Muhammed Enes Öztürk

Muhammed Enes Öztürk

ABD: Ölümcül dost

ABD: Ölümcül dost

"Amerika'nın düşmanı olmak tehlikeli olabilir, fakat Amerika'nın dostu olmak ölümcüldür."

Bu alıntı, 1973-1977 yılları arasında ABD Dışişleri Bakanı olan Henry Alfred Kissinger'ın meşhur bir sözüdür.

Kissinger, 70'lerin başında ABD'nin dış politikasında önemli bir rol oynamıştır. Bilhassa ABD'nin Vietnam Savaşı'ndaki müdahalesini sona erdime konusundaki rolüyle, 1973 yılında Nobel Barış Ödülü'nü almıştır. Tıpkı bu meşhur sözünde belirttiği gibi, bu savaşta ABD "dostlarını", Güney Vietnamlıları yüz üstü bırakmıştır. ABD'nin savaşı uzatmakla herhangi bir çıkarı kalmadığı zaman, onları kendi kaderlerine terk etmiştir. Birçok Güney Vietnamlı lider sürgünde ölmüştür, bazıları da Amerikan topraklarında.

"Dostları" terk etmeye dair aynı yaklaşım gelecek yıllarda da sürmüştür.

Kötü bir miras

Uzunca bir süredir, dünya süpergüçler arasında bölünmüş vaziyette. Bu siyasi atmosfer kendisini özellikle Soğuk Savaş döneminde ve sonrasında iyice aşikar etmiştir. Bu doğrultuda, küçük ülkeler ve güçler için, süpergüçlerle dost ve partner olmaya çalışmak anlaşılabilir bir şeydir.

Özellikle, dünyadaki siyasi fay hatlarında yakın bölgelerde faal olan aktörler böylesi kararlar vermeye daha isteklidir.

Ve ABD'nin küresel egemenlik politikası da göz önüne alındığında, böylesi "zoraki dostlukları" görmek daha olağan bir hal almıştır.

Son on senede, ABD müttefiklerine zor zamanlar yaşatmıştır.

ABD'nin Suriye'deki bazı bölgelerden ani çekilişi YPG için bir felaket olmuştur. Irak'taki "ılımlı Şii" dostları, Bağdat hükümetine ABD desteği kesildiğinde, İran destekli Şii gruplar ve diğer taraftan da IŞİD eliyle ölümcül bir darbe yemiştir.

ABD Afganistan'da da, 2001 yılından beri kendileri için savaşan "dostlarının" akıbetini önemsememiştir. Oysa ki bu "dostlar" Amerika için ve Amerikan yardımı için, kendi vatandaşları ve kendi akrabalarıyla düşman hale gelmiştir. Ancak tüm bu "fedakarlıklar" beyhude olmuştur.

Nihayetinde, ABD kendi yoluna ve çıkarlarının peşine gitmiştir. "Dostlarına yönelik vefayı" ise umursamamıştır. Bu sahnelerdeki siyasi dostlarının çoğu, ABD'nin desteğini yitirdikten sonra tarihin çöplüğünde yitip gitmiştir.

Pasifik ve Doğu Avrupa: Yeni ufuklar, eski alışkanlıklar

Sözde "Teröre Karşı Savaş" ABD'nin sorgulanamaz hegemonyasını zayıflattıktan ve Çin ile Rusya gibi oyuncular yükseldikten sonra, ABD odak noktasını değiştirmek durumunda kalmıştır.

Bugünlerde, ABD Ortadoğu ve Afrika'daki birliklerini Pasifik ve Avrupa'ya konuşlandırmaktadır. Özellikle Doğu Avrupa ve Batı Pasifik meselenin odağındadır.

Rusya'nın Ukrayna, Baltık bölgesi ve Doğu Avrupa'ya yönelik yayılmacı ve saldırgan politikası uzun bir süre boyunca ABD tarafından gözardı edilmiştir. Bu ihmalkarlık, Kırım ve Donbass bölgelerinin doğrudan işgaliyle neticelenmiştir. Rusya Belarus'ta da açık bir şekilde faaliyet göstermekte, ayrıca Baltık bölgesini de tehdit etmektedir. Vladimir Putin'in liderliğinde Rusya'nın politikaları tüm Avrupa'yı bir cendereye sokmuştur. Almanya gibi ülkeler Rus gazına bağımlı durumdadır ve Rusya'nın bölgedeki hegemonyası zaman zaman ABD'ye üstün çıkmaktadır.

Öte yandan, yükselen bir ekonomik güç olan Çin, Pasifik bölgesi ve ötesinde ABD'nin hegemonyasını tehdit etmektedir. Batı Pasifik'e arka bahçesi muamelesi yapan Şi Cinping'in Çin'i, şimdi de Batı-Güneybatı Asya, Afrika, Avrupa ve Ortadoğu'da da ekonomik üstünlük elde etmekte ve etkinlik kazanmaktadır. ABD'nin eski "dostları" şimdilere Çin ile flört etmektedir.

Çin ve Rusya'ya karşı koymak için ABD ve Batılı müttefikleri bazı müttefiklere, partnerlere ve "dostlara" ihtiyaç duyacaktır. Düşündüğüm ve anlayabildiğim kadarıyla İsrail, Birleşik Krallık, Fransa ve belki de Almanya haricinde, rahat bir şekilde ABD'nin müttefiki olarak niteleyebileceğimiz bir ülke yoktur. Ancak "dostlardan" bahsedecek olursak bunlardan çokça bulunmaktadır.

Bilhassa bugünlerde, Çin ve Rusya tehdidiyle karşı karşıya kalan Ukrayna ve Tayvan gibi ülkeler, bağımsızlıklarını sürdürmek için ABD ile "dost" olmak zorunda kalmaktadır. Örneğin, Rusya karşısında Ukrayna'nın durumuna bakabiliriz. Kırım ve Donbass gibi hayati toprakları işgal edilmiştir ve Rusya Ukrayna'yı daha fazla işgalle tehdit etmektedir. Ukrayna ve Tayvan gibi ülkeler için üç seçenek vardır:

- Rusya/Çin'e bağlı bir uydu devlet olmak

- Onlar tarafından işgal edilmek

- Yahut ABD ile "ölümcül bir dostluk" içerisine girmek

Tahmin edebileceğimiz üzere üçüncü seçeneği tercih etmişlerdir. Ancak mevcut duruma bakacak olursak, sanırım ABD'nn, "dostlarını" Rusya ve Çin'in elinden kurtarmak için ciddi bir girişimi bulunmamaktadır.

Şayet ABD bu "ölümcül dostluk" mefhumunu sürdürecek ve "düşmanlarına" karşı "dostlarını" yüz üstü bırakacak olursa, yeni cepheleri olan Doğu Avrupa ve Batı Pasifik'te hezimet yaşamaya mahkumdur. Ve gelecek yıllarda, Rusya/Çin'in etki alanları ile sınır olan yerel ülkeler, ABD'nin ölümcül dostluğu yerine bu yeni süper güçleri tercih edebilir. Nihai olarak, bu ABD hegemonyasına ciddi bir zarar verecektir.


Bu yazıda yer alan görüşler yazara aittir ve Mepa News'in editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bu yazı toplam 6436 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Mepa News, yapılan yorumlardan sorumlu değildir. Her bir yorum 600 karakterle (boşluklu) sınırlıdır.
Muhammed Enes Öztürk Arşivi