan General John Nicholson daha geçen yıl, “Afganistan’daki görevin durumu genel olarak olumlu yönde ilerlemektedir” demişti. Benzer şekilde Savunma Bakanlığında görevli bir danışman olan Anthony Box bu Nisan ayında “Vatandaşların Afgan hükümetine olan güveni hiç olmadığı kadar yüksek” diye bir açıklamada bulunmuştu.

Bu açıklama insanı hayretler içerisinde bırakan bir açıklamaydı zira BM raporlarına göre Afganistan’daki sivillere karşı uygulanan şiddet 2016 yılında en yüksek seviyelerine ulaştı. Bu tür açıklamalar, ABD’nin ortada herhangi bir gelişme yokken suni gelişmeler yaratmaya olan eğilimini açıkça gösteren örneklerdir.

İşleri ve prestijleri savaşın başarısına bağlı olan Amerikalılar, savaşın başarısızlıklarını tasdik etmek istemiyorlar. Benzer şekilde, savaştan ve ülkeye giren milyarlarca dolar tutarındaki 'yardımlardan' faydalanan Afganlar da Amerikalıların sırtını sıvazlayarak kendi iyi hallerini devam ettirmenin, 'yoklukla dolu bir ülkede varlıklı olmanın' peşindeler.

Bahsedilen Afganların hiçbirisi ABD’nin yolladığı nakit akışı durması halinde kendi bölgelerinde sürdürülebilir bir kontrol sağlama noktasında ehil durumda değildir. Taliban liderleri bunu çok iyi bilmekte, aynı zamanda diğer Afganların bunu bildiğini de çok iyi bilmektedir. Araziye alışık olmayan, bölgenin dilini konuşamayan, kültürünü bilmeyen ve her geçen gün neden orda bulunduklarına dair olan şüpheleri sürekli artan Amerikan askerinin aksine, Taliban verdiği savaşın sebeplerini ve çerçevesini halkına açık bir şekilde, “bağımsız ve İslam kurallarının geçerli olduğu bir yönetime sahip Afgan yurdu” olarak sunuyor.

Bu son madde, ABD’nin yıllarca Afganistan’daki askeri varlığının gerekçesi olan “ulus inşası” politikasından Trump’ın vazgeçmesinin ardından, Afganistan’da tam ve koşulsuz bir Taliban zaferinin önünü açabilir. Amerikan askerlerinin, ne olduğu belli olmayan bir stratejik gerekçe uğruna hayatlarını riske atmaları hakkında daha da büyüyen şüpheleri, gerçeği biraz olsun görebilmeleri ve bu sebeple gönülsüz davranmaları bir yana, Afganlar sadece savaş olsun diye savaş açan yabancı bir ordu karşısında Taliban’a olan katılımlarını daha da artırabilirler. Savaşı uzun zamandır göğüslemiş ve araziyi çok iyi tanıyan Taliban da bu yeni katılanları kucaklamak için kolları açık bir şekilde bekliyor olacaktır.

ABD’nin Afganistan planı 'henüz var olmayabilir' ancak Taliban var, ne yazık ki gruba karşı çıkan Afganlara rağmen Taliban hiçbir yere gitmeyecek.

Rafia Zakaria imzasıyla Al Jazeera'de yayınlanan bu makale Mepa News okurları için tercüme edilmiştir. 

 

Bu yazı toplam 3385 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Mepa News, yapılan yorumlardan sorumlu değildir. Her bir yorum 600 karakterle (boşluklu) sınırlıdır.
Mepa Haber Merkezi Arşivi