Akademik hiyerarşi ve fetvada ikiyüzlülük
Kur’an-ı Kerim, hayatın bütün yönlerini kuşatan ve insanın sorunlarını çözüme kavuşturan bir nazmı ilahidir. Hitap dilinde emirler, nehiyler, müjdeler, uyarılar, kıssa anlatımları, meseller, mecazlar, kinayeler, deyimler, söz aktarımları vd. çokça yer almıştır. Kur’an’a yaklaşım usulünü bilmeyenler kendilerine göre farklı yaklaşımlar icat edebilirler veya Kitaba çelişki bile yükleyebilirler. Nitekim bunları iddia eden akademisyenleri de bu ülke görmüştür. Bütün bu nakıs ve cahil yaklaşımlar metodoloji eksikliğindendir. Dinde ve dilde derinleşmemekten kaynaklanan arızalardır.
Hem metodik anlamda hem de Kur’an’ın amacını anlamakta zorlanan müşrikler, peygamber kıssalarını anlamakta, esprisini kavramakta zorlandıkları için, kıssalarla eskilerin masallarını ve destanları birbirine karıştırmışlardır. Bu cehaletlerini örtmek için de kıssalara ayette beyan edildiği gibi “eskilerin masalları” demişlerdir: “Ve (insafsızca iftiraya devam ederek) “Bu Kur’an, önceki milletlerin (efsanelerinden) masallarından başka bir şey değildir; (Muhammed, kendisi okuma yazma bilmediği için) onu başkalarına yazdırmış; (bu masallar) gece gündüz ona okunup duruyor. (Bu yüzden hepsini ezberden okuyabiliyor!”) diyorlar.”[1]
Ayetten anlaşılan, inkârcılar vahyin derinliğini ve orjinalliğini kavrayamayınca, böyle sapkın bir yola başvurmuşlardır. Aynı çirkin iddiaları Medine müşrikleri ve münafıkları da ileri sürmüşler ve şöyle demişlerdir: “Onlara ayetlerimiz tebliğ edilerek okunduğunda; “Tamam, duyduk!” diyorlardı, “İstesek biz de buna benzer (hikâyeler, masallar uydurabilir, doğruyu-eğriyi belirleyen değerler oluşturabilir, Kur’an’la fesahat ve muhtevada boy ölçüşebilecek güzel sözler) söyleyebiliriz. Çünkü bu (okudukların) öncekilerin (efsâne ve) masallarından başka bir şey değildir.”[2]
Fakat küfür ehli Kur’an karşısında, aynı güzellikte en kısa bir sure bile vücuda getirememişlerdir. “Tehaddi” denilen Kur’an’ın meydan okuması kıyamete kadar devam etmektedir. İsteyen fert veya grup olarak deneyebilir. Kadim kâfirler nasıl ki vahyi anlamadıkları veya vahyin teklifleri verili sistemle ve çıkarlarıyla çatıştığı için “eskilerin masalları” dedilerse, modern dönemlerdeki kâfirler de dünya sisteminin tek alternatifi olduğu için İslâm vahyine, “hikâye”, “Arap âdeti”, “masal” “mutlak tarihsel metin” “Muhammed’in tecrübeleri” türünden aşağılayıcı adlar vermişlerdir.
Hatta Batı'daki birçok üniversitede yıllardır bu konularda dersler verilmekte ve “Kur’an’ın vahye dayanmadığı” hususunda şüpheler ortaya konulmaktadır. Bu sapkın bilgilerle beslenen ilim adamları(!) ülkemizde bu yanlışları bilimsellik adına toplumumuzla paylaşarak insanların inançlarını yok etme mücadelesi vermektedirler. Geçen yüzyılın başında Hindistan’da ortaya çıkan bazı kimseler Kur’an kıssalarının yaşanmamış olaylar/“mizansen” olduğunu iddia etmişlerdir. Başkasının eskilerini orijinallik diye dayatan bazı ilahiyatçılar da aynı teraneleri tekrarlayarak kıssalara “mizansen” deme cüretini göstermişlerdir.
Hindistan’daki bu sapkın kişi ulema tarafından mürtetlikle suçlanırken ülkemiz uleması, Kur’an kıssalarına mizansen diyen ülkemiz akademisyenlerini her gün ekranlarda ağırlamaktadırlar. Hatta onların arkasında kümelenen usulsüz ve ilimsiz bir grup cehaletleri nedeniyle dinlerinden feragat ettiler ama farkında bile değiller. Fesada öncülük eden bu zevatın itikadi durumları ve zulümleriyle ilgili ciddi bir şey söylenmedi. Bu durum gösteriyor ki modern ilahiyat anlayışındaki hiyerarşik anlayış ve vesayet, askeri anlayıştan daha katı ve insafsızdır.
Bu durum fetvada ikiyüzlülük değil mi? Kur’an aleyhtarı söylemler dün nasıl ki Müslümanları rencide ettiyse bugünde rencide etmektedir. Kıssalar hakkındaki mizansen söylemi, hakikatten uzak ve sübjektiftir. Ayrıca Allah’a yapılan bir iftiradır. Allah Teâlâ’nın, maksadını anlatmak için mizansene; aslı olmadık vakaları varmış diye uydurmaya ihtiyacı yoktur. O, bütün bu söylem ve iftiralardan münezzehtir. Burada dikkat çekmek istediğimiz husus, küfrün söyleminin evrenselliğidir. Dünkü iftiralarla bugünkü söylenenler veya söylettirilenler aynıdır. Hedefinde İslâm ve Müslümanlar vardır.
[1] Furkan 25/5
[2] Enfal 8/31
Bu değerlendirmede yer alan ifadeler yazarın kendi görüşleridir ve Mepa News'in editöryel politikasını yansıtmayabilir.