Muhammed Enes Öztürk

Muhammed Enes Öztürk

Filistin'de iki devletli çözüm mümkün mü?

Filistin'de iki devletli çözüm mümkün mü?

Filistin meselesi konuşulduğunda gündeme gelen başlıklardan biri de iki devletli çözüm tartışmasıdır. İki devletli çözüm halen dünyada Filistin meselesinin çözüme ulaştırılmasında benimsenen en yaygın önerilerden biri olarak karşımıza çıkmaktadır.

Bu öneri, bölgede 1967 öncesi sınırlara göre bir Filistin devleti kurulmasını ve İsrail ile birlikte varlığına devam etmesi temelinde şekillenmektedir.

Yani kısacası, Filistin için öngörülen çözüm önerisi büyük ölçüde aşağıdaki haritada yer aldığı gibidir: Kırmızı alanlarda bir İsrail devleti, yeşil alanlarda (yani bugünkü Gazze Şeridi ve Batı Şeria'da) ise başkenti Doğu Kudüs olan bir Filistin devleti.

1967.jpg

Açıkçası, yalnızca kapsamlı tarihi ve sosyal süreçlerin bir neticesi olarak ortaya çıkabilecek olan neticelerin bu şekilde kurgulanarak ortaya çıkarılabileceği düşüncesi pek inandırıcı değildir. Yani Filistin Devleti'nin kuruluşunu ilan etmekle sahadaki realiteler, siyasi ve sosyal gerçeklikler, askeri durum ve daha karmaşık olan süreçler sihirli bir değnek değmiş gibi kendiliğinden düzelmeyecektir. Bilakis bunların düzelmesi ancak Filistin Devleti'nin kurulması sonucunu doğurabilir.

Filistin'de iki devletli çözüm planının realitesini değerlendirirken, Filistin'in bugünkü realitesine göz atmak gerektiği kanaatindeyim.

Filistin'in durumunu anlamak

Yukarıda da belirttiğimiz gibi, Filistin'de iki devletli çözümü savunanlar, bu Filistin Devleti'nin nerede kurulmasını öngörüyor? Gazze Şeridi ve Batı Şeria'da. Bu çözüm önerisi aynı zamanda söz konusu iki bölgeyi İsrail kontrolündeki topraklar üzerinden birbirine bağlayabilecek gerçek bir proje de içermek zorunda. Aksi halde hiçbir kara bağlantısı bulunmayan, bölünmüş durumdaki iki toprak parçasından tek bir devlet çıkarılması pek de gerçekçi bir düşünce olmayacaktır.

Bu problemin halledildiğini varsayalım.

Üzerinde bir Filistin Devleti kurulması öngörülen bir diğer toprak parçası Gazze Şeridi. Bugün altyapısı tamamen yok olan, idari yapısı ve hükümet unsurları yok edilen, taş taş üzerinde bırakılmayan Gazze Şeridi. Bu bölge, eğer bir Filistin Devleti kurulursa, bu devletin nüfus bakımından yarısını, dünya limanlarını açılan kapısını ve en yoğun yaşam merkezini teşkil edecek olan bölge. Halihazırda yıkılıp yok edilmiş olan Gazze'de nasıl bir devlet kurulması düşünülüyor?

Bir an olsun optimist davranalım ve bu problemin de çözüldüğünü düşünelim.

Bu sefer asıl mesele, kurulacak Filistin Devleti'nin merkezi olması beklenen Batı Şeria'ya gelecektir.

Gazze'nin aksine Batı Şeria'nın realitesi de maalesef birçok kimse tarafından tam anlamıyla bilinmemektedir. Bugün Batı Şeria denildiğinde, yukarıdaki haritada bütün bir parça olarak görülen alan akla gelse de, Batı Şeria'da görünüm bu şekilde değildir. Aksine bölge İsrail'in ve Yahudi yerleşimcilerin işgali sebebiyle tarumar olmuş, paramparça edilmiş haldedir.

Durumu anlamak için birkaç haritaya göz atmak gerekiyor.

1995 yılında imzalanan Oslo Anlaşması sonrasında Batı Şeria'nın yalnızca yüzde 18'i doğrudan Filistinlilerin kontrolü altında. Bölgenin yüzde 82'si ise (doğrudan veya dolaylı olarak) İsrail kontrolü altında.

Batı Şeria dediğimizde aslında yekpare bir alandan değil, birbirinden koparılarak abluka altına alınmış 13-14 ayrı bölgeden ve bu bölgeler arasındaki İsrail kontrol noktalarından söz ediyoruz.

Filistinlilerin kontrolüne bırakılan bölgeler İsrail tarafından askerileştirilmiş vaziyette. Bu bölgeler sürekli olarak baskınlara, katliamlara maruz bırakılıyor. Altyapı ve üstyapı tamamen tahrip edilerek şehirler yaşanmaz hale getiriliyor.

batiseria2.jpg

Aşağıdaki haritada, Batı Şeria'daki durum ve İsrail'in bölgeyi nasıl böldüğü daha net bir şekilde görülüyor.

Beyaz alanın tamamı haritalarda Batı Şeria olarak görülen bölge.

Kahverengi alanlar, Filistinlilere ait yerleşim yerleri. Bunların nasıl birbirinden ayrı noktalarda bulunduğuna ve bölge içerisinde dağıldığına dikkat etmek gerekiyor. Birbirinden kopuk vaziyetteki tüm bu yerleşimler arasındaki yolları ve bağlantıları İsrail kontrol ediyor. Bölgedeki yüzlerce Filistin yerleşimi İsrail askerlerince abluka altına alınmış vaziyette.

Haritada kırmızı renkte görülenler ise İsrail'in bölgeye yerleştirdiği Yahudi işgalcilere ait yerleşim yerleri. Bölgede her gün inşaatlar devam ediyor ve Yahudi nüfusu buralara yerleştiriliyor. Böylece hem Filistinlilerin yerleşimleri birbirlerinden koparılırken hem de Batı Şeria Yahudileştiriliyor.

isr-flst.jpg

(Yüksek çözünürlük için haritaya tıklayın.)

Açıkçası, birbirinden koparılmış bu Filistin yerleşimlerinin ortak bir idari bölge vasfı bile kazanması dahi şu anki şartlarda fiilen imkansız. Batı Şeria'daki mevcut durumu yakından takip edenler, burada değil bir devlet, gerçekten işleyen bir belediye dahi teşkil edilemeyeceğini fark edecektir.

Bir bilmece haline dönen ve İsrail'in ihlallerinin zirveye çıktığı Kudüs meselesinin nasıl çözüleceği konusuna hiç değinmiyorum bile.

Özetle, bölgede bir Filistin Devleti kurulması ancak İsrail'in çok büyük tavizler vermesiyle mümkündür ki bunlar arasında İsrail'in halihazırda kontrol ettiği toprakları Filistinlilere devretmesi de bulunmaktadır. Hiçbir devlet, kendi kontrolünde olan bir toprağı gönül rızasıyla bir başkasına devretmez. Şahsi kanaatim, İsrail'in karşılığında çok büyük tavizler alacak dahi olsa kontrol ettiği toprakları kolay kolay bırakmayacağı yönündedir. Kaldı ki İsrail yönetimi iki devletli çözüm fikrine kökten bir şekilde karşı çıkmaktadır.

İsrail, şu anda kendisini bunu yapmaya zorlayacak hiçbir şey yokken Filistinlilere devlet kurmaları için toprak vermeyecektir. Bölge devletlerinin İsrail ile normalleşme konusunda bir Filistin Devleti'nin kurulmasını şart koştuğu, İsrail'in normalleşme amacıyla böyle bir adım atabileceği iddia edilmektedir. Şahsen bu iddiaların fazla iyimser olduğunu ve tarihi gerçekliklerle çeliştiğini düşünüyorum. Zira İsrail bugüne kadar hep güç kullanarak istediğini elde etmiş ve masaya oturunca da muhataplarına gerçekçi hiçbir taviz vermemiştir. Muhatapları ise buna karşılık olarak İsrail'i ödüllendirir gibi davranmış ve hiçbir şey olmamış gibi ilişkilerine devam etmiştir.

1979'da Mısır, 1994'te Ürdün, 2020'de BAE ve diğer devletler İsrail ile normalleştiğinde İsrail anlamlı bir taviz vermemiş, aksine Filistin halkına yönelik saldırılarını daha da şiddetlendirmiştir.

Bugün İsrail, bölge devletlerinin güç kullanma konusunda kendisi karşısında nasıl aciz bir durumda olduklarının çok iyi farkındadır. Kanaatimce Arap ve İslam alemindeki rejimleri en iyi tahlil eden ve en doğru anlayan, gösterecekleri refleksleri en iyi tahmin eden devlet İsrail'dir. İsrail, Filistinlileri katlederek bastırsa dahi, bölgedeki ülkelerle hiçbir sorun yaşamayacağının bilincindedir. Bugün İsrail ordusu Filistin halkının direnişini katliam yoluyla kırdıktan sonra, belki yalnızca birkaç sene Ortadoğu ülkeleriyle diplomatik sorunlar yaşayacaktır. Ardından taraflar arasında yeni bir sayfa açılacak, ilişkiler hiçbir şey olmamış gibi devam edecektir. 1948'den bugüne dek yaşanan şey budur. İsrail'in komşuları, yarın İsrail'de hükümetin değişmesini ve böylece hiçbir sorun yaşanmamış gibi ilişkilere devam etmeyi arzulamaktadır.

Bu doğrultuda, iki devletli çözüm önerilerinin günümüz realitesinde bir oyalama girişiminden başka bir şey olmadığını düşünüyorum. Zira şu anda sahada gerçek bir Filistin Devleti kurulması gibi bir durumu söz konusu kılacak şartlar mevcut değildir.

İki devletli çözüm ne tür şartlar altında makul olabilir?

İsrail'in askeri olarak ağır bir darbe aldığı, kuşatıldığı, uluslararası düzenle olan ilişkilerinden büyük ölçüde tecrit edildiği, ABD başta olmak üzere müttefiklerinin artık kendisini destekleyemediği ve köşeye sıkıştığı bir düzlemde makul olabilir.

İsrail askeri, siyasi ve iktisadi olarak geri adım atmaya mecbur kalacağı bir durumda kaldığında kendisinden toprak tavizleri alınarak yıpratılabilir. Belki 5 yıl, 10 yıl yahut daha uzun süreli geçici bir anlaşma akdedilerek İsrail sorununu tamamen çözecek, İsrail'i tamamen ortadan kaldıracak son bir hamleye hazırlık yapılabilir. Tıpkı Selahaddin Eyyubi'nin Haçlı seferleri döneminde akdettiği geçici anlaşmalar gibi.

Bunun haricinde iki devleti çözüm söylemleri, asla gerçek olmayacak bir Filistin Devleti hayalini istismar etmekten ve İsrail işgalini meşrulaştırmaktan başka bir şeye hizmet etmeyecektir.


Bu değerlendirmede yer alan ifadeler yazarın kendi görüşleridir ve Mepa News'in editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bu yazı toplam 3070 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Mepa News, yapılan yorumlardan sorumlu değildir. Her bir yorum 600 karakterle (boşluklu) sınırlıdır.
3 Yorum
Muhammed Enes Öztürk Arşivi